Giriş
(8)

Suriye'deki olaylarda ABD ile aynı tarafta mıyız?

ya ben lan neyse
eğer öyleyse neden seviniyor bizim millet?ABD ile aynı taraftaysak neden YPG yenildi diye haberler yapılıyor? abd ypg'den vaz mı geçti?
eğer öyleyse neden seviniyor bizim millet?

ABD ile aynı taraftaysak neden YPG yenildi diye haberler yapılıyor? abd ypg'den vaz mı geçti?
0
ya ben lan neyse
(08.12.24)
evet abd ve israil'in tarafindayiz. onlarin izin verdigi olcude kazanim elde etme sansimiz olabilir.

millet niye seviniyor dersen bizim millet yani bir sey bildiklerinden degil. filistin-gazze diyorlardi. esad'in dusmesiyle gazze tamamen bitti. artik israil, cihatcilar ve pkk olacak bolgede. filistin'e istesen de yardim edemezsin.

esad cok mu iyiydi, iran'in bolgede guclu aktor olmasi cok mu olumluydu hayir ama en azindan bunlarda masaya oturup konusabilecegin muhataplar vardi.

simdi pyd kontrolundeki 2-3 koyu alir bizimkiler suriye'yi fethettik pkk'yi bitirdik diye cosar.

sinir boylu boyunca haydutlarin eline gecti, pkk bissuru petrol sahasina kondu, israil sayesinde akdeniz'e cikti, butun orta dogu ve dolayisiyla filistin amerikan-siyonist usaklarina kaldi...

ama sorarsan bizim millet abd ve israil dusmani, cok musluman, ummet filan :)
0
mark greg sputnik
(08.12.24)
3 günde bunca şeyin yalnızca Türkiye'nin failliğinde olduğuna dair bir efsane oluşturuyorlar inanmak isteyen inanır.
İşin doğrusu en başından bu yana ABD ve İsrail'in hedefleri doğrultusunda Suriye'nin istikrarsızlığa düşmesine destek verdik. Günün sonunda en az 3 parçalı bir yapı görülüyor. ABD bunca yatırım yaptığı, en az 30 yıllık planlama ile getirdiği ypg'yi bırakır mı. Bu olağanüstü bir sürpriz olur trump'ın Ortadoğu'dan çekilme sözleri olsa dahi uygulamasına ayak direyecekler. Fırat doğusu ypg batısı htş terörist devletleri. Tesis ediliyor.

Bizimkilerin sevincinin bir nedeni de mezhepçilik. Bütün Arap baharı süresince ihvan denilen grubun hamisiydi Erdoğan sırf bu yüzden anlamsız dış politika krizleri yaşadık.
0
anon1m
(08.12.24)
Masadaysak eğer, aynı şeye sevinenlerle masanın aynı tarafındayız demektir.

x.com
0
Mirket
(08.12.24)
abd ile ayni tarafta basladik ama artik degiliz. suriye olayinda abd kurtleri destekliyor. cunku kurtleri bolgede hem suriye'de, hem irak'ta, hem turkiye'de, hem de iran'da kullanabilecekleri vekalet savasini yurutebilecekleri unsur olarak goruyorlar.

turkiye cihatcilari, iran ve rusya'da rejimi destekliyordu. kazanan net sekilde turkiye oldu. son donemde kazandigimiz tek olay olabilir bu.

simdi asil soru suriye'de tahrir al sam'in yonetimi mi olacak. yoksa firat'in batisinda tahrir al sam (hts), dogusunda ypg'nin oldugu bir yapi mi? abd'nin kimi destekledigini buradan anlariz. eger hts'yi destekliyorsa ypg suriye'den cekilip suriye tek bir ulke olarak hts'ye birakilir.

aslinda ypg desteklenirdi ama onlar da barzaniler'le anlasamiyor. kuzey irak'taki barzaniler de ayni turkiye gibi naksibendiler tarafindan yonetiliyor. ypg, pkk ayni diskinin laciverti. hts ypg'nin ustune yururse trump'in hic umursayacagini sanmiyorum.
0
antikadimag
(08.12.24)
@anti: hocam bunu yürekten umuyorum ama biz ne kazandık?
0
🌸ya ben lan neyse
(08.12.24)
Ortada çok fazla teoriler dolaşıyor, herkes bir şeyler söylüyor. Esad düştü, bence bundan sonrası, hükümetin ne tarafta olduğunu gösterecek.

* pkk/ypg'ye operasyonlar yapılır ve yok edilmek istenirse, aynı tarafta değiliz.

* pkk/ypg'ye operasyon yapılmaz veya sınırlı operasyon yapıldıktan sonra, masa kuralım, federasyon, siyasi çözüm derlerse, abd ve pkk ile anlaşılmış demektir.

herkes her şeyi söyler ama sahaya bakmak lazım.


.
0
kartallar yuksek ucar
(08.12.24)
ben de anlamioyorum gelen gecen seviniyor tamam diktatordu yok oldu filamn da meydan kimlere kaliyor
0
ShadowOfMoon
(09.12.24)
meydan kimlere mi kalıyor? biraz gerçekçi ve akılcı analiz yaparak bebeleri pistten alalım öyleyse.

halihazırda zaten güney sınırımızda güvenli alanın ötesinde yani suriye'nin kuzeyinde abd destekli bir pkk/ypg varlığı söz konusu. yıllar önce suriye'de ordumuz tarafından zeytindalı ve fırat kalkanı operasyonları yapılmamış olsaydı direkt bu terör oluşumuna sınır komşusuyduk.

türkiye en başından beri pkk/ypg'nin suriyede yeri olmadığını ve muhattap kabul edilemeyeceğini ve ilk etapta fırat'ın doğusuna sürülmesi gerektiği tezini savunuyor.
suriye milli ordusu içerisinde zaten muhalif kürt grupları var kürt temsili açısından bunlar gayet yeterli.

daha dün pkk/ypg kontrolündeki münbiç(fırat'ın batısındaki tek kalan abd destekli nokta) suriyeli muhalifler tarafından ele geçirildi. dolayısıyla pkk'nın fırat'ın doğusuna sürülmesi aşaması bizim açımızdan olumlu bir olay. elbette tamamen ortadan kaldırılmaları planın devamında gizli.

trum dün suriye meselesinin kendilerini ilgilendirmediğini askerlerini ve desteklerini çekeceklerini söylerken pentagon bir miktar askerin kalmaya devam edebileceğini söyledi.

20 ocak'tan itibaren pek çok olay gibi suriye meselesi de şekillenecek şüphesiz. trump'ın abd tarafından milyonlarca dolarlık askeri ve maddi yardım yaptıkları pkk/pyd'ye bu desteği sürdüreceklerini sanmıyorum. çünkü artık trump eskisinden çok daha güçlü. istediklerini yapmak için demokratların onayına ihtiyaç duymayacak. senato'da meclis'te ve dahi pek çok noktada kendi atayacağı isimlerle muhakkak bu kaynak aktarımına son verecektir.
bu durumda binlerce pkk/ypg teröristine sunulan silah ve maaş destekleri kesilince büyük bir çözülme yaşanacak ve işte o zaman suriye'de onları kurtaracak kimse kalmayacak.

abd ve israil ile aynı taraftayız diyenler dış politika konusunda chp ve özgür özel'den bile vahim durumdalar demektir. allah akıl fikir versin. bu kadar amatör açıklamalar tvlerde bile yok artık.

türkiye, suriye milli ordusuna verdiği kurmay aklı ile birlikte bir tane bile askerini çatışmaya sokmadan yıllardır savunduğu tezleri bir bir yerine getirmiştir. halep, hama, humus,şam ve münbiç... bu büyük bir olaydır.
bu türkiye'nin başarısıdır. tüm dünya görüyor şuanda bunu dış basını takip eden az biraz ingilizcesi olan herkes kolaylıkla görebilir. daha dün rusya şam'daki askeri birliklerini tahliye etmek için türkiye'den destek istedi.

suriye'de yeni kurulacak hükümet ve siyasi oluşumda türkiye oyun kurucu pozisyondadır. bunu ben değil bizzat yabancı basın söylüyor.

ama içimizdeki esedçiler kafalarını kuma gömmede suriyedeki esedçilerden bile daha iyi malesef.
0
ezkaza
(09.12.24)
(8)

İngilizce harf kodlamasında neden "of" yerine "for" kullanılıyor?

Bu ne ya?
Merhabalar!Mesela a'yı, b'yi kodlarken karşı tarafa "a for apple" ve "b for Batman" diyorlar. Ama "a of apple" veya "apple for a" denmesi daha mantıklı değil mi? for'u "a for apple" dizilişinde anlamsal açıdan mantıklı kılan gerekçe nedir?
Merhabalar!

Mesela a'yı, b'yi kodlarken karşı tarafa "a for apple" ve "b for Batman" diyorlar. Ama "a of apple" veya "apple for a" denmesi daha mantıklı değil mi? for'u "a for apple" dizilişinde anlamsal açıdan mantıklı kılan gerekçe nedir?
0
Bu ne ya?
(06.12.24)
merhaba, illa ki bir ingilizce öğretmeni ya da ingilizce bilen bir edebiyat hocası daha mantıklı bir açıklama yapacaktır, ancak bence for = için şeklinde kodluyorlar; tıpkı "a for apple" gibi. biz ise türkçe düşündüğümüz için bunu "elmanın 'e'si" şeklinde ifade ediyoruz. yani düşündüğümüz dil, konuşma şeklimizi etkiliyor.

geçenlerde buna benzer bir entry vardı. take a bath ve take a shower ifadelerinin, bizim "banyo yapmak" ve "duş almak" ifadelerimize göre farkını açıklıyordu. ingilizcede ikisi aynı şekilde ifade edilirken, bizde farklı şoyle ki birini "alıyoruz", diğerini ise "yapıyoruz". (duş almak genellikle kısa ve hızlı bir temizlik, banyo yapmak ise daha uzun süren ve temizlik eylemini tam anlamıyla gerçekleştirdiğimiz bir durum olarak algılanıyor.) resmen laf lafı açtı.
0
libertine
(06.12.24)
@arbre: İngilizce düşününce de aynısı, bu sebeple sorumu "for'u 'a for apple' dizilişinde anlamsal açıdan mantıklı kılan gerekçe nedir?" diye bitirdim. Verdiğin film örneğinde mantıklı bir for kullanımı var. çünkü karakter her yerde v kullanıyor. doğal olarak da "vendetta (intikam) için v" anlamını kelime dizilişi ile de saptırmadan/kaydırma yapmadan verebiliyorsun. Ama harf kodlarken kelime söylemenin mantığı nedir? "Elma diyorum, çünkü elmanın e'si" diyorsun ya da motamot çeviri yapacak olursak "e için elma" demeye çalışıyorsun. Ama İngilizce dizilim olarak for'un veya kelime diziliminin yeri yanlışmış gibi bir anlam ortaya çıkıyor.

for, için/gaye/amaç/aitlik vs oluyor ama tam olması gereken yerde değil gibi.
0
🌸Bu ne ya?
(06.12.24)
“For” bir şeyin örneği olma anlamı veriyor. “A for alphha,” alpha örneğindeki A demek yani. “A of alpha” desen A alpha’ya ait bir şeymiş gibi bir anlam çıkar. Apple’ın başındaki ses A değil bu arada. Ters e ile gösterilen ses.
0
auroraaurora
(06.12.24)
Ben yıllaaaar önce İngilterede "3 for 2" diye kampanya görünce benzerini düşünmüştüm ama sonra alıştım. Şu an eskisi gibi düşünemiyorum saçma geliyor ama o zamanlar kaç alınca kaç fiyatına geliyor tam tersi gibi gelmişti, o yüzden seni anlayabiliyorum.

Ama sonuç olarak bu Türkçe gibi düşünmekten kaynaklanıyor. Mesela İngilizcedeki any kelimesi de Türkler için lanet bişeydir. You can do anything ne demek mesela düşün bi :)
0
nhk ni youkosu
(06.12.24)
mantık arama. dilde çoğu zaman mantık olmaz, yerleşik kullanımlar vardır. ezberle geç.

inanmayan redditte turkish learning subına girsin sorulara baksın. hiç aklımıza gelmeyecek "mantıksızlıklarla" dolu bizim dilimiz de.
0
titanyum22
(06.12.24)
sıkıcı bir cevap olduğunu biliyorum ama gerçekten çoğu şey dilin kendi kullanımıyla ilgili o yüzden evet "türkçe düşünüyorsun". her dil kendi içinde mantıklıdır ama o kurallar veya mantık dizisi çok daha farklı şartlarda gelişmiştir. şey gibi düşün yani türkçe 12345 ise ingilizce 246810. ikisinde de bir örüntü ve mantık görüyorsun ama dizaynları farklı. bunun açıklaması olmayabilir veya "1500'lerde dedem teker teker saymayı bilmiyomuş" gibi abuk bi şey de olabilir...

ingilizcede "a of apple" dersen muhtemelen bildiğimiz meyve olarak elma'nın a'sı düşünülür. e malum meyvenin de kabuğu olur, vitamini olur vs. harfi olmaz. onlarda öyle yerleşik değil.

bunlar dilin "bizde böyle kardeşim, işine gelirse" kısmıdır. her dilde vardır.

yine bu arada başka bir duyurucu tarafından dikkat çekildiği üzere türkçede de böyle çok şey var. ev arkadaşım türkçe öğrenimi gören bir yabancı, bizzat ondan biliyorum. kendim yabancı dil öğrencisi olmama rağmen hiç türkçede bu kadar manyak şeyler olduğuna dikkat etmemiştim mesela, çocuk sordukça "aa harbi lan ne alaka" diyorum.

dil bizimle beraber yaşayan ve gelişen bi şey, istisnai durumlar dışında oturup kuralları yazılmıyor. onu da öyle kabul etmek, öyle öğrenmek lazım.
0
mark greg sputnik
(06.12.24)
türkçe düşünmekten oluyor kesinlikle.
0
co2s2
(06.12.24)
kimse söylemediği için ben yazayım, türkçe düşünmekten oluyor..
0
halanne
(10.12.24)
(4)

kripto paradan anlayanlar - bu hawk tuah abla n'aptı?

mark greg sputnik
dostlar iyi akşamlar, kripto paradan hiç anlamam. çok temel ve yüzeysel bilgim var sadece. bu hawk tuah röportajıyla meşhur olan apla da sanırım kendi parasını çıkarmış ama sonra çok fena çakılmış mı bi şey olmuş. alanlar çok öfkeli. meseleyi bilmeyen birine basitçe açıklayabilir misiniz? kendisi (v
dostlar iyi akşamlar,

kripto paradan hiç anlamam. çok temel ve yüzeysel bilgim var sadece. bu hawk tuah röportajıyla meşhur olan apla da sanırım kendi parasını çıkarmış ama sonra çok fena çakılmış mı bi şey olmuş. alanlar çok öfkeli. meseleyi bilmeyen birine basitçe açıklayabilir misiniz? kendisi (veya işin başındakler) bilinçli olarak milleti tokatlamak için mi yaptı bunu? yoksa bi çeşit planlama hatası mı?

milleti çarptı diyolar bi de mesela ne kadar çarpmış olabilir mevcut bilgiler ışığında?
0
mark greg sputnik
(05.12.24)
Kişiyi tanımıyorum ve olayı bilmiyorum ama "kendi parasını çıkarmış ama sonra çok fena çakılmış" demenizden anladığım kadarıyla çok uygulanan bir yöntemle piyasa manipülasyonu yapmış.

Sosyal medyada kısa sürede çok kişiye ulaşıp, bu kişiler üzerinde etki sahibi olan insanlar bir kripto varlıkla ilgili "tüyo veriyor" onun yükseleceğini, önünün açık olduğunu, çok güvenli olduğunu vs. söylüyor. Artık kendi inandırıcılığına kalmış. Bu alım tavsiyesine uyan takipçileri de fiyatı ve işlem hacmi çok düşük olan bu kripto varlıklara yüklenince ani bir yükseliş görülüyor, bazen bu varlığın yükseldiğini gören bu grupla hiç alakası olmayan insanlar da bu aşamada hype'a dahil oluyor. Coin iyi bir yükseliş yakalayınca en başta alım tavsiyesi veren kişi satış yaparak karını alıp çıkıyor. Ancak mevzu bahis shitcoin olduğu için hype kısa sürede son buluyor ve kaçınılmaz düşüş başlıyor.

Defalarca kere yapıldı bu. Sizin örneğinizdeki kişinin yaptığı bu değilse bile yöntemlerden biri de bu.
0
akhenaten
(05.12.24)
hocam peki coin'in değerini yatırım miktarı mı belirliyor? diyelim ki ben markcoin yaptım sürdüm piyasaya ama tanesini 3 sentten değil de 30 dolardan satmak istiyorum. böyle bir şey mümkün mü? yoksa işlem hacmi ve içerideki paraya göre sistemde otomatik değerleme mi oluyor?

benim anladığım bu abla aynen dediğiniz şekilde hype'tan faydalanıp milleti kendine çekmiş, paraları toplayıp kaçmış ama o kısmı nasıl oluyor ben onu merak ediyorum. az önceki örnekten devam edecek olursam, diyelim ki ben markcoin yaptım, başlangıç fiyatını belirleyebildiğimi varsayıyorum, 1 dolar diyelim... bir tane adam da çıktı 1000 dolar yatırdı benim coin'e. bu durumda benim coin'in alış/satış fiyatı nasıl/ne kadar değişiyor? sanırım coin miktarıyla da alakalı gerçi ama daha çok bu kısmını anlamlandırmaya çalışıyorum.
0
🌸mark greg sputnik
(05.12.24)
@mark açıkçası çok detaylı bilgim yok o konuda, daha iyi bilen biri gelmezse diye üstünkörü bildiğim kadarıyla aktarayım.

Kriptoparalarda tam bir regülasyon yok, onun için yöntemler çeşitli. Kripto paraların cinsleri de çeşitli. Varlık başka bir fiziki varlığa mı endeksli, yoksa değil mi; arz miktarı ne kadar, ne denli ciddiyetle proje yürütülüyor hepsinin farkları var. Ancak temelde proje aşamasından çıkan yeni coinlerin aynı hisse senetleri gibi halka arz olduğu platformlar var. Burda yatırımcılarla arz eden kişi veya kurum arasında bir fiyat dengesi oluşuyor. Bunlar daha varlık borsalara girmeden önce gerçekleştiği için detaylarına da hakim değilim açıkçası. Hiç gidip bir arza girmedim.

Ama özetle satıcının istediği tutarda fiyattan açılış yapmasından ziyade satıcının o varlığı yatırımcıya ne kadar fiyattan satabildiği önemli. Bu ilk talepler başlangıç fiyatını oluşturuyor.
0
akhenaten
(05.12.24)
x.com

Şurda özetlemişler sanırım olayın mekanizmasını. Kriptoya zerre ilgim olmadığı için sonuna kadar okumadım ama işini görür gibi
0
nundu
(06.12.24)
(8)

Sorunlu müşteriye nasıl davranmalı?

fakat
Şimdi ben barda çalışıyorum, iki üniversite bitirdim ama bu işi bulabildim, sanat sepet okuyunca mecbur :)İlk defa garip birine denk geldim, genelde müşteri kitlemiz iyi. Adam yere külünü atıyordu mekanın içinde, ben de 'beyfendi, külünüzü yere değil küllüğe atar mısınız ' dedim. Bu yere doğru baktı
Şimdi ben barda çalışıyorum, iki üniversite bitirdim ama bu işi bulabildim, sanat sepet okuyunca mecbur :)

İlk defa garip birine denk geldim, genelde müşteri kitlemiz iyi. Adam yere külünü atıyordu mekanın içinde, ben de 'beyfendi, külünüzü yere değil küllüğe atar mısınız ' dedim. Bu yere doğru baktı, çok pardon dedi ama kinayeli, sonra elini ağzına götürdü, yeri yalamaya başladı. Ben ne yapacağımı şaşırdım. Zaten 11 kişilik bir grup. Benden paspas istedi. Gerek yok falan dedim. Bir kat aşağı indim, bizim patrondan paspas istiyormuş, tabi o bir şey anlamamış. O sırada ben yine yukarıda başka masadan sipariş alıp aşağı indim. Adam beni görünce sinirlenmiş, paspas getirin lan falan bağırmaya başladı. Patron da burada böyle konusamazsiniz dedi. Küfür etmeye başladı. Çıkmasını istedi patron, yarım bırami içip gideceğim dedi. Yukarı çıktı, patron da arkasından çıktı, diğer arkadaşlarıyla konuşup adamı dışarı yolladılar.

İşin sıcaklığı geçince patronun (ki kadın da, adam belki ona bu yüzden de saldiramamis olabilir) doğru davrandığını anlar gibiyim. Ama içimde yine de sogumayan o şey kaldı. Yani hiç konuşmadan falan buna ne bileyim bir bardak mı atsaydim? Yani neden suçlu gibi sinmek zorundayız, hep beraber olup haddini bildirmek daha doğru değil mi? Şimdi bu bir daha gelirse ya da buna benzer bir şey olursa ne yapmalı ekstra olarak. Ne bileyim gidip direkt paspasi verse mıydık mesela :)
0
fakat
(05.12.24)
çalışan olduğunuz mekanda kendi sorumluluk alanınızın ötesine geçmeyin, gerek yok. babanızın malı değil. ha aidiyet hissediyorsanız, mekanı çok seviyorsanız ya da müşteriye çok uyuz olduysanız bir dahaki sefere kafayı gömersiniz. bu tarz işlerde zaten kurumsallık çok olmuyor malum, iki bira içince sapıtıp gerizekalı gibi davranacak adamlara karşı en iyi çözüm kolundan tutup sktir etmektir.
0
mark greg sputnik
(05.12.24)
barda filmini izle ve bir daha da etliye sutluye karisma. burasi turkiye 2 kadehle kendini allah sanan comarlarla dolu. bide grup halinde, manita yaninda magadanalik duygulari iyice kabariyor. iskocyada bir pubda calismiyosun beyfendiyle, lutfenle milleti hizaya cekesin. bi gece burnuna kafayi yada karnina bicagi yersin omur boyu travmasini yasarsin.
0
buenosdias
(05.12.24)
Diğer yorumlar +1, adam kafayı bulmuş, birşey söylenince triplere girmiş. Var böyle tipler, patrona yöneticiye havale etmek en iyisi. Bu arada külü bilememiş atmıştır, abi küllük verim de geç, savunma psikolojisi yaratmaya gerek yok.
0
mbond
(05.12.24)
daha doğru bir cümle şöyle olabilir:
-"kullanmak isterseniz şorada (eliyle küllüğü gösteriyor) küllük var".
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(05.12.24)
bence sen yeni olduğun için veya müşterileriniz genel olarak iyi olduğu için arıza çıkaracak müşterileri profillerini henüz bilmiyorsun. ben senin yerinde olsam o sözü söylemezdim, direkt patrona gidip yukarıda böyle bir herif var haberiniz olsun ben karışmadım, ama istersen karışayım derdim. bir de bardak atmak nedir yani, sonra akşam show tv ve kanal d ana habere çıkarsın, öyle şeyler hiç aklından geçirme. bardak atacak, dövecek, sövecek kişi sen değilsin.
0
malheiros
(05.12.24)
Kahvecide calisirken bile neler gordum, barda kim bilir daha ne tipler goreceksin. kafasindan asagi kahve dokecegim insanlara kibar davraniyordum, firma dava falan acmasin her yer kamera diye :D. bu durumlarda manageri cagir, ufak tefek seyleri de sallama.
0
Ley
(05.12.24)
hic gerek yok isci sinifina bakis maalsef boyle. alkol etkisiyle cok sey yapiliyor gaza gelinir. ben olsam kulu yere bile atmayin demezdim sonucta farkinda. kadin musterilere taciz eden vs cok fazla tipler olacak daha beterleri ama elit bir yerse tabi anormal seyler bunlar.
0
ShadowOfMoon
(05.12.24)
2 universite bitirdim cumlesinden sonrakileri okumadan kapattim direk
0
Zetnikov
(05.12.24)
(12)

Faraziyi faraazi diye okuyan birinden

benim icin hic boyle suslenmemistin
Soğur musunuz?
Soğur musunuz?
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(04.12.24)
haayir
0
sonsuz
(04.12.24)
Hayır.
Doğrusu o zaten.
0
pro9it9is9
(04.12.24)
Kırk yıllık Haalit olmuş Halit.
Kaatil olmuş katil.
0
pro9it9is9
(04.12.24)
Yoo neden ki ?
0
feastofthedamned
(04.12.24)
soğumak ne çekip vururum direkt, böyle bi şey yapılır mı yani.
0
mark greg sputnik
(04.12.24)
Faraazi doğru falan değil. Faraaz diye bir kelime yok.
0
🌸benim icin hic boyle suslenmemistin
(05.12.24)
Faaarazi, faaarabi, sahil kenarı vs. Kişiden soğumam da, verdiğim değeri daha yavaş artırma yoluna giderim. Değer verişim yavaşlar. Kendini daha başka alanlarda da ispatlamak zorunda kalır o kişi.
0
muhayyer divan
(05.12.24)
Şarz diyenden bile soğumam.
0
mbond
(05.12.24)
Ağzını burnunu kırıp diline acı biber sürerim.
0
10551037
(05.12.24)
erkek arkadaşım börek kelimesini böööörek diye okuyor, her seferinde gülüp dalga geçiyorum henüz soğumadım :)
0
benaslinda
(06.12.24)
Börek yerine bööüğürek ya da yağı yerine yağsı derse soğurum. Farazi yerine faraazi derken de çile bülbülüm'ün çilesi gibi nefessiz kalana kadar uzatmadıysa sorun yok.
0
nawar
(06.12.24)
çok faraaaaazi duyurular açıyosun bro. al sana faraaaazi bir cevap.
0
titanyum22
(06.12.24)
(13)

Şehirden siz de sıkılıyor musunuz?

ofelia
İzmir'de çok merkezi bi yerde oturuyorum. aslında görece şanslıyım, evimle işim çok yakın, toplu taşıma kullanmıyorum aracım var, normal günde maksimum trafikte kalma sürem 40 dk. ama çok sıkıldım. insanlardan, trafikten, herkesin önce kendini düşünmesinden, çöplerini yere atanlardan, sokağa tüküren
İzmir'de çok merkezi bi yerde oturuyorum. aslında görece şanslıyım, evimle işim çok yakın, toplu taşıma kullanmıyorum aracım var, normal günde maksimum trafikte kalma sürem 40 dk. ama çok sıkıldım. insanlardan, trafikten, herkesin önce kendini düşünmesinden, çöplerini yere atanlardan, sokağa tükürenlerden. hiç yakın zamanda mümkün görünmüyor ama en büyük hayalim sakin bir müstakilde yaşamaya başlamak ve olabildiğince az yabancıya maruz kalmak.

2. mesleğim gereği her pazar ormana gidiyorum. geçtiğimiz pazar çok yağmurluydu, deli ıslandık ekipçe ormanda, en son oturduğum ağacın dibinde yağmur sesinde meditasyon yaptım. (yağmurda bir 30 dakika beklemem gerekiyordu.) ormana gitmesem çoktan delirirdim gibi hissediyorum bazen.

siz nasıl yapıyorsunuz? güvenli alanınız var mı? hele istanbul... nasıl delirmediniz? yoksa seviyor musunuz?
0
ofelia
(03.12.24)
ben de izmir'deyim. yoğun bir iş tempom vardı. plaza hayatı filan. 2 yıl önce künerde bir arazi aldım. duvardan temele, bir sürü inşaat işleri ile uğraştım. bir yaşam alanı oluşturdum.işi gücü bayağı bıraktım. bıraktım derken işverenim, işe 10 günde falan bir gelip kontrol ettim. köpeklerim var. ormanın içindeyim. kuşlar kurbağalar sincap ve tavşanlar daha neler neler. yazın fonda ağustos böcee sesi, sonbahar ve kış karadeniz gibi yağmur sesleri. mangallar mı dersin odun ateşinde yemekler, pizza fırını yaptım börekler çörekler. her neyse 1 ay önce birden bire inanılmaz derecede sıkıldım. şehri özledim. şimdi sadece cuma aklamları kalıyorum. c.tesi pazar sabah gidip 1-2 saat köpeklerle ilgilenip geri geliyorum.çalışmayı, şehri, kalabalığı trafiği özlemişim. demem o ki; ikisi de lazımmış.
0
ground
(03.12.24)
Sehirden bunaldim. Sizin belirttiginiz herkesin kendini dusunmesi durumu yok fazla, bu buyuk arti, ama gene de patladim. Tabii sehir disina gecme durumunda da kendimi kirsala uygun ve uygun olmayan islere adamadiktan sonra muhtemelen bir sonra sehre donmek isterim diye dusunuyorum. Gene de denemek istiyorum.
0
mbond
(03.12.24)
Evet, bunalıyorum. Doğa sporları külübüne üyeyim. Ayda en az 2 hafta sonu hiking, nadiren de olsa trekking yapıyorum.
0
auroraaurora
(03.12.24)
Evden çok çıkmıyorum.
Sessiz sakin, şehrin az dışında, orman + göl yanında sevimli bi muhitte oturuyorum. Durumu iyi yaşlıca insanların tercih ettiği bir mahalle. Ofise de 10 dk arabayla.
Sessiz, tantanasının az olması yeterli benim için oturduğum yerin.
Hiç güvenli alan ihtiyacı hissetmedim açıkçası. Size göre çok içeri dönük bi insanım sanırım, o yüzden sıkıntı çekmiyorum.
0
norek
(03.12.24)
Aşırı kalabalık, kaotik yerleri ben de pek sevmiyorum ama kırsal, orman, @ground'un anlattığı tarzı müstakil evleri daha da sevmiyorum o yüzden şehir <3 ben. İstanbul diye sormuşsun sonunda, İstanbul'da delirirdim ama muhtemelen. Nefret ediyorum İstanbul'dan, umarım orada yaşamak zorunda kalmam.

İzmirliyim, İzmir bile artık kalabalık geliyor bana. İki sene Denizli'de yaşadım, son iki senedir de Eskişehir'deyim (ondan önce ilk 7 yılım Urla'da sonra İzmir merkezde geçti 25 yaşına kadar) Denizli ve Eskişehir tarzı orta büyüklükteki şehirler ideal bence. İşe toplu taşıma ile gidiyorum, dışarı çıkmak istediğimde taksi çok tutmuyor çünkü her yer yakın ya da yine toplu taşıma ile her yere gidebiliyorum. Kalabalık bunaltıcı değil, evim de çok merkezi bir yerde ve konumunu çok seviyorum. O yüzden burda baya mutluyum yani. İzmir'deki hayatımı da seviyordum Balçova'da yaşıyordum ki çok severim Balçovayı. Ama en son gittiğimde o kalabalık falan bunaltıcı geldi artık. Bence ideal hayat 500 bin - 1 milyon arası insanın yaşadığı orta büyüklükteki şehirlerde (Hem Denizli, hem de Eskişehir şehir nüfusu olarak bu klasmanda)
0
nundu
(03.12.24)
Beykoz'dayım. Çok seviyorum. Ön tarafta harika manzara. Arka bahçem göl. Lotus çiçekleri, ördekler, kaplumbağalar. Trafik yok.
0
gabe h coud
(03.12.24)
Bursa'da doğdum kış mevsimini merkezde, yazları ise yine Bursa'nın küçük bir sahil kasabasında geçirirdik. Her haziran oh be dünya varmış, ağustos gibi de yeter artık be okullar açılsın derdim. 10 yaşına kadar çok sorun etmedim gerçi çoluk çocuk parkta bahçede oynuyorduk sonuçta ama ergenlikle beraber kasabada yapılacak bir şeyin olmaması bana batmaya başlamıştı ne bir avm, tiyatro, sinema. Göl, doğa, ağaç, bahçe falan da bir yere kadar. Bir de küçük yer insanını çok sevmem en azından bizim oradakiler insanın işine çok karışıp çok konuşuyordu.

O yüzden ben şehir sevdiğime karar verdim. Ufak yerlerde kısa süreli zaman geçirip kafa dinleyip dönmeyi tercih ediyorum. İstanbul'u seviyorum. Yaklaşık 10 sene metro metrobüs ün dibinde yaşadım. Ani bir tepe atması sonucu arabayla 20 30 dk da şehir merkezine inebileceğim ama aslında merkeze o kadar da yakın olmayan bir yerdeyim yani Göktürk'te. 5 dk da ormana gidiyorum. Şimdilik beni mutlu ediyor <3
0
kullanicadi
(03.12.24)
İzmir'deyim salı günü öğleden sonra trafikte takılı kalınca bazen kafam ısınıyor bu nedir diye. Ama şehrin nimetleri de güzel kırsal iyi hoş 4. gün canım sıkılmaya başlıyor mütemadiyen orada da olmaz gibi geliyor. (Yaş 37 çok genç de sayılmam)

Genel değişiklik lazım bence insana şehirden değil de nerede bulunursak bulunalım belli bir süre tekrara düşünce batmaya başlıyor çoğu irili ufaklı şeyler. Genel bir değişiklik halinde olabilecek bir hayat tarzı çok güzel olurdu gibi geliyor bana.
0
hedep
(03.12.24)
"Aşırı kalabalık, kaotik yerleri ben de pek sevmiyorum ama kırsal, orman, @ground'un anlattığı tarzı müstakil evleri daha da sevmiyorum o yüzden şehir <3 ben." +1
Doğayı uzaktan ve küçük dozlarda seviyorum. Hatta küçük şehir de sevmiyorum, kültürel ve sosyal hayatı, tiyatrosu konseri sergisi olan şehir seviyorum. Bunun için mesela Eskişehir şahane, Denizli Çanakkale falan hayır.

Eskişehir, Antalya, Ankara ve İstanbul'da yaşadıktan sonra İzmir'e taşındım, çok mutluyum. (İstanbul dışında diğer üç şehirde de gayet mutluydum.) Karı koca evden çalıştığımız için sabah akşam trafiğine çok nadir giriyoruz. Sürekli konser/tiyatro izliyoruz. Canımız isterse etraftaki küçük kasabalara köylere koylara gidebiliyoruz. Ben <3 deniz kenarında büyük şehir.

Edit: güvenli alanım = evim. Huzurlu bir aileyiz, kendimize konforlu ve hobilerimize yer ayırabildiğimiz bir ev yaptık. Şehrin kalabalığından yarım saat içinde eve dönmek bana yetiyor.
0
kobuzchu kiz
(03.12.24)
Şehir iyidir. Ben köy kökenliyim ama köyü tavsiye etmem. Çünkü; küçük yerinin başka sıkıntıları var. Herkes biribirini gözetler, dedikodu çok olur, bazıları işine karışmaya kalkar.

Nundu'nun yazdığı gibi orta büyüklükte bir şehir olabilir ya da ekonomik durum iyiyse İzmir'in sessiz fazla gürültülü olmyan bir yerden müstakil ev alınabilir.
0
komando kani var bende
(03.12.24)
30 yaşındayım, bütün hayatımı "şehir bebesi" olarak yaşadım ve gerçekten bunaldım. yaşadığımın hayat olmadığını özellikle dağ-taş-toprak görünce fark ediyorum. köy hayatı romantizmi filan yapmayacağım, büyük şehrin bana sunduğu fırsatların vs. farkındayım ama mental olarak klasik tabirle toprağa/çimene dokunabilsem çok daha iyi durumda olurdum diye düşünüyorum.

güvenli alan sayabileceğim tek yer teyzemlerin trakya'daki minnak arazisi. senede birkaç kez de olsa oraya giderim. genelde kalabalık grup oluyoruz zaten. en yakın köy bile araçla 10-15 dakika mesafede. ormanın dağın içinde. utanmasam yani çıblak koşup ağaçlara tırmanırım. öyle doğal, öyle güzel. orada geçirdiğim 3 gün şehirde geçirdiğim 50 güne bedel resmen yoğunluk ve yaşadığını hissetme açısından. şehirdeyken hep sağlıklı kalma takıntısıyla genç olmayı isterim mesela... oradayken "burda 90 yaşında olsam bile sorun değil" diye düşünüyorum. fiziksel ve ruhsal olarak kötü hissedemiyorum oradayken.

uzun vadede sorunu nasıl çözebilirim onu da bilemiyorum açıkçası. çok zengin olsam şehre araçla 30-40 dakika mesafede kırsalda bahçeli evde vs. yaşamak isterdim ama öyle bir şansım da yok. akıl sağlığımızı korumaya çalışıyoruz işte.
0
mark greg sputnik
(03.12.24)
İsimle evim arası 5dk bile yoktur. Her gün parka yürüyüşe koşmaya gidiyorum. Dün gece koşu dönüşü bildiğin kömür dumanı soludum, üstüm başım hep is kokuyordu. Ağlamak istedim. Bu ve daha pekçok sebeple hayalim köye yerleşmek.
0
Amaranta ursula
(03.12.24)
İstanbul Kadıköy since 1989.

Ara ara darlandığım oluyor tabii ama seviyorum yine de. Bu cuma Kadıköy'e bir restorana gideceğim, muhtemelen arkasından Standup gösterisine giderim.
0
put it in your appropriate place
(03.12.24)
(3)

internet sağlayıcı değişikliği & modem kurulumu

mark greg sputnik
dostlar iyi akşamlar,taahhüdü bitmek üzere olan interlek sözleşmemi feshedip başka bir yere başvurdum, diğerine başvurunca ikisi birlikte oldu zaten. yalnız daha önce benzer bir şey yaptığımda geçtiğim firma bana bilgileri vermişti, modem arayüzünden gerekli ayarları yapıp yoluma devam etmiştim... ş
dostlar iyi akşamlar,

taahhüdü bitmek üzere olan interlek sözleşmemi feshedip başka bir yere başvurdum, diğerine başvurunca ikisi birlikte oldu zaten. yalnız daha önce benzer bir şey yaptığımda geçtiğim firma bana bilgileri vermişti, modem arayüzünden gerekli ayarları yapıp yoluma devam etmiştim... şimdiyse şu an müşterisi olduğum hizmet feshedildi, modem arayüzüne de giremiyorum. modem benim sanıyordum ama değilmiş, adres vermişler onu da getir diye. şimdi merak ettiklerim,

1) modem bana ait olmadığından dolayı direkt aletin hayatını mı söndürdü firma, yeni hattı mevcut modemle kullanamıyo muyum yani? zaten 3-5 gün kullanıp yeni modem alınca bunu sökecektim.

2) belki başkadır diye kurcaladım filan ama yok yani hiçbir şekilde modem arayüzüne giremiyorum. yeni sağlayıcının interlekine erişmek için ne yapabilirim şu an?

3) yeni sağlayıcı bana modem ayarı için kullanıcı adı ve şifre vermiş. bu hattın açıldığı, modem arayüzüne girip ayarları yaptığım takdirde internet kullanabileceğim anlamını mı taşıyor?

"arayıp sorsana" diyebilirsiniz ama reklam olmasın, hangi sağlayıcı olduğunu anlamışsınızdır, bunlar kendileri isterse arıyorlar djfdjk en fazla mesaj filan atabiliyorum.

***

kısacası şu an benim ne yapmam gerekir teknoloji cahiline anlatır mısınız süreci? ben halihazırda altyapı/bağlantı/modem var diye yine arayüzden bilgileri değiştirip devam ederim sanmıştım. ortada arayüz filan yok şimdi. anaa.
0
mark greg sputnik
(02.12.24)
Bağlantı tipi nedir? Modem/router sadece o servis sağlayıcıya kilitlenmiş olabilir. Öyleyse diğerinde çalışmaz. Her halükarda arayüze erişebilmeniz lazım ama kullanıcı adı/şifre kısmı kilitliyse erişseniz de işinize yaramaz.
0
orient blue
(02.12.24)
İlk firma türknet'se şayet, modem politikaları çok komik ya. Yani firma olarak çok seviyorum ama aynı binada bir alt kata taşınmıştım 2-3 sene önce, interneti taşımak istediğimde elimdeki modemi kargolatıp bana yeni modem getirmişlerdi ahahah o yüzden modemi namus meselesi yapıyorlar saçma şekilde, muhtemelen en mantıklısı gidip yeni modem alıp direkt onu kullanmak
0
nundu
(02.12.24)
@nundu, yok abi ilki degil :)

Bu arada ev arkadasim denedi, basta kendisi de giremedi ama sonra becerdi. arayuze erisim sagladiktan sonra ikinci firmanin verdigi giris bilgileriyle hic oyle ince/ekstra ayar yapmadan internete kavustuk, enteresan oldu.
0
🌸mark greg sputnik
(02.12.24)
(7)

Ne kadar kira veriyorsunuz?

kitap arasında kalmış silgi tozu
Oda sayınız, yaşadığınız şehir ve kiranız nasıl?
Oda sayınız, yaşadığınız şehir ve kiranız nasıl?
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(02.12.24)
17k+aidat

1+1.
0
feastofthedamned
(02.12.24)
23k, 1+1 eşyalı, ortaköy/istanbul.
0
zgrydn
(02.12.24)
3+1 eşyalı, ankara, 22k.

avantaj: konum çok merkezi, hem kızılay ve cebeci'ye yakın hem de üç dakikalık yürüme mesafesinde atom bombası yapacak malzemeyi bile bulabilirsin, yok yok.

dezavantaj: apartman o kadar eski ki hayaleti, perisi, ruhu bile emekliye ayrılmış. gelmiyor. bildiğim kadarıyla ankara deprem bölgesi değil ama ölmemiz apartmanın önünde birinin sağlam bi osurmasına bakar yani.
0
mark greg sputnik
(02.12.24)
3+1 antep ocakta 17 olacak, bu sene 9du ondan önce 4tü

istanbul 4. levent metroya yakın emniyetevlerinde kiracımız var, 4+1 ev, kirası 40bin
0
ananiyimioguz
(02.12.24)
4+1 aidat hariç 42K İstanbul Halkalı
0
a perfect lie
(02.12.24)
Yazlık ilçe. 10km uzakta bomboş bir Toki 3+1 de 7 yıllık kiracıyım. 5.yılda yeniden değerleme yaptık 4.750 veriyordum. Bu yıl 13 isterim dedi.
Taşınıyorum, tam şehir merkezinde çift banyolu + tuvalet, gömme dolaplı bakımlı 3+1e 14K vereceğim.
Nasıl olacaksa...
0
strawberry first
(02.12.24)
8 yıllık 3+1 200m2, Şişli, 27,5k
0
Bruce
(02.12.24)
(7)

Bir insan tehdit altında olduğu için iltica talebinde bulunabilir mi?

Unde bach canim
Mesela türkiyede bir kişi tarafından tehdit altında olduğu, polise verdiği ifade ve koruma talebinin gerçekleştirilmemesi ve mahkemede dava ettiği kişinin serbest bırakılması sebeiyle “türkiye devleti beni koruyamıyor, tehdit altındayım” diyerek bir şekilde göçtüğü avrupa ülkesinde sığınma talebi ge
Mesela türkiyede bir kişi tarafından tehdit altında olduğu, polise verdiği ifade ve koruma talebinin gerçekleştirilmemesi ve mahkemede dava ettiği kişinin serbest bırakılması sebeiyle “türkiye devleti beni koruyamıyor, tehdit altındayım” diyerek bir şekilde göçtüğü avrupa ülkesinde sığınma talebi geçerli olur mu? Mesela eski sevgilisi tarafından tehdit edilen türk kızı…
0
Unde bach canim
(02.12.24)
Benim can güvenliği ile iltica duyduğum tek kişi doğulu çocuk, ailesi aşiret. Eleman gay. Fransızla kaçıyor.
Onun dışında duymadim. Zaten böyle olsa iltica çok kolay olurdu. Her ülkede böyle bir sürü insan var.
0
logisticsmanager
(02.12.24)
hayır
0
mark greg sputnik
(02.12.24)
Bulunabilir.

ABD'deki Türklerde hiçbir tehdit altında olmamasına rağmen yalan dolanla iltica eden çok fazla var. Youtube'da gördüğünüz şu ülkeye nasıl göç ettim, nasıl taşındım videolarının arka planı ilticadır. Vize sorunlarının da nedeni bu.
0
wd40
(02.12.24)
Senin tehdit altinda olman falan hikaye, iltica etme fikriyse sahane.

Cevap olarak, bu konu iltica sebebi sayilamaz. Her kiçi tutusan kapagi yurt disina atacak da oradakiler bunu anlamayacak kadar salak mi...
0
feastofthedamned
(02.12.24)
Bulunamazsınız. Anca şu şekilde bulunulabiliniyor :

Mesela siyasi düşüncelerin yüzüne ülkede can güvenliğin yok. Bu kanıtlı ise iltica isteyinizi pozitif etkiliyor

Etnik kimlik veya cinsel kimlik sebepli bir baskı tehdit gibi durumlar oldugunda bunu kanıtladıgında da onay alma şansın yüksek oluyor.

Onun dışında beni bu adam tehdit ediyor peşimde dediginizde orda bir karşılıgı yok.bu gerekce aşırı şekilde suistimal edilebilir.
Yıllar önce bir haberde ailem peşimde beni öldürecekler diye biri Almanya dan yardım istemişti sallamadılar bile.

Dikkat ederseniz Yurtdışına iltica edenler ya lgbtli ya da siyasi problemli kişiler.
0
limonlu eksi
(02.12.24)
@feast @limonlu
Arkadaşlar ben iltica etmiyorum sakin olun:)
Ben zaten halihazırda yurtdışında yaşayan ve çalışan biriyim. Benim ihtiyacım yok
0
🌸Unde bach canim
(03.12.24)
Ilticada kanıt zorunluluğu yok. Kanıt gösterirsen onaylanma ihtimali artar. İltica başvurusunu herhangi bir sebepten ötürü yapabilirsiniz.

Kanada'ya, Almanya'ya, Amerika'ya böyle iltica eden çok sayıda Türk var. Türklerin vize alma sorununun nedeni bu. Youtuberlar, digital nomadlar falan hepsi ilticacı
0
wd40
(03.12.24)
(11)

aylik ne kadar temettü ya da kira geliriyle calismayi birakirdiniz?

robert bosch
sb.ben 5k $/€'ya okayim. 7.5k€ olursa da arkadasmis, aileymis, alayi gelse tanimam kfjghayal iste.. siz?
sb.

ben 5k $/€'ya okayim.
7.5k€ olursa da arkadasmis, aileymis, alayi gelse tanimam kfjg

hayal iste.. siz?
0
robert bosch
(01.12.24)
100k usd
0
gabe h coud
(01.12.24)
nereden geldiği fark etmeksizin ayda 4bin dolar para bi yerden gelirse çalışmam. iyi hoş zaten calısmıyorum keyfi işler kovalarım diyeyim.
0
Aşk Adamı
(01.12.24)
Şöyle bakmak lazım bence; diyelim ki 80 bin tl maaşınız var. 80 bin lira pasif geliriniz varsa zaten maaşınızla aynı olduğu icin teknik olarak çalışmadan da yaşayabiliyor olmalısınız. Bu bana yetmez diyorsanız maaşınız da yetmiyor olmalı. Yani bu sorunun cevabı eğer maaşınız size yetiyorsa en az maaş kadar pasif gelirle çalışmayı bırakabilmeniz lazım. Onbinlerce hatta yüzbinlerce dolar havada uçuşuyor ama gerçekçi gelmiyor bana.
0
orient blue
(01.12.24)
Bugünün 300.000 tl'sine bırakırdım.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(01.12.24)
Bırakmam, çalışmayan adam paslanir. Geri gider. Tatmin konusunda eksik kalır. Elindekini de bir şekilde kaybedebilir.
0
Shepard
(01.12.24)
açık konuşmak gerekirse ben günümüz türkiye ekonomisinde/şartlarında günde 10 saat kendimi paralasam da çok para kazanabileceğimi düşünmüyorum. çalışmak benim için para kazanmaktan ziyade oyalanma, alkole düşmeme, az buçuk sosyalleşme yöntemi oldu artık... o açıdan bugün enflasyona/dolara endeksli aylık 50 bin türk lirası para ver bana hiçbi şey yapmam açıkçası.

öte yandan shepard'ın söylediğine de katılıyorum. asla hustle bustle'cı kapitalist bir gt oğlanı değilim ama yetişkin insanın "yatması" bana sağlıksız geliyor.

ayda 50 bin lirayla yaşayacaksam günde 4 saatlik, gönüllü bile olsa bana bi şey ayarlaman lazım. yoksa alkolik olurum, yalnız kalırım, 3-5 seneye ölürüm.

sabahın 7'sinde olmasa bile sokağa çıkmak, birkaç insanla selamlaşmak, bir şeyler yapmak, sağlıklı ölçüde baskı ve stres hissetmek... bunlar yetişkin insana lazım diye düşünüyorum.

neblim mesela şey olabilir, 9 yaşında çocuklara futbol antrenörlüğü yapacaksın, günde 4 saat, haftada 5 gün. bu durumda 50 bine tavım. yok tamamen serseri gibi zevk itlik serserilik için yaşayacaksın dersen bu YAŞAM SİDİLİni sürdürebilmem için en az 100 bin lazım.
0
mark greg sputnik
(01.12.24)
Bazen o kadar bunalıyorum ki asgari ücrete fitim. Yeter ki çalışmak zorunda olmayayım. Kira derdim yok; çoluk çocuk yok. Azıcık aşım kaygısız başım.
0
auroraaurora
(02.12.24)
Ben de 5k euro tarzı bi paraya fit olurum ya, fazlasında gözüm yok :d

İki sene önce kendi elimde olmayan sebeplerle çalışmadan maaşımı almaya devam ettiğim birkaç aylık bir dönem olmuştu. Böyle diyince etik dışı ATM memurluğu gibi duruyor da öyle değil :d neyse kişisel olarak kendimi en çok geliştirdiğim dönem o zamandı. Her gün yeni bir şeyler öğreniyordum. Sadece sosyal olarak biraz yalnızlaşmıştım ama o da bulunduğum şehirle alakalıydı. Yani çalışmazsam gelişmem konusu, en azından benim için, geçerli değil. Çalışmazsam daha da gelişirim :D
0
nundu
(02.12.24)
evim varsa ve buyuksehirdeysem 1000 dolar
evim varsa ve memleketteysem 750 dolar
evim yoksa 1500-2000 arasi
0
bay b
(02.12.24)
@orient, maasin yetmemesi her ay eksiye cikiyorsun demek degil. sonucta sen 5 seneye ekstra deneyiminle, belki yönetici pozisyonuyla cok daha fazla maas alacaksin. temettü ya da kiralarda öyle büyük sicramalar olmaz ama genelde.
0
🌸robert bosch
(02.12.24)
2bin dolar.
Evim, arabam vs var, çok bir giderim yok. Zaten maaş olarak da o kadar geçiyor elime hemen hemen.
Hatta Türkiye'nin geçmişini ve geleceğini göz önüne alınca 2bin doların yetersiz geldiği/geleceği bi zaman düşünemiyorum ben. Her zaman iyi paraydı ve her zaman iyi para olarak kalacak gibi.
0
norek
(02.12.24)
(16)

flörtünüzle konusurken chatgpt'yi kullaniyor musunuz

robert bosch
cevap yazmayan üsenirsiniz, konu bulamazsini, ne diyeceginizi bilemezsiniz vs.yararlaniyor musunuz?
cevap yazmayan üsenirsiniz, konu bulamazsini, ne diyeceginizi bilemezsiniz vs.

yararlaniyor musunuz?
0
robert bosch
(29.11.24)
Hiç aklıma gelmemişti ama yapmazdım. MMF müstehcen kategorisi ilişki gibi hissederdim çünkü.
0
encokbenisevinnolur
(29.11.24)
senin troll olmadığını biliyorum ama inan troll sorusu gibi geldi ahaha, flörtümle konuşurken chatgpt'ye başvurmayı geçtim chatgpt aklıma gelse kendimi feshederdim herhalde.
0
mark greg sputnik
(29.11.24)
Ben de troll sorusu sandım. Herhalde Shepard kardeş "kadınlarla konuşamıyorum çünkü çok sıkıcı, cahil ve paragözler" gibi başlayıp yine hikaye yazıyor diye düşündüm.

Hiç aklıma gelmedi kullanmak, bundan sonra da yapmam.
0
morca
(29.11.24)
bir arkadas yapiyormus. bana da komik geldi common bir sey mi diye merak ettim alla alla.
soru troll geldiyse cevaplamadan gecebilirsiniz, soru bana troll geldi yhaaa :SS diyeceginize :)
0
🌸robert bosch
(29.11.24)
chat gpt yi çok kullanıyorum ama bu amaç için kullanmak son tercihim olurdu herhalde
0
ananiyimioguz
(29.11.24)
Chatgpt'ye bu konuda soracağım tek şey nasıl susabilirim ve sessiz kalabilirim olur. Cool nasıl olunur diye sorarım mesela çünkü benim çenem düşüyor konu bulamamak söz konusu değil saatlerce saçma salak konuşurum sonra da "ne gereği vardı yaaa" diye kendime kızarım.
0
kullanicadi
(29.11.24)
Gönül işinde akıl danıştığım oldu. Nasıl tepki vereyim, bir sonraki adımım ne olsun diye soruyorum mesela. Sonuna gülücük bile koyuyor cevaplarının. Çok tatlı bence.
0
auroraaurora
(29.11.24)
nE
0
abuzer
(29.11.24)
AKLIMA hiç gelmedi. Vay be. Kullanmam, ihaleye fesat karıştırmak gibi bir şey bu. Olayın doğallını bozar. İki taraf da flörte varsa zaten konuşulacak konular derya deniz olur. Galiba...
0
Shepard
(29.11.24)
Kullanmam.

Cevap yazmaya üşeneceğim insanla konuşmam. İki kişi de birbiriyle gerçekten ilgileniyorsa konu bitmez. Ne diyeceğimi hep bilirim. :)

Kullanılırsa samimi de olmaz.
0
rock n roll
(29.11.24)
Beynim olmasaydi belki..
0
feastofthedamned
(29.11.24)
Aklıma ne geldi,

Oldu olacak chatgpt - whatsapp entegrasyonu kurup online oyunlarda karakteri bota bırakıp kastırmak gibi birden fazla manita kastırabilirsin.

Hatta başka makina öğrenmeleri ile birleştirerek başarısızları eleyip başarıları doğru kabul ederek en mükemmel manita yapma ve sohbet etme botu geliştirilebilir / eğitilebilir.

Ama bu şekilde insanları denek olarak kullanmak suç teşkil eder mi orasını bilmiyorum.

Hem belki o kadar mükemmel hale gelir ki karşıdaki hiç bir insan yapay zeka olduğunu anlamaz, turing testini de geçmiş olursunuz.
0
ananiyimioguz
(29.11.24)
hayır. konu bulamazsam ilerlemez flört. varsın ilerlemesin. hayra alamettir.
0
gabe h coud
(29.11.24)
Arkadaşın aralarından çekilsin o zaman bence
0
yazdonumu
(29.11.24)
@yaz, hahahrkgdj
0
🌸robert bosch
(29.11.24)
az önce kullandım :p
0
gabe h coud
(29.11.24)
(19)

en iyi black mirror bölümü

robert bosch
sizce hangisiydi?bence su beyne cip yerlestirdikleri ve tüm olanlarin aslinda 1 snde gerceklestigi bölüm. dating app'li bölüm izledigim ilk black mirror bölümüydü ona da bayagi sasirmistim.
sizce hangisiydi?

bence su beyne cip yerlestirdikleri ve tüm olanlarin aslinda 1 snde gerceklestigi bölüm.

dating app'li bölüm izledigim ilk black mirror bölümüydü ona da bayagi sasirmistim.
0
robert bosch
(28.11.24)
Çip dediğiniz noelli bölüm müydü? O güzeldi evet.

Çok popüler değil sanırım ama bu robot arılarla insanları öldürdükleri bölümü beğenmiştim ben.

Bi de san junipero'ydu sanırım ölenlerin bilincini aktardıkları sanal ada gibi yer. Mutlu sonla biten tek bölümdü (son 1-2 sezonu izlemedim). O kadar kasvetin arasında iyi gelmişti
0
nundu
(28.11.24)
Playtestmis adi.
0
🌸robert bosch
(28.11.24)
Benim en sevdiklerim White Christmas ve şu akbilli olan Entire History Of You idi sanırım adı.
0
(28.11.24)
İzleyeli baya olduğu için bölüm isimlerini şak şak hatırlayamıyorum ama şimdi baktım nosedive bölümünü beğenmiştim. İnsanların birbirlerini puanladıkları bölüm.

Bir de shut up and dance.
0
kullanicadi
(28.11.24)
Ceza verilen kisilere 1 gunu yasatiyorlardi ama 1 sn geciyordu aslinda falan oyle birseydi, bence de cok psikopatti. Dusununce keyif kaciran cinsten bir bolumdu.
0
mbond
(28.11.24)
@mbond, hangi bölümdü o?
0
🌸robert bosch
(28.11.24)
Mbond'un dediğini anladım ben de, White Christmas o diye hatırlıyorum. Playtest fazla korku filmi klişesiydi ve biraz mehh bağlanmıştı çok sevmemiştim.

Bu ilk sezonda bisiklet binerek puan toplanan, siyahi abinin isyan edip en son sistemin çarklısı olduğu bölüm de iyiydi.

Bu ölen eşini robot olarak alan kadının olduğu bölüm ve insan bloklama teknolojisi olan bölümler çok popülerdi ama ben pek beğenmemiştim izlediğimde. O zaman yaşımız gençti belki şimdi izlesem severim :d
0
nundu
(28.11.24)
White Christmas ve San Junipero'yu eşit seviyorum.

White Christmas benim daha önce de kafamda düşündüğüm tarzda bir konuyu çok güzel işlediği için çok etkilenmiştim. Zaten dizinin en iyi bölümleri arasında hemen her listede bulunduğu için çok lafa gerek yok sanırım.

San Junipero ise tam aradığım tarzda bir konuydu. Ölen insanları dijital ortama upload etme konusu cidden çok iyi düşünülmüş bir şey. Bu kadar ilgi çekici bir şey nasıl daha önce düşünülmedi, neden daha sonra Upload gibi komedi dizisi dışında daha ciddi bir tonda işlenmedi bilmiyorum. Ben çok beğenmiştim.

Bu arada bu konu daha önce işlendiyse bile duymamıştım, bilen nerede işlendiğini söylerse bana da izleyecek bir şeyler çıkardı ne güzel.

Dizinin kendisini sevdiğim için Black Museum'u da sevmiştim örneğin ama Black Mirror'u hiç izlemeden onu izlesem öyle çok bayılmazdım.
0
akhenaten
(28.11.24)
white xmas
0
ala09
(28.11.24)
ben white christmasi izlememisim ya. sayenizde izleyecegim. jon hamm oynuyormus bi de.
0
🌸robert bosch
(28.11.24)
bu kadar cevap arasında görmeyince şaşırdım açıkçası. benim için hated in the nation kesinlikle. hikayede belli kopukluklar ve abukluklar yok değil ama "vay ananıski!" etkisi açısından bence inanılmaz bir bölümdü. babadır bizim için.
0
mark greg sputnik
(29.11.24)
ben 4. sezonun tamamını çok seviyorum. o sezon içinde de timsah ve metal kafa bölümleri. o 2 bölümün günümüzde veya yakın gelecekte gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünmüştüm. oyunculuklar da çok iyiydi.
0
jepa
(29.11.24)
Entire History of You
Nosedive
The National Anthem
0
black holes in the sky
(29.11.24)
1- entire history of you
2- white christmas
3- san junipero
0
sir gawain
(29.11.24)
@mark

Benim robot arılı dediğim oydu ya çok severim o bölümü
0
nundu
(29.11.24)
san junipero
0
tantunisultansuleyman
(29.11.24)
İlk 2 sezonun tüm bölümleri. Özellikle "White Bear."
0
auroraaurora
(29.11.24)
Fifteen Million Merits
White Christmas
Nosedive
Shut Up and Dance
USS Callister
Black Museum

favori bölümlerim :)
0
sizofren06
(29.11.24)
San Junipero
Black Museum
Nosedive
USS Callister
Arkangel
Crocodile
0
mutekebbir
(29.11.24)
(2)

Az alkmar gs maçı idda tahminlerini alalım

respect
sb
sb
0
respect
(28.11.24)
ikinci yarı AZ gol atar.

oranı 1.10 bile olsa basarım.
0
mark greg sputnik
(28.11.24)
muslera kart görür.
0
since1907
(28.11.24)
(4)

ukraynalılar neden savaşıyor?

benim icin hic boyle suslenmemistin
zenginler, yaşlılar ve çocukları (ülkenin kaymağını yiyen kesim) ve siyasetçiler ve sülaleleri savaşmazken fakirler nasıl bir motivasyonla savaşa gidiyorlar? kazanacakları bir şey mi var? hiç savaşmayıp rusya'nın tarafına geçebileceklerken neden böyle yapıyorlar?
zenginler, yaşlılar ve çocukları (ülkenin kaymağını yiyen kesim) ve siyasetçiler ve sülaleleri savaşmazken fakirler nasıl bir motivasyonla savaşa gidiyorlar? kazanacakları bir şey mi var? hiç savaşmayıp rusya'nın tarafına geçebileceklerken neden böyle yapıyorlar?
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(28.11.24)
Askerden kaçanlar da çok daha fazla.
Askerlik şubelerinin önünde olayların çıktığı ve silah kullanmamak için işaret parmaklarını kesenler olduğundan bahsediliyordu.
Yabancı sitelerdeki videolarda kursk'ta Ukraynalılar için olumsuz nitelikte.
Rusya topraklarına gidiler ama devamının gelmesi imkansız.

ülkesini savunma motivasyonu ile hareket edenler vardır ama gerçekte ABD ve İngiltere sebebiyle bir halk darmadağın olmuş durumda.
Zelenisky ise bunu Rusya'ya karşı savaş sanıyor ama tarihte nasıl bir Rusyanın olduğunu stratejisini belli ki hiç bilmiyor.

Askerlik yapama konusunda zengin ve fakir kavramları olarak bakılırsa benim anladığım, fakir zorluklara alışmış ve daha yatkın.
zengin için ise konfor alanından çıkmak çok daha imkansıza yakın.

Rusya tarafına geçtiler mi bilmiyoruz ama bu haberin bazı yorumlarında, askerlerin savaşmak istememeleri sebebiyle yine Ukrayna tarafından düşürüldüğü iddiası daha gerçeğe yakın bir ihtimal olarak ifade ediliyordu o zamanlar.

tr.euronews.com
0
diyecevaplandı
(28.11.24)
Bizdeki zenginlerin, ünlülerin ve politikacıların çocuklarının çoğu da askerlik yapmıyor.
Tüm savaşlar böyledir.
Savaşları zenginler çıkarır fakirler ölür.

Psikolojisini sorarsan gözü açılmamış, yurtdışında zengin bir hayat kurma ihtimali olmayan, milliyetçilik progandası ile beyni doldurulmuş garibanlar savaşa gider.
0
parka
(28.11.24)
propagandanın gücünü hafife alıyorsunuz, hemen hiçbir savaşta zenginler savaşmaz zaten.

ukrayna'nın artık pek savaştığını düşünmüyorum, hani bir sene önce olsa savaşıyorlar derdim de ukrayna'nın pili bitti. beni şaşırtan şey hâlâ hükümete karşı ayaklanmıyor olmaları... sonuçta cepheye sürülmekle hükümete karşı silahlanmak arasında fazla fark yok, hatta ikincisinde hayatta kalma şansı daha yüksek.

***

bu arada "hiç savaşmayıp rusya tarafına geçmek" gibi bir durum söz konusu değil, gönüllü olarak teslim olsalar ve rusya tarafına geçseler dahi muhtemelen rusya için savaştırılırlar.

hatta daha bugün böyle trajikomik bir hikaye gördüm. siperde yakın dövüş sırasında ukraynalı, rusların siperine dalıyor ve ukraynalıları biçmeye başlıyor. bu durum anlaşıldığında ruslar, "gel bize katıl, zaten artık geri dönemezsin" diyorlar. adam "yok ben sizin safınıza geçmem" dediği için hapse giriyor. şu an sanırım hapiste hala.

rus tarafına geçecek olanlar zaten sağ kaldıkları sürece ilk fırsatta geçiyordur. ukrayna için bile isteye savaşan birinin rusya safına geçeceğini sanmıyorum.
0
mark greg sputnik
(28.11.24)
bence savasanlar profesyonel asker ve bir avuc muhafazakar. bide surekli batiya yanlayan zelensky finosuna yardim eden ulkeler var. gerisi avrupa'da innocent christian war refugee statusuyle yasiyor. boylelikle hem avrupali vicdani egosunu tatmin ediyor hem ukraynalilar bu isin kaymagini yiyor. win&win.
0
buenosdias
(29.11.24)
(31)

AKP yönetiminin vatandaşın iyiliği için

Bir ben var benden şurada
yaptığı herhangi bir icraat var mı? Yani gerçekten kendi seçmeni vs demeden topyekün tüm ülke vatandaşlarının hayrına dokunan bir icraatı oldu mu 20 senede, var mı böyle bir şey?
yaptığı herhangi bir icraat var mı? Yani gerçekten kendi seçmeni vs demeden topyekün tüm ülke vatandaşlarının hayrına dokunan bir icraatı oldu mu 20 senede, var mı böyle bir şey?
0
Bir ben var benden şurada
(27.11.24)
demokrasilerde yanındaki, karşındaki, mahallendeki, ülkendeki insanlardan da sen sorumlusun. öyle yok ben oyumu verdim kardeşim daha ne yapayım ile demokrasi yürümez anlayışını öğretti bize sağolsunlar.
0
duyurukullanıcısı
(27.11.24)
Sigara içme konusunda kısıtlamalar AKP'ye maledilir ama bu konuda Dünya'da eş zamanlı bir hareket oldu. Bir yerlerden global bir emir gelmiş gibi. Ben Sigara ile ilintili küresel devlerin, Amerika merkezli olarak diğer devlere mevzi kaptırması olarak yorumladım bu sigara yasağını. Türkiye'ye özgü bir hareket değildi çünkü.
0
Mirket
(27.11.24)
Paradan altı sıfır atmak diyebilirim. Cesur ve yerinde bir karardı.
0
etna
(27.11.24)
sigara kisitlamalari.
posetleri parali yapmak.
c-sectiondan caydirma propagandasi
bes

her yaptiklari kötü degil ama iyi bir sey yapsalar bile akp kafasiyla baskici, dikte eden bir tutumlari var.
0
robert bosch
(27.11.24)
AKP'nin icraati olmasından çok onun dönemine denk geldi diyebiliriz, ama veri sızıntılarını saymazsak e-devlet. Birçok ülkede göbeğiniz çatlayarak yapacağız bürokratik işlerinizi birkaç tıkla hallediyorsunuz.
0
auroraaurora
(27.11.24)
bes tek başına iyi dursa da aslında insanlara "sgk sizin emekliliğinizle mi uğraşacak, gidin kendi başınızın çaresine bakın" demenin kibarcası.

c-sectiondan caydırma politikası tartışmalı. Normal doğumun avantajları olduğu kadar dezavantajları da var. Yapılış şekli de c-section olmak zorunda kalan insanları rahatsız edecek şekilde.

sigara yasakları da biraz akp'den önce cep telefonu mu vardı demek gibi. Yani dünya zaten oraya gidiyordu. akp değil bkp olsa en fazla birkaç yıl sonra yine benzer yasaklar gelirdi
0
nundu
(27.11.24)
Yukarıda "her yaptıkları kötü değil" diyen laleye hatırlatmak isterim bugün taze çıkan kararnameyi;

"30 Euro'luk alışveriş limitine kargo gönderim bedeli de eklendi"
0
feastofthedamned
(27.11.24)
E Devleti de ben gömeyim.

Diğer devletler bu işe girmiyorlarsa bu onların beceriksizliğini mi gösterir, yoksa
bir bildikleri mi var acaba denir?
0
Mirket
(27.11.24)
E-Devlet olayında ben de Mirket gibiyim galiba, e-nabız sızıntısı gibi bir sızıntının E-devlet'te olmayacağının ve milyonlarca insana ait verinin açık hale gelmeyeceği nasıl garanti edilebilir ki? Bence Almanlarının tüm bürokratik işlemleri posta yoluyla yapmasının da bir nedeni var gibi.
0
🌸Bir ben var benden şurada
(27.11.24)
pratikte artik nerdeyse uygulanmayan kapali alanlarda sigara icme yasagi, ozellikle alkollu mekanlarda istinasi falan yok. pasaj, carsi vb yerlerde de cayir cayir iciliyor. bi kahveciler ve kafeler kaldi sanirim. kahvenaleri bilmiyorum.

paradan 6 sifir atma denmis de yanilmiyorsam 57nci hukumet zamaninda calisilmaya baslanmis ve yol haritasi asagi yukari ortaya cikmisti yaniliyor da olabilirm.
0
bay b
(27.11.24)
@feastofthedamned, soru akp nin yaptigi yararli seyler.
sen yaptiklari iyi bir sey olmadigini düsünüyorsan, bence yok de gec. ama bana saldiriyorsun.

sen ve senin gibiler akp'nin iktidarda olmasinin sebebisiniz. agzindakileri köpükleri sil de öyle konus.
0
robert bosch
(27.11.24)
sence öyle bir düşüncesi var mı? sadece o partinin değil, tüm partilerin ve kişilerin sence memlekete ve vatandaşa hizmet etmek gibi bir derdi var mı? hangisi vatandaşa hizmet aşkı ile yanıp tutuşuyor acaba? Allah ıslah etsin hepsini.
0
since1907
(27.11.24)
akepe ve halkin yararina diye iki farkli ifadeyi ayni cümlede kullanmak bile buradakilerin akliyla alenen dalga geçmektir.
0
feastofthedamned
(27.11.24)
Olması gereken şeyleri olumlu sayılmış, ilişki ufak tefek iyi şeyler vardır ama bence yapılan o kadar büyük usulsüzlükler var ki, küçücük olumlu şeyi yok ediyor gözümde
0
olaylar olaylar
(27.11.24)
Cimer.

Bir de devlet denetleme kurumuna bazı görevler yeni verilmiş hayrımıza olacak şekilde. İleride haberleri gelir.
0
diyecevaplandı
(27.11.24)
harp okullarının kapatılması, başörtüsü yasağının kaldırılması.
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(27.11.24)
@benim icin harp okullarinin kapatılması nasıl iyi bir şey açıklayabilir misin?
0
unabomber
(27.11.24)
Akp kaostan beslenen bir parti. ben faydalı icraatlarını görmedim. atatürk ve laiklik düşmanlığı ile Türkiye'yi sömürüp duruyorlar. Aynı osmanlı'daki gibi halk fakirleşti ve cahilleşti. Benzerini yaparak kontrol mekanizması oluşturmaya çalışıyorlar. İktidara geldikleri günden itibaren özgürlükler kademeli olarak azaldı.
0
wd40
(27.11.24)
kılıçlı terör örgütünün kimin subay olup kimin olmayacağına karar verememesine yaradı. ayrıca yeni askerlik kanunu da akp'nin yaptığı faydalı icraatlerden bir tanesidir.
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(27.11.24)
20 küsür senede halkın yararına bir şeyler olmuştur muhakkak.

benim aklıma gelenler sadece yukarıda söylenenler. hatta sadece sigara yasağı, diğerleri bile değil.

ancak;
sigara yasağı şimdi uygulanmıyor, her yerde cayır cayır sigara içiliyor.
tüm dünyada öyle bi trend vardı +1 ve doğal bir şeydi belki +1
ayrıca sigara yüzünden çok fazla sağlık harcaması oluyor. belki bu sağlık harcamalarını biraz daha kontrol altına almak için böyle şeyler yapmaya kalktılar.

yani tek argüman da suya düşmüş oluyor.

en başta söylediğim "20 yılda muhakkak iyi şeyler yapmışlardır" bunun arkasındayım, ama bir şey daha var, kendilerine iyi geleceği için yapmışlardır, vatandaşa da faydası olmuştur az ya da çok.

imar barışı vs gibi şeyler sadece kendi tabanını değil tüm ülkeyi etkileyen şeylerdi. kimi insanlarca iyi şeylerdi. ama imar barışını bu haliyle mantıklı kimse savunmaz herhalde. ruhsatsız evi olana, tarlaya kulübe yapmış olana, kaçak kat çıkmış olana iyiydi onlar.
0
biseysorcaktim
(27.11.24)
AKP ne yaparsa kendisi için yapar.

1. Eğer yapılacak şey iktidarlarının devamı için şart ise kesinlikle yaparlar. Gerekirse Apo için af çıkartılar ama yaparlar.
2. Yapılacak şey iktidarın devamı için şart değilse, para kazanılıp kazanılmadığına bakarlar. Önce kendilerine, sonra etrafındakilere para kazandırırlar. Kaldı ki bu para da iktidarın devamı için bir yerde şart.
3. İlk 2 maddeden halkın yararına görünen şeyleri de “Bak halkın için bir şeyler yapıyoruz” diye gözümüze sokarlar.

Bunun haricinde sigara yasağı falan denmiş. Alkol yasakları ile benzer bir şey sigara yasağı. Bizim hayrımıza yapmadılar.

Yaptıkları tek iyi şeyin edevlet olduğunu düşünüyorum ama edevlet’le alakalı olmasa da sürekli bilgilerimizin çalınmasını engelleyememeleri ayrı bir konu.
0
co2s2
(27.11.24)
Sigara kısıtlamaları.
Sadece bu.
Başka da hiçbir şey yok. İlk bakışta var gibi görünüyorsa da arkasında rant ya başka hesap vardır, sonucuna bakınca keşke yapmasalarmış dersin. Demen lazım. Demedikleri için bu haldeyiz.
0
Bruce
(27.11.24)
Ne düşünsem aklıma sonra rezillik geliyor hep. Misal hastanelerdeki sıra muhabbeti biterken bu sefer de devlet hastanelerinin komple bitik halde olmasi, şehir hastaneleri gibi devletmis gibi özel halde olan hastaneler geliyor.

Bruce+1000
Ekonomi, eğitim, hukuk vs sürekli daha geriye daha geriye.
0
logisticsmanager
(27.11.24)
illaki vardır ama vatandaşa faydası olsun diye yaptıklarına inanmıyorum. aklıma gelen tek şey sigara yasağı.

plastik poşetin paralı olmasına güldüm. tam batılı libtard yaklaşımı. taylor swift sçmaya bile özel jetiyle gitsin ama bizim market alışverişimizden 50 kuruş alan akp hükümeti iyi bir şey yapmış olsun haha. gerçekten bu küreselciler yok edilmeden dünyaya huzur yok, ben buna inanıyorum artık.
0
mark greg sputnik
(27.11.24)
Ak Parti'nin yaptigi pek cok seyi zamanin ruhuna atfetmek daha dogru olur. Bir de bu yapilanlarin motivasyonuna bakmak lazim. Yollar, kopruler vatandas icin mi yapiliyor yoksa birileri zengin olsun diye mi? En buyuk kaymagi bu akraba, arkadas zenginler yiyor. Bu koprulerin ve yollarin parasini biz zaten vergilerimizle veriyoruz. Hatta gecis garantisi gibi seylerle gelecekte calisip vergi verecegimize dair bile sozlesmeye imza atiyoruz.
0
Sour
(27.11.24)
edevlet keşke hiç olmasaydı da devlet dairelerinde sürünseydik. gün aşırı yaşlı anne babama adıyla soyadıyla mesajlar telefonlar geliyor olmayan kargolar, icra takipleri için. sigara yasağı da bir işe yaramadı, dallama müptezeller karşı inatlarından sokakta yürünecek yer bırakmadı. her yer dumanaltı.
0
titanyum22
(28.11.24)
ücretsiz kitap dağıtımı. ne sıkıntılar çekerdik ders kitaplarını alabilmek adına yaz tatillerinde çalış parasını çıkartmaya, 2. el kitapçılar gez, sıfır dahi olsa kitapları bulamamak.
0
odiyus
(28.11.24)
@benim için

kılıçlı terör örgütünün kimin subay olup kimin olmayacağına karar verememesine yaradı. ayrıca yeni askerlik kanunu da akp'nin yaptığı faydalı icraatlerden bir tanesidir.

kimin subay olup kimin olamayacağına tabi ki görev başındaki askerler karar verecek. takunyalı imamlar değil. bunda sorun nedir? ordunun içine sokulan çürük yumurtaları sokup ayıklamayı becerememek veya ayıklamak istememek beceriksizlik, ordumuza sızmış 3-5 hain yüzünden silahlı kuvvetlerimize kılıçlı terör örgütü demek ayıp, yüzlerce yıllık kültürü olan harp okullarını yönetemeyip de kapatmak ise en hafif tabiri ile kolaycılığa kaçmaktır.
0
unabomber
(28.11.24)
"akp'nin yaptığı güzel bir şey yok, salaksınız" demekle "ak parti her şeyi yaptı, nankörsünüz" demenin hiçbir farkı yok. ikisini söyleyen de aynı mal, renkleri farklı sadece.

aklıma ilk gelen, sağlık hizmetlerini daha "ulaşılabilir" kıldı.

zorunlu eğitimde kullanılan kitapları ücretsiz hale getirdi.

karayollarını geliştirerek ölümlü trafik kazalarını önemli ölçüde azalttı.

pkklı teröristlerin yurtiçindeki faaliyetlerini önemli derecede azalttı.

ancak tüm bunların yanında koca birer "ama" var. bunları yaparken neye rağmen, neye sebep olarak yaptı, onları gözden kaçırmamak lazım.
0
yemrem
(28.11.24)
Kocam beni yıllardır dövüyor, çalışıp kazandığım paraya kafasına göre el koyuyor, dışarı çıkmama izin vermiyor, çocuklarımızı dilendirmeye çalıştığı için evden kaçtılar, ben kenara köşeye ayırarak biriktirdiğim parayla üst baş almaya çalışıyorum,o ise Gucci'den tom ford'dan giyiniyor. Ama allah için iyi tarafları da var. Mesela sigarayı balkonda içiyor.
0
thracia
(28.11.24)
"akp'nin yaptığı güzel bir şey yok, salaksınız" demekle "ak parti her şeyi yaptı, nankörsünüz" demenin hiçbir farkı yok"

Oo aktroller burayi da basmis.

"Akepeli degilim ama" diye cümleye baslasa daha iyiymis.
0
feastofthedamned
(28.11.24)
(5)

Çökertme Kebabı et ile mi yapılır kıyma ile mi ?

ataman
Şirketin menüsünde "Çökertme Kebabı" vardı. -Sanıyorum- catering firması maliyetten kısmak için kıyma ile yapmış.Çökertme kebabının bonfile et ile yapılması gerektiği hususunda arkadaşların iddiaları var. bunun bir standardı varmı? ya da ülkemizin ulusal yemek standardı ya da benzer bir döküman varm
Şirketin menüsünde "Çökertme Kebabı" vardı.
-Sanıyorum- catering firması maliyetten kısmak için kıyma ile yapmış.Çökertme kebabının bonfile et ile yapılması gerektiği hususunda arkadaşların iddiaları var.

bunun bir standardı varmı? ya da ülkemizin ulusal yemek standardı ya da benzer bir döküman varmı bildiğiniz ?
0
ataman
(19.11.24)
Aslı bonfile evet. Ama maliyetten dolayı kıymadan d yapan var hatta tavuktan da yapan var.
0
etna
(19.11.24)
Edit; kıymayla da çok lezzetli oluyor, tavukla da.
0
etna
(19.11.24)
et ile yapılır. her türlü lezzetli olduğuna katılıyorum ama birine ÇÖKERTME KEBABI yapıyorsanız etle yapmanız lazım. aksi takdirde şahsen kavga ederim, arabaya bomba koyarım, gece 4'te motosikletle dükkana sıkarım.
0
mark greg sputnik
(19.11.24)
Bonfile ile yapılır. Kıymayı duydum ama hiç yemedim. O da güzeldir kesin.
0
nawar
(19.11.24)
Bonfile orjinali.

Sizinki çökertme kebabı( kıymadan) olmuş
0
jülsezar
(19.11.24)
(20)

Kendinizi 10 üzerinden kaç hoş görebiliyorsunuz?

sekizdokuzon
Benim en fazla 6. Öğreniyorum. Sene başında 2-3 falandı.Sizde durumlar nasıl?İyi akşamlar.
Benim en fazla 6. Öğreniyorum. Sene başında 2-3 falandı.

Sizde durumlar nasıl?

İyi akşamlar.
0
sekizdokuzon
(19.11.24)
soruyyu anlamadım ama 7yim ben
0
bir soru sorcam
(19.11.24)
Hoş görebilmek derken? Hoş bir insan/beden olarak görmek mi yoksa hoşgörü göstermek mi?
0
muhayyer divan
(19.11.24)
fiziksel olarak dad bod sevenlerin hatrına belki 4 diyebilirim, fazlası olmaz.

duygusal/insani olarak 8 veririm kendime, iki puanı bazen çok duygusal ve vahşi olmamdan kırıyorum.

mental olarak 6-7 yaparım sanırım. çok mantıklı ve makul olma becerim var ama bunları kendi hayatıma uygulama oranım oldukça düşük.

özetle bence berbat bir insanım, bir yandan bazı insanlar gerçekten "mark gibisini bulamam" diyebilir ama diğer taraftan ömür törpüsüyüm şerefsizim.
0
mark greg sputnik
(19.11.24)
Evlenmeden önce temiz 7, şimdi 6 :)
0
kimlanbu
(19.11.24)
9 genel. Hoş gör sen affet gitsin aldırma demişler
0
Mossy
(19.11.24)
Güzelliği kastediyorsan çok çok yüksek puan veririm kendime. Hoşgörü anlamında soruyorsan çok acımasızım kendime karşı. Birisi, benim yaptığım hatayı yapsa ona çok şefkatli davranırım, kendime aşırı eleştirel yaklaşırım.
0
rock n roll
(19.11.24)
20

edit: soruyu doğru anlamışım aferin bana canım kendim
0
titanyum22
(19.11.24)
Hoş, güzel bulmak anlamında değil de bir b.k yediğinizde kendinize ne derece toleransınız var anlamında sormuştum ama istediğiniz gibi cevaplayın, bosverin kdks
0
🌸sekizdokuzon
(19.11.24)
haa öyle diyorsan ben kendime 8-9 veririm.

"kurban kompleksi"m yoktur, kendi hatalarım yüzünden başkalarını suçlamam ama kendi yaptığım her şeyi de öyle bir meşrulaştırırım ki gerçekten bütün dünya "MARK AGAM DOĞRU SÖYLÜYOR" der. zaten bu yüzden tırtonun teki olup çıktım. yeni güncellemeyle SEKİZ diyorum. ALLAH HEPİNİZİN BELASINI VERSİN, BEN HAKLIYIM (sözüm duyuru'dan dışarı).
0
mark greg sputnik
(19.11.24)
10 tabii ki.
0
gabe h coud
(19.11.24)
Valla bu benim de öğrenmeye çalıştığım bir şey. Daha az acımasız olmaya dikkat ediyorum. 5-6 galiba.
0
Amaranta ursula
(19.11.24)
4 falanim heralde ama bunun bir önemi olmadığını 17 yaşında çözdüm bu yüzden de hem sosyal çevremde hem sözlükte 10-10 kadınlarla beraber oldum. Üstelik secici olup eleme yapma şansına sahip oldum. Özgüvenin kadınlara tipten çok daha çekici geldiğini sayısız kez deneyimledim. Kadın derken y ve Z kuşağı ozentileri kastetmiyorum. Gerçek kadınlardan bahsediyorum.
0
deer hunter
(19.11.24)
dönüp dolaşıp konuyu teptiğiniz kadınlara getiriyorsunuz ya hastayım :d ne alaka olum ne alaka
0
titanyum22
(19.11.24)
kendimi 10 üzerinden 5 olarak görüyorum. Meryem ana gibiyim.
0
Leonardo~Da~Vinci
(19.11.24)
Ruh hastasiyim ben. O yüzden
0
deer hunter
(19.11.24)
2 belki.
Ölümüne yargılıyorum kendimi
0
hayalhayal
(19.11.24)
deer hunter yalan atıyor. Bu kadar detay vermek racona ters.

Ben de insanım o yüzden yanlışlarda hem kendimi hoş görüyorum 11/10 hem de karşımdakini 11/10.
0
Shepard
(19.11.24)
Sanırım benim de kendime olan hoşgörüm 6'larda.
Başkalarına olan hoşgörümden daha yüksek bu arada, dışarıya 2-3 civarı.
0
mutekebbir
(20.11.24)
tip olarak 9, boyum kısa oradan bir puan kırdım

karakter olarak -0
0
Hallegadola
(20.11.24)
Kendime toleransım 2 falan. Aşırı eleştiririm ve çok acimasizimdir kendime, hep suçlarım. Değişmeye ve gelişmeye calisiyorum.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(20.11.24)
(15)

Yaptığınız Yemek Kaç Gün Gidiyor?

rock n roll
Ben bazen günde iki kere yemek yapıyorum, yaptığım yemek genelde 1 öğünde bitiyor. Millet bir kere yapıyor iki, üç gün yiyor. Az da yapsam çok da yapsam hemen bitiyor, bereketi yok. Evde iki kişiyiz ve ben çok yemiyorum. Bu nasıl olabilir?Sinirim bozuldu.Dalga geçebilirsiniz, terbiye sınırlarını aşm
Ben bazen günde iki kere yemek yapıyorum, yaptığım yemek genelde 1 öğünde bitiyor. Millet bir kere yapıyor iki, üç gün yiyor. Az da yapsam çok da yapsam hemen bitiyor, bereketi yok. Evde iki kişiyiz ve ben çok yemiyorum. Bu nasıl olabilir?

Sinirim bozuldu.Dalga geçebilirsiniz, terbiye sınırlarını aşmadan :))
0
rock n roll
(19.11.24)
Valla ben aynı yemeği üst üste 2 defa yemeyi sevmediğim için hep tek öğüne göre yapıyorum.
0
Amaranta ursula
(19.11.24)
@Amaranta Ursula; sadece yemek değil, her şey hemen bitiyor :))
0
🌸rock n roll
(19.11.24)
Tek başımayım, kahvaltı dışında bir öğün yiyorum. Genelde 1 veya 2 günlük yemek yapıyorum.

Büdüt: Evde tatlı, abur cubur falan varsa ama ben de hemen bitiririm. Dolapta durmasına razı olamıyorum hemen yemek istiyorum :)
0
peki madem
(19.11.24)
En fazla ikinci güne kalır.
0
gabe h coud
(19.11.24)
bir hafta gittiği oluyor. genelde haftasonu yapıp hafta içi yiyorum.
0
inheritance
(19.11.24)
4 öğün gidiyor öğlen akşam ve öğlen akşam, toplam iki günde bitiyorum
0
grimavi
(19.11.24)
@inheritance

Bir hafta nasıl gider ya, yiyormuşsun da?
0
🌸rock n roll
(19.11.24)
Biz 4 kişiyiz 2 erkek 2 kadın, bizde de yemeği yap, arkanı döndüğün an bitebilir, hiç garantisi yoktur. Evdeki hüphüp dedeler yüzünden tabii :) anneannem çok yiyenlere hüphüp dede derdi. Rahmet olsun. Sizde de bir hüphüp dede olabilir belki :)
0
muhayyer divan
(19.11.24)
genelde 1 ogunde bitiyor, bazen ertesi gune kalabiliyor. 2 kisiyiz, gunde 1 ogun kahvalti, 1 ogun yemek yiyoruz.

gercekten cok yapmiyor olabilir misiniz?
0
lemmiwinks
(19.11.24)
@rock n roll, bir kişi, günde bir öğün (akşam) olunca gidiyor.
0
inheritance
(19.11.24)
kocası günde bir kalıp peynir yiyo diye ağlayan eski iş arkadaşım geldi aklıma. bazısının mideye klips mlips bişi yaptırmak gerek
0
titanyum22
(19.11.24)
@titanyum22

Çok yemek yemiyoruz. O şaşırtıcı zaten :))
0
🌸rock n roll
(19.11.24)
ben 3 cesit yemegi ayni anda yapiyorum. 3 gün gidiyor. böylece aksam yedigimi de öglen yemis olmuyorum. dönüsüyor. evde iki kisiyiz.
eger yemegin az gittigini düsünüyorsan az yapiyorsundur. cok yemiyorsundur. cok yiyor olsan tartida görürdün etkisini zaten.
yemek yaninda bir dilim ekmek yiyerek karnini doyurmayi deneyebilirsin. böylece yemegi az yersin. ben mesela nadiren de olsa bir dilim cavdar ya da kavuzlubugday ekmegi yerim yaninda. cok tok tutuyor.
0
alice in potatoland
(19.11.24)
İki öğünlük yaparım. Evden çalışırken öğlen aramda yapıyorum genelde hem öğlen hem akşam yeniyor. Veya bugün akşam yarın evde olma durumumuza göre öğlen-akşam.
0
cilekli pasta
(19.11.24)
ben sözde 3-4 öğünlük yapıyorum hani buzdolabına atarım, hiç değilse iki gün yerim diye... ama ayu olduğum için en geç ertesi gün bitiyor :/
0
mark greg sputnik
(19.11.24)
(10)

Tereyağı zararlı mı?

parka
Canan Karatay'a inanıp tüketimini arttırmıştım ama diğer hocalar zararlı diyor.
Canan Karatay'a inanıp tüketimini arttırmıştım ama
diğer hocalar zararlı diyor.
0
parka
(14.11.24)
herşeyin fazlası zararlı, suyun bile. ama eskilere bakınca zeytinyağı falan bilmezlerdi, ağırlıklı tereyağ tüketilirdi. hastalık şimdikinden azdı, ömür şimdikinden uzundu. böyle ihtilaflı konularda bu şekil kıyaslama yapıp kendimce karar veriyorum ben. tereyağının iyisi de çok lezzetli mübarek.
0
mustafakesekci
(14.11.24)
hakiki tereyağı ve zeytinyağı zararlı değil. bunlar zararlıysa diğer her şey zararlıdır. şeker lobisinin yağı şeytanlaştırma çabasından başka bir şey değil bu. zararlı olan yağ trans yağ. cipsteki, kızartmadaki vs... ya da işte margarin hatta ayçiçek yağı filan.

yağın tek falsosu kalorisinin yüksek olması. fazla tüketimi kilo aldırabilir, o da vücudun ekstra yağ depolaması demek, genel olarak sağlıksız bir durum.

yoksa et, süt, sebze, meyve tüketip atıyorum salatasına zeytinyağı basan, sabahları tereyağlı yumurta yiyen kimsenin ben sırf yağ sebebiyle sağlık sorunu yaşadığını görmedim. genelde fazla kilodan, dengesiz beslenmekten, sigaradan, şundan bundan çıkıyor sorunlar. bedensel anlamda OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ yaşayan birine faydası çoktur zeytinyağıyla tereyağının.

bu biraz covid olayına benziyor... yani ben aşı karşıtı da aşıtapar da değilim ama herif mesela (kesinlikle ben değil hehe) 120 kilo, sigara içiyor, fiziksel hareket yok, kursağından sebze geçmez, fast food ağırlıklı besleniyor... tak kalp krizi geçiriyor, hemen COVİD AŞISI. yav bu adamın hayatta olması mucize zaten, çok kötü beslendiği ve organlarını perişan ettiği için olmasın?

zeytinyağı ve tereyağı da bana biraz öyle geliyor. yediğimiz her şey katkılı, hepsi olabildiğince ucuz fiyata mal edilmesi amacıyla tasarlanmış, gıda demeye bin şahit isteyen şeyler... ama öcü ilan edilen tereyağı ve zeytinyağı oluyor.

kusura bakma çok gaza geldim djfjd ama böyle düşünüyorum yani öleceksem de zeytinyağı tüketerek ölürüm, bence her türlü "modern beslenme"den iyidir.
0
mark greg sputnik
(14.11.24)
Ben cevaba cevap vereyim. Eskilerle kıyaslamak çok da doğru gelmiyor bana. Eskilerde 10 çocuk doğrdı beşi 3-5 yaşına başmadan ölürdü. Çocuk ölümü fazlalığı zayıf olanları eleyerek kalanları daha güçlü gibi gösteriyordu.

Eskiler işe yürüyerek giderdi. Kırsal yşam şu ankinden çok fazlaydı. İnsanlar genelde emek yoğun işlerde çalışır bizlere nazaran çok daha fazla güneşe ve açık havaya maruz kalırlardı.

Eskiden, hibrit tohum, paketli gıda, topraksız tarım yoktu, hormonsuz besinlerle besleniyorlardı. Eski tereyağlarının yapıldığı sütü veren inekler meralarda doğal ortamda besleniyorlardı. Hepsi Anadolu ırkı ineklerdi. Şimdi yerlerinden kıpırdamayan, ahır dışı görmeyen, birçok katkı maddesini yem diye yiyen ithal ırklar var.

Geçmişle kıyaslama yaparken geniş perspektiften bakmamak yanlış yerlere götürebiliyor.
0
Mirket
(14.11.24)
mor oje
(14.11.24)
Ben bunu yaşlılar ile konuştuğumda bana genelde şöyle cevap veriyorlar: "Bizim zamanımızda bol bol hayvansal yağ, sucuk tüketilirdi. Tansiyon, kolestrol nedir bilmezdik. İnsanlara aniden Felç gelir, bir süre yatalak kalır sonra da ölürlerdi."

Tereyağı yemeyin demiyorum ama diyetinizde ağırlık zeytinyağında olsun. Zeytinyağı şu sıralar ucuz. Litresi 200-250tl civarı. İki yıllık yağınızı alın koyun kenara.
0
gnosis
(14.11.24)
Doymuş yağlar hücrelerin inşasında ve tamiratında, cinsiyet hormonlarının üretiminde yer olan bir yağ asididir, klasik tereyağı için tabii ki zararlı diyemeyiz ama aşırı almanın da bir anlamı yok doymuş yağ asitleri esansiyel bir yağ asidi değil gerekli durumlarda vücutta da sentezlenebiliyor, bununla birlikte ben her zaman hayvansal gıdalara ekstra önem veren bir insanım ama yağ asitleri konusunda her zaman tekli doymamış yağ asitleri (zeytinyağı vs) tercih ettiğim yağ asitleridir. Bununla birlikte hiçbir şartta tüketmeyeceğim yağ asitleri ayçiçek yağı gibi bitkisel kaynaklı (hayvansal kaynaklı omega3 gibi çoklu doymamış yağ asitleri hariç) çoklu doymamış yağ asitleridir, bunlar omega6 zengini olduğu için ben kişisel olarak tüketilmememesi taraftarıyım. Margarinleri/trans yağları zaten saymıyorum bunlar yağ değil kimyasal ürünler.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(14.11.24)
Zarar derken neyi kastediyorsun ama, kilo aldırmak anlamında zararlımı diyorsan zararlı. Çünkü biyokimya uzmanı Ayşegül Çoruhlu der ki 1 birim karbonhidrat 36 birim enerji verçyorsa 1 birim yağ 132 birim enerji veriyor. Rakamlar 3 aşağı 5 yukarı değişebilir ama bu minvaldeydi.

Yani yağın verdiği enerji ile karbonhidrat veya şekerin verdiği enerji epey farklı, en çok enerjiyi yağ veriyor. Evet yağ sağlıklı, yiyelim ama yakmak için şekeri değil de yağı seçen bir vücudumuz varsa bol yiyelim. Bu konuyu araştır derim.
0
muhayyer divan
(14.11.24)
Karatay söylediklerini bir araştırma yaparak söylemiyor. Ayrıca yapılana araştırmaları da pek takmıyor. Önerileri genel olarak bilimsel literatüre aykırı. Kendi inandığı, doğru olduğunu düşündüğü şeyleri empoze etmeye çalışıyor.

Tereyağı çok az tüketilmediği takdirde kolestrolü arttırdığı için zararlı. Kolestrol eşittir kardiyovaskuler hastalık riski demek.
0
wd40
(14.11.24)
Kolesterol ile ilgili şöyle bir şey var: Kolesterol öncelikli olarak testosteron östrojenin ve hücrelerin üretimi ile buna bağlı sistemlerin çalışmasından sorumlu bir madde olup %10'u karaciğerde olmak üzere bağırsaklarda ve deride günlük 1000-2000 mg arasında üretilir, yani bir hücrenin inşası kolesterol sayesinde gerçekleşir, ayrıca kadın-erkek olma özelliklerimizi de kolesterol sayesinde kazanırız, bununla birlikte besinlerden gelen kolesterolün de %5-10'u arası bir miktarı kullanılırız ve kalanı idrarla dışarı atılır, gıdalardan gelen kolesterolün kan kolesterolünü yükseltmede de hiçbir etkisi yoktur kullanılan kısmı da sistemin kendi ürettiği kolesterole destek niteliktedir, misal 50 gram tereyağı kullandığınızda yaklaşık 400 mg kolesterol alırsınız, bunun %10'u (40 mg) sistemde kullanılır gerisi atılır, kalan ihtiyaçları da sistemin kendisi üretir, hatta karaciğer gün içerisinde sürekli kolesterol üretir çünkü kolesterol birçok birimde kullanılan bir maddedir, ekstra olarak bunları bilmenin de faydası olabilir.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(14.11.24)
tereyağı doymuş yağ oranı yüksek bir yağ. damar sertliği, kolesterol, vs tehlikeleri var. az miktarda tüketmek gerekir.
canan karatay'ı ciddiye almayın genel olarak.
0
abelardo
(14.11.24)
(5)

çamaşır makinesi tahliye borusunun bağımsızlığını ilan etmesi

mark greg sputnik
gibi'yi izleyenler hatırlayacaktır: geçmişe gittikleri, yılmazların çok gariban olduğu bir bölüm vardı ya... şu an aynı o moddayım. yılmaz gibi "yeter, yeter, gerçekten yeter!" diye bağırmak istiyorum küfürleri de ekleyerek.yeni taşındık sayılır, ilk 3-4 yıkamada sorunsuz çalışan çamaşır makinesi de
gibi'yi izleyenler hatırlayacaktır: geçmişe gittikleri, yılmazların çok gariban olduğu bir bölüm vardı ya... şu an aynı o moddayım. yılmaz gibi "yeter, yeter, gerçekten yeter!" diye bağırmak istiyorum küfürleri de ekleyerek.

yeni taşındık sayılır, ilk 3-4 yıkamada sorunsuz çalışan çamaşır makinesi devamında balkonu perişan etmeye başladı. yıkamanın anca sonunda fark ettim, tahliye borusu bildiğiniz boşta sallanıyor, oradan çıkan su direkt balkonu basmış haliyle.

fotoğraflar şöyle,

FORTUM: prnt.sc

DELİK: prnt.sc

***

ben geldiğimizde ve ilk kullanımlarımızda nasıldı hatırlamıyorum bile ama hortumun bu delikten fırladığını düşünüyorum. bu işlerden HİÇ anlamam. sadece şunu biliyorum: çamaşır makinesi bir yerden temiz su alır, diğerinden kirliyi tahliye eder ve o kirli su da ucu açık olarak mekânın içine akmaz...

ev gördüğünüz gibi zaten 70 öncesi ankara evi, perperişan.

biz bu sorunu ucuz yollu kendimiz çözebilir miyiz? bantlasak filan dedik ama yok, suyun tazyiği yine patlatır muhtemelen, yalama olmuş zaten boşluk içinde hiçbir şey durmaz onun.

birini çağırsak şak diye 2 bin lira filan sokar. ev sahiplerimizden hiç bahsetmek bile istemiyorum, kendi sorumlulukları olsa dahi bir kuruş ödemektense ölmeyi tercih ederler.

kısacası bu nedir ya ne yapabiliriz buna? yeri de o kadar saçma ki yani en başta nasıl oraya sokmuşlar bilmiyorum.
0
mark greg sputnik
(13.11.24)
productimages.hepsiburada.net

nalbura gidip bi tane şu gider borusu lastiğinden alıp lastiği deliğe takıyorsun, hortumu da buna takıyorsun. o sıkıca tutuyor. hortumun da öyle emaneten sadece ucunu sokma, azıcık sal içeri.

tahliye suyu öyle hortumu duvardan attıracak kadar tazyikli çıkmaz. lastik takar, biraz da içeri salarsan çıkacağını sanmıyorum.
0
kibritsuyu
(13.11.24)
abi yine hiç bilmediğimden soruyorum ama bu delik bildiğin özelliksiz, pespaye bi delik, lastiği tutar mı? sen deyince gugılladım da bu lastikler tırtıklı sanırım. boruyu sağlam tutar mı dersin? yani her halükarda öncelikle bunu deneyeceğim sanırım çünkü hem yapabileceğim hem de ucuz bir yönteme benziyor ama delik o kadar güven vermiyor ki... sanki boruyu tuttursak bu sefer duvarları dökecek gibi. geberip gitmesek bari şurda
0
🌸mark greg sputnik
(13.11.24)
yani o deliğin arkasında lavabo gideri gibi kanalizasyona giden bir boru olması lazım, makineden çıkan su borudan kanalizasyona karışacak. bizim hortum da o borunun içinde duracak, suyu boruya verecek.

yani umarım borusuz falan sadece delik değildir, suyu tuğlaların içine versin. değildir ya.
0
kibritsuyu
(13.11.24)
ahaha yok abi sanırım o kadar değildir çünkü gece karanlığında (ışığı yok) telefondaki fenerle uzaktan bakabildim de içinde tırtıklar var. dediğin gibi bi yere bağlı orası yani sanki. ha ama etrafındaki duvar niye perişan durumda onu bilmiyorum, sızdırıyordur belki. neyse evi su basmasın da :/
0
🌸mark greg sputnik
(13.11.24)
mümkün değil apla, makine balkonda çünkü, bayağı uzak kalıyor. gerçi hortumu uzatabilirsek pencereden küvetin içine sarkıtabiliriz sanırım djfdj
0
🌸mark greg sputnik
(14.11.24)
(11)

büyük duygusal bağ kurduğunuz, keşke içinde olsam dediğiniz romanlar?

mark greg sputnik
var mı dostlar? altını çizerek özellikle söylüyorum: çok sevdiğiniz romanlardan bahsetmiyorum. tarihiyle, kültürüyle, içinde geçtiği dönemle sizi yakalayan ve "oraları tecrübe etmek isterdim, keşke bu karakterlerin hepsi gerçek olsaydı da onlarla beraber yaşasaydım" dedirten eserlerden söz ediyorum.
var mı dostlar? altını çizerek özellikle söylüyorum: çok sevdiğiniz romanlardan bahsetmiyorum. tarihiyle, kültürüyle, içinde geçtiği dönemle sizi yakalayan ve "oraları tecrübe etmek isterdim, keşke bu karakterlerin hepsi gerçek olsaydı da onlarla beraber yaşasaydım" dedirten eserlerden söz ediyorum. sık okuyanların zaten onlarca, belki yüzlerce favori romanı vardır. sorduğum bu değil. okurken müthiş keyif almış olabilirsiniz... ben daha ziyade böyle resmen özlediğiniz, sanki karakterleriyle arkadaş olmuşsunuz hissi uyandıran romanları soruyorum.

mesela benim için durgun don ve ardından uyandırılmış toprak bunun zirvesidir, ilki 1914-17 arası rus çarlığı'nın yıkılışını, ikincisi sovyetler birliği'nin ilk yıllarındaki tarımın kolektifleştirilmesi işini anlatır. iyi kötü okumuş bir insanım; bayıldığım, bitirince ağladığım, çok sevdiğim romanlar oldu ama hiçbirinin "içinde" yer almayı bu kadar istememiştim mesela.

sorduğum tam olarak bu. sizde var mı böyle bi şeyler?
0
mark greg sputnik
(10.11.24)
Jane Austen ve kitapları. Bir de Charlotte Bronte'un Jane Eyre kitabı.

O zaman Jane Eyre.
0
Amaranta ursula
(10.11.24)
yahu seçmen lazım ama amaranta aynı anda beş tane romanın içinde yer almayı isteyemezsin sry sistem izin vermiyor
0
🌸mark greg sputnik
(10.11.24)
Küçük bir çocukken Vadideki Zambak'ı okuduğumda o kadar fazla betimlemeye maruz kalmıştım ki rüyamda sürekli uçsuz bucaksız Fransız çayırlıklarında koşarken görüyordum kendimi süper bir histi, sonra bir daha yaşamadım öyle bir şey.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.11.24)
Yerdeniz evrenini baya seviyorum ben...
0
burka
(10.11.24)
otostopcunun galaksi rehberi serisi
0
robert bosch
(10.11.24)
Küçük Ağa da İstanbullu hoca karakterini yaşamayı aşırı istiyorum. 30 senedir 10 defa okudum doyamadım.

Yine çocukken Robinson Cruise in 800 sayfalik orijinal metnini okumuştum. Öyle bir zorluk içinde olmayı da çok isterdim.

Henning mankell in kurt wallander serisinin tamamını okudum. Wallander karakterini kendime çok yakın buluyorum. Onunla aynı olayları çözmek cok tatmin edici olurdu.

3 silahşörler ve monte Kristo kontu da çok iz bırakanlardan.
0
deer hunter
(10.11.24)
Ergenken Çalıkuşu nu okurken çok etkilenmiştim. Feride ile köy köy dolasmistim adeta :)
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(10.11.24)
Hahahah :D o kadar spesfik tarif etmişsiniz ki dürüst cevap vermekten kaçamadım. Benim bu tarz, doğrudan karakterlerle gerçekten yakın hssettiğim roman bayat bir web novel. Nasıl oldu bilmiyorum ama olaylar bu şekilde gelişti :D Adı my vampire system.
0
akhenaten
(10.11.24)
var. hatta bazen ben de düşünürüm bunu.

ruhum bir süredir genel olarak 19.yüzyıl fransası ya da avusturyasını arıyor.

kitap olarak spesifikleştirirsem monte kristo kontu.
0
AlsterWasser
(10.11.24)
harry potter
0
deartheodosia
(11.11.24)
"özlediğiniz, sanki karakterleriyle arkadaş olmuşsunuz hissi uyandıran" dediğin için Çalıkuşu. Cidden özlüyorum, dönüp okuyorum ara sıra. Ama o çağda orada yaşamak eksik kalsın, hiç istemem.
0
kobuzchu kiz
(11.11.24)
(15)

Nasıl insanlara ilgi duyarsınız?

sekizdokuzon
Ben, artık ikna oldum, olgunlaşmamış, öfkeli, duygusal, iradesiz ve ahlaki sınırda ama eğlenceli, deli dolu, pervasız insanlara çekiliyorum. Her seferinde boyumun ölçüsünü alıyorum. Değiştirmem gereken bir şema bu artık, farkındayım.Siz ne tarz insanları ilgi çekici bulursunuz?Teşekkürler.
Ben, artık ikna oldum, olgunlaşmamış, öfkeli, duygusal, iradesiz ve ahlaki sınırda ama eğlenceli, deli dolu, pervasız insanlara çekiliyorum. Her seferinde boyumun ölçüsünü alıyorum. Değiştirmem gereken bir şema bu artık, farkındayım.

Siz ne tarz insanları ilgi çekici bulursunuz?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(10.11.24)
Sorumluluk sahibi, tutarlı, asgari mutfak ve temizlik becerilerine sahip, sözde ve harekette fevri olmayan, vicdan sahibi, türkiye ve dünyanın halinden haberdar olan
0
grimavi
(10.11.24)
Egoist ve bencil karakterli olmayan.Güvenilir,dengeli ve empati yeteneğine sahip kişilere ilgi duyarım.
0
Yılmaz920
(10.11.24)
Ben dış görünüşü ve sesi uygunsa ilk baktığım şey bana ne kadar sorun çıkartır kısmı.
Psikolojik deli mi? Ailesinden biri öyle mi? Maddi olarak batık mı? Sinirli mi? Yani bana yük olur mu ve hayatıma ne kadar negatif sokar?
Kendi başının çaresine bakabiliyor mu? Muhabbeti hoş mu? Kendi başına da mutlu mu?

Bunlar çoh önemli arkadaşlar. Kadınların çoğu da bu kriterleri karşılamıyor...
0
Shepard
(10.11.24)
Benden daha zeki olmalı. İyi eğitimli ve kültürlü olmalı. Kültürsüz kekoları çekici bulmuyorum. İsterse top model fiziği olsun ya da kafam kadar memesi olsun, hiç etkilemez. Kendine güveni çok yüksek olmalı. Neşeli ve iç huzurlu olmalı. Hayata bakışı pozitif olmalı. Bir de duygusal yük taşımamalı.
0
gabe h coud
(10.11.24)
Öpüşme ve sohbet uyumu ilk önceliğim. Sonra ten uyumu beyaz ten ve genel kültür. İlk öpüşme kötüyse hiç şansı yok
0
deer hunter
(10.11.24)
Bad boy.
0
Kahvedesu
(10.11.24)
Entelektüel, snob, özgüveni yüksek, açık fikirli.
0
Bruce
(10.11.24)
En az 8 dil bilen, CEO'luk geçmisi olan, garajinda Corvette'i bulunan, tercihen 1.81m boyunda, yesil gözlü, kumral saçli, biraz dislek ve asla sort etek giymeyen kizlara çekiliyorum..
0
Yourcousinmarvinberry
(10.11.24)
Madem hayal kuruyoruz o zaman tam yazalım: Entelektüel, bilgili, deneyimli, başarılı, ahlaklı, mütevazi, ilkeli. İnsan haklarına ve onuruna saygılı, bencil olmayan, kendine ve bedenine saygısı olan ve değer veren. Fiziksel olarak da uzun boylu, dişleri temiz ve güzel, uzun parmaklı ve kirpikli olsun.
0
Amaranta ursula
(10.11.24)
ayağı yere sağlam basan ve mümkünse en az bir ilgi alanı olan. alan hiç fark etmez, at yarışı da olur motosiklet sürmek de olur yani hayatında sevdiği ve onu heyecanlandıran bi şey olsun yeter ki.

kendim "kendini çok akıllı zannedip gerçek hayatta pratiği olmayan" insanlar arasındayım. mecburiyetten bunu biraz kırmış olsam da etrafımdaki çoğu insan aynen bu şekilde. ben bunu aşırı yorucu buluyorum. kendini çok akıllı ve özgüvenli zanneden ama bakkaldan ekmek almaya bile üşenen insanlara artık hiç tahammülüm yok. nefret etmiyorum, bir yandan kendi eski halime benzettiğim için aslında içten içe sempati bile duyuyorum, destek olmaya çalışıyorum ama SÜREKLİ KONUŞAN VE EN İYİSİNİ BİLDİĞİNİ DÜŞÜNEN insanlara zerre tahammülüm kalmadı.

bana İNSAN olsun abi. samimi söylüyorum "bkumla desen çiziyorum" desin, yine ilgimi çeker. yani ne yapıyosun, olayın nedir? merak ederim. ya da hiçbir olayı yok mesela, ilginç bi konu açabilir, bildiği veya konuşmak istediği şeyler vardır... bu hoşuma gider.

ama kendini çok akıllı sanıp başkalarıyla anlaşamayan yahut spesifik ilgi/merak alanı olmayıp npc gibi sadece mevcut gündemden bahseden insanlara kişisel düzeyde katlanamıyorum açıkçası.
0
mark greg sputnik
(10.11.24)
sekizdokuzon-

Saydığın özelliklere sahip profildeki biri, bir iki özelliği hariç, bildiğin maganda.

Benim ilgi duyacağım insanlar; farkındalık sahibi, nazik, duygusal, esprili ama ciddi de olabilen yani yerine ve zamanına göre davranabilen, yardımsever, samimi, hayvansever, doğayı seven ve koruyan, temas bağımlısı özellikle sarılmayı seven biri olmalı, haksızlığa baş kaldıran, omurgalı duruşu olan, protesto kültürü olan biri olmalı, vegan olması gerekiyor. Sigara icmemesi, sağlığına dikkat etmesi lazım. Okumayı, öğrenmeyi sevmeli, meraklı olmalı. Çok fazla kriterim varmış, yazarken farkettim. Aklıma gelirse yazarım :))
0
rock n roll
(10.11.24)
:) çok zeki olacak, merhametli olacak, bencil olmayacak, küçük yaşta iş deneyimi olacak ve basit onarım işlerini yapabilecek beceriye sahip olacak, uzun parmaklar çekici oluyor, tayt benzeri pantolonlar giymeyecek, incelikli bir mizah anlayışı olacak, medyada her okuduguna inanıp üzerine atlayıp yorum yapmayacak, alım değil Arif olacak, incitmeden eleştirebilecek ve tatsızlık olmasın diye hatalarım konusunda uyarmamazlik yapmayacak, genelleme yapmamayı prensip haline getirmiş olacak, cimri ya da savruk olmayacak. Say say bitmez:)
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(10.11.24)
şimdiye kadar hep sorunlu kadınlara çekildigimi fark ettim (kurtarıcı rolünü pek seviyorum herhalde, kendimi kurtarmadan başkasını kurtarmaya çalışmak ne boş hayalmis), halbuki hayalimdeki kadın entelektüel, mizah duygusu gelismis ve dengeli bir ruh hali olan kadınlardı.
0
deckard
(10.11.24)
Nezakete hemen düşerim.
Kibar insanları çok seviyorum.
Bir de kötü esprisi yapmaması lazım, iyi espriler yapmak komik olmak zorunda değil bu arada ama kötü espri yapmasın :)
0
mutekebbir
(11.11.24)
entelektüel seviyesi yuksek mumkunse bitch ve kendine bakacak seviyede olmasi ilk uc

ne ben ne o kurtarici rolleri sevmem sadece daha iyi bi hayat icin birliktelik severim yoksa ekime kadar
0
ala09
(11.11.24)
(13)

wanda nara mauro icardi aski

robert bosch
hakkinda ne düsünüyorsunuz?dürüst olun pls.
hakkinda ne düsünüyorsunuz?
dürüst olun pls.
0
robert bosch
(09.11.24)
icardi canimiz. Ama iliski toksik. Icardi kardesimiz de arkadaşım olsaydi "oglum sen manyak misin lan" derdim.
0
logisticsmanager
(09.11.24)
Ya futbolcuların duygusal zekaları ve hayat pratikleri düşük oluyor, çiftlik çuprası gibi çocukluktan bir fanus ortamında yetiştiriliyorlar, sahada çok iyi fakat saha dışında kafasız bir adam, bu aşk falan değil adamın travması var, wanda naranın bir numarası yok, adamın travmasını hem maddi hem manevi sömürüyor
0
grimavi
(09.11.24)
@grimavi, travmasi ne icardi'nin?
0
🌸robert bosch
(09.11.24)
@robert

Bilmiyorum hocam, icardinin mesajları okudun mu? Adamın beklentisi belli, buna rağmen kendisine bu kadar kötü ve umursamaz davranan biriyle ilişkisini bitiremiyorsa bir travması vardır
0
grimavi
(09.11.24)
İcardi seviyor. Toksik travma bilmem ne değil bence. Ama eski Wanda Nara'yı ve onunla yaşadıklarını seviyor. Zamanla aşacak kadını.
0
gabe h coud
(09.11.24)
@grimavi, ah okay okumaz olur muyum ama sen travmasi var diyince spesifik baska bir olaydan bahsediyorsun sandim :)

travmasi wanda'dan ayril diyen herkesle iletisimi kesmesi olabilir. babasi haric ailesiyle görüsmüyor, izole yasiyor gibi aslinda epey.
0
🌸robert bosch
(09.11.24)
Grimavi +1

Psikolojide travma bağı diye bişi var bu ikisinin arasındaki toksik ilişki döngüsü o kadar tekrarlanmış ki adamın gözü kör olmuş artık
0
kullanicadi
(09.11.24)
düşünüldüğü ya da medyada yansıtıldığı kadar sevdiğini pek sanmıyorum. şu anki en büyük sıkıntı, kadından 2 adet pırlanta gibi kız çocuğu olması. adam çocuklarına çok düşkün. e çocukların yaş itibariyle boşanma durumunda annede kalacağı nerdeyse kesin. kadın arjantin'de yaşarken adam türkiye'de. kaç km mesafe var arada. her maç sonrası zırt pırt uçağa binmesi de bu yüzden. kadından kopamamasının en büyük sebebi çocuklarından uzakta kalma korkusu. umarım bir an önce boşanıp velayetlerini de alır bebelerinin. o zaman görürüz ne kadar sevip sevmediğini.
0
lifeisopeth
(09.11.24)
@lifeisopeth, wow olabilir. maxi lopez'in cocuklarini da cok seviyor ve wanda'ya göre asil asil wanda aldatilmis.
0
🌸robert bosch
(09.11.24)
zihinsel olgunluğa erişmemiş iki insanın toksik ilişkisi.

adamın adını gavata çıkardılar da icardi'nin açık ilişki insanı veya cuckold olduğunu filan hiç sanmıyorum. öyle olsa her ay yeni bir kavgaları basına yansımazdı. muhtemelen wanda'ya karşı çok sağlıksız, takıntı düzeyinde bir bağlılığı var. o yüzden kadına tapıyor, her seferinde "her şeye rağmen" deyip devam ediyor, çok fazla şeyi sineye çekiyor diye düşünüyorum. çünkü farkındaysanız icardi'nin kendi "gavat" paylaşımları hep "uff karıya bak inanılmaz" tarzında oluyor, "iyi ki karımı kütürdetiyorlar bunu çok seviyorum <3" değil. kısacası bu bana öyle fantazyası bol açık ilişki filan gibi görünmüyor hiç dışarıdan, sadece birbirine aşırı bağlı ama ilişkide ortak payda bulup belli kurallar oturtamamış bir çift görüyorum.

ha değerlendirmelerim tamamen yanlış da olabilir sonuçta şahsen tanımıyorum, oturup öyle detaylı incelemiş de değilim ama bana tam olarak böyle geliyor yani. birbiri olmadan yapamayacağını düşünen, hastalık derecesinde bağımlı fakat ilişkiyi de şöyle bir sakin rayına oturtup yürütemeyen bir çift. ikisi de hem medyatik hem ilgiyi seven insanlar olunca ortaya böyle bir tablo çıkıyor.

profesyonel sporcu, genç, zengin vs. olmasına rağmen icardi tam badak gibi davranıyor, bulmuş bi tane kadını yapışmış herif, paspas oldu yine de vazgeçmedi. hırsızın hiç mi günahı yok diyebilirsiniz ama wanda nara'nın nasıl bir insan olduğu hep belliydi, ben o açıdan galatasaray taraftarının "adamı bitirdin!1!1" tavrını da fazla duygusal buluyorum. yav wanda çocuklarının babasını aldatıp GENÇ İCARDİ'ye varmadı mı zamanında? ben hiç öyle "bir hatadır ettim, maxi'den özür dilerim ama benim yarim icardi'dir" dediğini filan da görmedim... kadın daldan dala atlıyor. aynı şeyi icardi'ye yapmayacağının hiçbir garantisi yoktu, böyle düşünülmesi için kimseye bir sebep de vermedi wanda.

yani bi nevi icardi "ben seni üzerim yaa" ayağı yapan kızın peşine takıldı, sonra gerçekten üzüldü. color me surprised be kardsm
0
mark greg sputnik
(09.11.24)
kızlar grimavinin tek redflagini bulmuşsunuz söylemiyorsunuz. futbol izliyormuş püüğ

soruya cevap : zenginin manitası züğürtlerin çenesini yorarmış diyorum. dünyada ilişkisi kötü gitmiş diye üzüleceğim son kişi andr*w t*te denen yaratık, sonra da futbolculardır.
0
titanyum22
(10.11.24)
ben icardinin wandaya aşık olduğunu sanmıyorum. icardinin daha fazla aldattığını düşünüyorum.

icardi takıntılı ve mutlu aile tablosu istiyor anne baba ve çocuklardan oluşan. bence bu tabloya takık. çocuklarından kopmak istemiyor. bunun için bu aile için anasını babasını kardeşini silmiş. ülkesi, oynadığı takımlar sırtını dönmüş. bu kadar yaşananlardan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak kolay mı? icardinin en büyük hatası en başta yaptığıydı wandayı hayatına almaktı. şimdi tükürdüğünü yalamak, verdiği emeklerin ziya olmasını istemiyor. bu yüzden wandaya muhtaç, mecbur


simge ise icardinin tarzı asla değil bana kalırsa
0
Hallegadola
(11.11.24)
icardinin mal oldugunu düşünüyorum. götüne tekmeyi bas yenisini bul anlamadım gitti ne bu aşk?
0
sizofren06
(11.11.24)
(9)

karaciğer dostumuz kendine gelir mi

mark greg sputnik
(daha önce benzer duyuru açmış ve çok doyurucu cevap alamamıştım açıkçası, duyuru kurallarına göre bildiğim kadarıyla üzerinden üç gün geçmişse aynı/benzer soru sorulabiliyor, hatam varsa necip türk milleti affetsin)merhaba arkadaşlar,30 yaşındayım. 18'ime kadar essahtan tank gibi adamdım çok şükür
(daha önce benzer duyuru açmış ve çok doyurucu cevap alamamıştım açıkçası, duyuru kurallarına göre bildiğim kadarıyla üzerinden üç gün geçmişse aynı/benzer soru sorulabiliyor, hatam varsa necip türk milleti affetsin)

merhaba arkadaşlar,

30 yaşındayım. 18'ime kadar essahtan tank gibi adamdım çok şükür ama sonra sakatlık, depresyon, üniversite vs. derken öyle böyle saçmalamadım. fazla kilo, hareketsiz yaşam, berbat beslenme, rafine şeker, üstüne korkunç boyutlarda alkol tüketimi vs...

geçen rutin, tırt bir işe giriş sağlık raporu işleminde doktor karaciğerimin uzatmaları oynadığını, mümkünse meyve bile yememem gerektiğini söyledi. ALT/AST değerlerim şöyle çıkmıştı,

AST 104 (referans aralığı 0-37)

ALT 155 (referans aralığı 0-45)

***

bir yandan 30 yaşında tekrar yeni yeni kendime geldiğim, "olur lan bu iş" dediğim, terapiyle ilaçla dostla gardaşla beraber mücadele etme gücü bulduğum bir zamandayım...

ama diğer taraftan bu beni gerçekten üzdü. sonuçlara şaşırmıyorum. hatta bana sorarsanız hala görece "normal" yaşayabiliyor olmam bile mucize.

bu sayılar buradan döner mi? hani 90 yaşını göreyim diye bir iddiam zaten yok ama 50-60 yaşında kendi işini kendi görecek, çalışabilecek, toplumun SEXSİ VE FONKSİYONEL üyesi olabilecek seviyeye gelebilir miyim?

doktora da kızmıyorum, bir dakikada dört hasta bakmaları gerekiyor, adam imzayı atıp "olm karaciğerin çok kötü la" deyiverdi, fazla detay da duyamadım.

toparlanabilecek bi noktada mıyım, bilen veya en azından aile/kişisel/tanıdık tecrübesi olanlar görüşlerini paylaşabilir mi?

yani rakamlar referans aralığının çok üstünde evet ama neblim işte "üç ay dikkat et aşama kaydedersin" düzeyinde mi, "kardeşim bir bira daha içersen karaciğer kanseri garanti" mi... onu bilemiyorum.
0
mark greg sputnik
(08.11.24)
Abi şimdi burdan çok bilimsel yorum yapamam ve dahiliyeci de değilim hatta klinik dışı branşta olduğum için bu işlerden baya uzak da kaldım ama karaciğer, rejenerasyon yeteneği yüksek bir organımız. Yaşın da genç daha. Beslenmene dikkat edip alkolle arana bir süre mesafe koyarsan titreyip kendine gelebilir gibi. Sen yine sırf bu iş için bi dahiliyeciye git. Testlerini göster. Ne yapayim diye sor. Ama dediğim gibi karaciğer dayanıklı bir organdır yani vücudumuzun cefakar abisi gibi. İyileşir sen iyi davranırsan diye düşünüyorum
0
nundu
(08.11.24)
testleri tekrarladınız mı?
alkol kullandıktan sonra aynı şekilde karaciğer değerlerim yüksek çıkmıştı, 2 ay sonra tekrar yaptırdım normal çıktı bu sebeple olabilir.
eğer yine yüksek çıkarsa alkol tüketimi olmadan gastroenteroloji randevusu alın bi usg baksınlar.
0
eja
(09.11.24)
@eja, hocam alkolü hep kullanıyorum djfdjf benim için son üç senede "hah içmedim al bakalım" diyebileceğim sadece iki kez üç aylık ara söz konusuydu, onlarda da alkol değilse meşrubat tüketiyordum. karaciğerim vücut bulsa muhtemelen ağzımı burnumu kırardı.

@nundu, abi çok teşekkür ederim. ben de aslında biraz bundan ümitliydim. rejenerasyon becerisi yüksek bir organ diye biliyorum, kesince bile sakal gibi daha gür çıkıyor eşşolusu. eziyet etmeyi bıraksam, kilo versem, alkol/şeker almasam insafa gelir belki. zaten bu noktadan sonra bunu umut etmekten başka yapabileceğim bi şey yok açıkçası, geri dönüşü olmayan bir hasar verdiysem maksimum 10-12 yıl içinde helvamı versiniz herhalde.
0
🌸mark greg sputnik
(09.11.24)
Alkolü bırakıp kakan yeşil olana kadar bitki yersen düzelir bence.
0
buluty
(09.11.24)
Yazdıklarından anladığım senin karacigerini yerine getirmek gibi bir niyetin yok. Önce kafanda zararlı olarak adlandırılan tüm yiyecek ve içeceklerden uzak durulması gerektiğini netleştir ve kararlaştır, sonra doktora git.
Karacigerin yarısı ile hatta 1/3 u bile iş görüyor. Ama sende bitiyor iş.
0
dedeminhirkasi
(09.11.24)
değerler benzerdi aralık ayında,
full diyete başladım ve ağustos ayında hepsi referans aralığına düşmüştü.
0
tchuck
(09.11.24)
valla burada duser diye yazanlar olmus. umut vermisler ama sen gevseyip ayni yasam tarzina devam edebilirsin gibi geliyor bana. o yuzden reddit'te gecenlerde okudugum bir ornekten bahsedeyim ben de perspektif olsun. senin yaslarda bir eleman yine asiri alkol tuketiminden karacigerini eline almis, rejeneratif siniri gecmis ve birkac yil omrum kalmis doktorlara gore diyordu.

yani bu islerin sakasi olmaz. nasil olsa duzelirmis diyip rehavete kapilma. geberip gidersin bak saka degil.
0
antikadimag
(09.11.24)
Benim de değerlerim seninki gibiydi. Değerlerinin kötü olması karaciğerinin zarar gördüğü anlamına gelmeyebiliyor.
Fibroscan diye bir şey yapıldı. İleri derecede yağlanma çıktı ama karaciğerde sertleşme de sıfır ayarındaydı. Yani karaciğer hiç hasar almamış, insan gibi yaşamayla tamamen normale dönebilir dendi.
1 ay bir damla bile içki içmedim ve 154 olan alt değerim 60'lara ast ise 30'lara indi.

33 yaşındayım. Rutin bir iş yeri tektikleri bana yaşlandığımı hatırlattı, artık 20 yaşında olmadığımı hatırlattı. Eskiden haftada 28-30 bira, bir tane de 35'lik viski içiyordum artık 6 ile sınırlayacağım.
0
denizgonen
(09.11.24)
bildiğim kadarıyla dönmesi için 2-3 aylık değil de ciddi bir beslenme alışkanlığı değişikliğine ihtiyacın var.
yani bu tür organsal fonksiyon bozukluklarında çat diye götürmüyor sanki. süründürüyor olmalı. gerçekten birkaç saatlik "zevk" için buna değer mi? hayatın ve bedenin mi, bu karanlık mı?

alkol hakkında gerçekleri bilsen bence korkar bırakırdın da, şu an algılatmayabilirler.
0
janderzel zartanyan
(09.11.24)
(9)

Aşkta en büyük hatanız neydi

robert bosch
Aşkta en büyük hatanız neydi, bunu fark etmeniz ne kadar sürdü ve şimdi olsa nasıl davranırdınız?soru chatgpt'den. masallah diyorum.
Aşkta en büyük hatanız neydi, bunu fark etmeniz ne kadar sürdü ve şimdi olsa nasıl davranırdınız?

soru chatgpt'den. masallah diyorum.
0
robert bosch
(04.11.24)
şu son bir ayda eski sevgilime yanaşmaya çalışırken yediğim haltları anlatsam yapay zeka yüzüme tükürür, kınar beni.
0
potasyum bebek
(04.11.24)
Gayet psikolog gibi konuşabiliyor. Aşk hakkında da bir çok beşerden daha güz. Konuşacağına eminim.
0
kisa
(04.11.24)
fazla romantik ve idealist davranıyordum ben. işte mesela X sebepten daha önce kalbim kırıldıysa yeni biriyle onu görmezden geliyordum, işte eski yaramın seninle aramı bozmasına izin vermeyeceğim hesabı... bunda uzun yıllar ısrarcı da oldum ama sonunda ikna oldum ki el oğlunun tabiriyle hakikaten BULŞİT imiş.

artık yemiyorum, o yüzden de muhtemelen yalnız geberip gidicem ama kafam gerçekten rahat. genel olarak daha iyi hissediyorum. yetişkinlikte yalnız ve "kimsesiz" olmak bi yandan zor ama diğer taraftan hiçbir sorumluluğunun, mecburiyetinin, sorgulamanın (cinsel & romantik anlamda) olmaması büyük özgürlük. hiç öyle kezo tribi filan yapmam ama biraz da karşı taraf mücadele etsin artık kardeşim, ben yoruldum. bu ara yoğun musun canım? tamam allah kolaylık versin, sie. açıklamadığın sürece bunu kendi kafamda rasyonelize etmeye çalışmayacağım. yeter.

kısacası her şeyi sineye çekmek, durumdan bağımsız HEP yapıcı olmaya çalışmak aşırı yorucu bi şey ve sonunda bi boka yaramıyor. kendi adıma artık bunu yapmaktan vazgeçtim. zaten hiç de şaşırtıcı olmayan bi şekilde yalnız kaldım. neyse gençken, enerjimiz varken kovaladık işte, oldu bi şeyler. bundan sonra da olmayıversin.
0
mark greg sputnik
(04.11.24)
Aşkta en büyük hatam karşımdakine fazla güvendiğim için kendimi geri planda bırakmaktı ve fedakarlık yaparken kendi ihtiyaçlarımı unutmak oldu.

Bunu fark etmem uzun sürdü, çünkü o anda doğru olanı yaptığımı düşünüyordum. İlişki bittikten sonra bu davranışımın ilişkiye nasıl zarar verdiğini anladım.

Şimdi olsa, kendi sınırlarımı korumayı ve karşımdaki kişiye kendimden ödün vermeden destek olmayı öğrenirdim. Fedakarlık yaparken kendi ihtiyaçlarımı da gözetmeyi tercih ederdim.
0
gabe h coud
(04.11.24)
Kendimi kaptırmam, kendimi ve ozceliklerimi unutmam, kendi isteklerimi görmezden gelmem. Karşıdan hep minimum beklentide olmam. Gerçekler apaçık olmasına rağmen görmezden gelmem bir umut devam etmem
0
yuvarlanantencereninkapagi
(04.11.24)
koşulsuz güvenmek tüm malıma çöküp hapislik iftira atınca uyandım maalesef
0
hhhh99
(05.11.24)
Keriz gibi güvenmek, iyi niyetli davranmak ve doğruyu ve de yanlışı hiç sorgulamamak. Ayrıldı bir anda, 3 ay içinde evlendi ve benim bu süreçte noktaları birleştirmem 6 ay kadar sürdü. Şimdi olsa hiç bir acabayı kulak arkası etmezdim ve peşine düşerdim. Artık Sherlock Holmes modum hep açık geziyorum. Borç olaylarına girmiyorum, her yere arabayla bırakmıyorum, istek gelmedikçe çözeyim mi diye atlamıyorum.

İş hayatında da çok iyi niyetliyim ve iyilik yapıyorum, ancak sırtımdaki hançerler bitmek bilmiyor. Öyle.
0
Shepard
(05.11.24)
Kimse benim kadar vasat olamaz. Açıldım. Bir de kalkip ayagina gittim.
0
Kahvedesu
(05.11.24)
gabe+1
0
deckard
(06.11.24)
(9)

tarih ve psikoloji sevenler

duyurukullanıcısı
savaşlarda en önce giden askerlerin motivasyonu ne idi? kalede falan bir gedik açıldığında veya sur'a tırmandığında bir asker, en önde giden askerin motivasyonu ne idi?öleceği neredeyse %98 nasıl ikna ediyorlardı bu insanlarıcevap kültürel ve dinsel öğelerden `oluşmasın` lütfen yani öyle bir cevap o
savaşlarda en önce giden askerlerin motivasyonu ne idi? kalede falan bir gedik açıldığında veya sur'a tırmandığında bir asker, en önde giden askerin motivasyonu ne idi?

öleceği neredeyse %98 nasıl ikna ediyorlardı bu insanları

cevap kültürel ve dinsel öğelerden oluşmasın lütfen yani öyle bir cevap olsun ki Çin'de de Aztek'lerde de M.Ö. 4200'deki mezopotanmya'da da geçerli olsun.
0
duyurukullanıcısı
(04.11.24)
Savaş psikolojisi farklı bir şey. Muharebeye gidenler o psikolojiye yavaş yavaş geçiyorlar, geçerken nadiren bulantı, kusma, titreme, bayılma falan görülebiliyor. Bu evre aşıldığında hedefe veya emirlere kilitleniliyor, ölüm korkusu ortadan kalkıyor.
Bir üst evre daha var. Hani filmlerde komutanın öne geçip bi konuşma yaptığı, sonra hep bir ağızdan haykırıldığı bir an var. O andan sonra tüm düşünceler ortadan kalkıyor, bizim askerin allah allah nidaları vardır hücumda, filmlerde kızılderili haykırışlarını duymuşundur, amerikalılar hala aynısını uygular, her ulusun öyle bir haykırışı vardır, o aşamada herkes trans halinde oluyor zaten.
0
Mirket
(04.11.24)
Dinsel veya inançtan ayrı bir şey olamaz en önde gidenlerin motivastonu.
M.Ö 4200'lere de gidilse din karşımıza çıkar bu noktada.
Öyle bir şey istiyorsun ki, bir mücadele olsun ama salt kişisel temenni ve arzularla sergilensin.
O da çok çok kendini koruma hissine dayalı bir şey olacaktır.

İşin içine devletler arası mücadele ve savaş gidrdiğinde öyle olmuyor.

Maddi yaşama bağlı ve bireyselleşenlerin böyle bir motivasyonlarının olması pek olası değil. Bu yakın zamanda da bazı ülkelerde yapılan anketlerde devleti için savaşmak isteyenlerin sayısı oldukça düşük kalıyor.
Pek belirtilmiyor ama Avrupa'daki bazı ülkelerde Türkçe ilanlar vardı aylar önce askere alım için.

İnternet vs derken rahatlığı öne süren her tür yayın ve uygulama kişiyi toplumun genel kültür ve bilincinden uzaklaştırıyor.
0
diyecevaplandı
(04.11.24)
o zamanlar geçerli iş bulmak çok daha zordu. genç, sağlıklı adamlar için düzenli yapılabilecek ve savaştan koruyabilecek iş sayısı kısıtlıydı. üstelik malum savaşlarda ganimet var, kural yok, din-allah-kitap üçgeni var, motivasyon yüksek.

ama hepsinin ötesinde şu var: orta çağ savaşlarında ölüm oranı zannedildiği kadar yüksek değil. benim profesyonel olarak çalıştığım bir alan değil, o açıdan yanlış yönlendirmek istemem ama tarihi severim, merakım vardır. yanlış hatırlamıyorsam koca koca orduların birbirine tekme tokat giriştiği savaşlarda bile ölüm/ciddi yaralanma oranı yüzde 5-6 civarındaydı.

din olmasın demişsiniz ama mesela bedir ve uhud savaşı gibi islam tarihi açısından büyük öneme sahip savaşlar bile hakikaten endüstri meslek lisesi kavgası boyutunda olaylar. bunlarda sağ kalmak değil de ölmek başarı ister.

öncü birliklerin statüsü farklıdır muhtemelen. daha çok para veriyorlardır. hayatın çok daha basit aktığı bir dönemden bahsediyoruz. eve sipariş filan yok. muhtemelen günde iki öğün sıcak yemek garantisi olan bekar adam kale kuşatmasına en önden gitmeye can atıyordur.

bence bundan 100-200 sene sonra da bizim torunlarımız bize inanamayacak. 20 bin lira için mi bu kadar uğraşmışlar, kirada oturup bim'den beslenmek için mi her gün 10 saat harcamışlar diyecekler.
0
mark greg sputnik
(04.11.24)
O dönemlerde şimdiki gibi aman sağlığınıza şöyle dikkat edin aman bunu yiyin ama bunu yemeyin amaannn spor yapın tarzı hayatta kalmaya yönelik baskılar yoktu. Hatta maneviyat -bana göre yanlış olarak- ölüme yönelik bir şey sanılıyordu ve şehitlik kavramı da çok ama çok kıymetliydi.

Yeni alınacak toprakların "müslüman Türk kanıyla" alınması da çok önemli bir başka motivasyondu. "Kadir"in kanı müslümanların da yaşayacakları toprakları almak için helal görülmezdi.

Bu kadar biliyorum.
0
muhayyer divan
(04.11.24)
bugünün şartlarıyla bunu anlamak mümkün değil bence. şu anda herkes kitaplarla, internetle farklı düşünceler okuyup kendini geliştirebiliyor ya da hayata dair bir bakış açısı geliştirebiliyor. (en azından teorik olarak böyle. memlekette cin Ali'den sonra bir daha kitap okumamış bir dolu barzo var) eskiden böyle bir şey yok. onun bunun gazına geliyorsun sürekli mecburen. kaldı ki doğduğundan itibaren bir padişahın, kralın, imparatorun kölesi olarak muamele görüyorsun, içine işliyor ve etrafındaki her şey etrafında o padişahın, kralın, imparatorun.. doğal olarak, hayat amacının o kişiye hizmet olduğunu düşünüyorsun.
0
co2s2
(05.11.24)
@mark greg sputnik
endüstri meslek lisesi öğrencilerinin kavgası seviyesinde değil bahsettiğin savaşlar.

Sonrasında
Hulefa-i Raşidin dönemindeki fetihlerin kapsamı ve büyüklüğüne bakarsan bakarsan o savaşlar öncü olmuştur. Şu an Sahabe-i Kiram'dan İstanbul da kabri olanlar var. İstanbul'un fethi için geldiler.
istanbultarihi.ist

Düşün bir kere:
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem insanlara Mekke Medine döneminde tebliğ yapacak.
Bir çok zorluklara baskılara maruz kalacak, sonrasında hicret vs derken yine geri dönüş ile Mekke'yi fethedecek.
Bunlar asla kolay şeyler değil.

Meseleleri, olayları okul önündeki futbol sahası ölçüsünde değil, ileriki zamanlara hatta çağlara etkisiyle bakmalıyız.
0
diyecevaplandı
(05.11.24)
O dönemde soylu falan değilsen insan canı önemli değil. Bireyden ziyade karınca kolonisindeki karıncalar gibi görünüyor insanlar. Kendileri de bu şekilde düşündükleri ve savaştan eve dönerlerse gidecekleri yerlerde de çok da matah bir hayat yaşamadıkları için savaşa gidiyorlar.

Ulus bilincinin olmadığı, A krallığının başına B hanedanı mı C hanedanı mı geçsin diye onlarca yıl savaş yapılan dönemlerden bahsediyoruz yani böyle bir amaç uğruna günümüzde savaşmayı düşünecek 100 kişi bulamazsın, o zamanlar binlerce kişilik ordular nesiller boyu toplanmış bir şekilde.

Osmanlıda da sıradan bir asker için gavur topraklarının müslüman kanıyla fethedilmesinin çok da mühim olduğunu düşünmüyorum. Adamı alıyorlar asker yapıyorlar, yemeğini veriyorlar, hayatta kalırsa ganimet var iyi kötü. Bi de adrenalini, savaş öncesi motivasyonu ve mehter gibi boostları düşününce Allah Allah diye bağırıp savaşa gidiyordur.
0
nundu
(05.11.24)
Abi sana cevap geldi. Ama genelde ortaçağ civarı diyelim.

Şimdi öncelikle tarih skalan çok geniş ve durumlar ülkeden ülkeye değişiyor. Yine de geçerli olsun dedin diye, genel geçer cevap şu:

En önde gidenler daha çok para alıyordu ve yağma da avantajlıydı. En büyük motivasyon kısaca para ve ganimet ve yükselme şansı. Örnek Doppelsöldnern veya Forlorn Hope veya herhangi bir asker. Din de olmuştur zaman zaman ama oradaki düşünce ulan ölürsem cennete, ölmezsem de ganimet ile cenneti burada yaşarım düşüncesi. Örnek cihad ve haçlı. Kısaca kısa yoldan zenginleşme vaadi. Onun dışında itibar ve ihtişam kazanma hırsı da var. Örnek moğollara karşı saldırı emrini vermeyen kralına laf sokan ve kendine ait birliklerle saldıran Macar Lordları(1 veya 2 lord) ve İngilizler'e veya Belçika köylülerine karşı hücum eden Fransız süvarileri.

Mesela surlara ilk gidecek gruba söz geçirmek zor. Atları da sivri uçlu sopaların üzerine sürmek imkansız, bildiğin duruyorlar. İşte o ilk gruba yine ülkesine göre değişir ama genel diyelim, insan her yerde insan çünkü "Arkadaşlar bu surlara saldırıp da canlı kalana 10 florin!(atıyorum 1 yıllık para)" veya "Disiplin suçu işlemiş arkadaşlar sizlere fırsat! surlara saldırın ve yaptığınız yanlış göz ardı edilsin ve dahi şu kadar da para vereceğiz size veya ailenize"

Savaşta çok ölen yoktur genelde, gruplar birbirini test eder karşılıklı. Bir grup aniden bozulup kaçtığı yerde ise bütün orduya veba gibi bu durum yayılırsa ve karşı ordu kovalamayı bırakmazsa asıl ölümlerin çoğunluğu burada olur.

Orduyu grup grup düşün. 100 bin kişi ama her biri başka bir vilayetten. Bu adamların başında hep bir adam var ve o adamların da başında bir adam oluyor orduya katıldıklarında. Köy ağasına haber geliyor sefer var toplanın diye. Saygın adam 50 kişiyle geliyor, bir aile 30 kişiyle. Bu ne demek? 50 kişi bir kişinin sözünde. 30 kişi de aynı şekilde. Bu kişiler Edirne'li ise, Edirne Bey'inin toplanacağız dediği yerde toplanıyor ve orduya katılıyorlar. Bu kişilerin düşünceleri var. Eve geri döndüklerinde açıklama yapacakları insanlar var. Bu adamlar da düşünüyor "lan yemek bok gibi, sefer bitse de eve dönsek, ya mahmut çavuş(bu bin kişiye Edirne'de atanan komutan) hiç bize değer vermiyor, ölümüz çok. Bizi gedik açıldı diye kırdı geçti. Daha da gitmeyelim ağalar. Gelin diğer ağalarla(diğer köyden, kasabadan) konuşalım" gibi konuşmalar hiddetlenebiliyor ve başlarındaki adama atarlanabiliyorlar. Sonra üste bilgi gidiyor asker huzursuz diye. Askerlerin bu şekilde orduda bozgunculuk yaptığı örnek çok.

Başka bir ordu ise hasat zamanı direkt evine dönebiliyor ve tutabilene aşk olsun.

Kral dediğimiz yüce yönetici güce sahip kişiler aslında belli bir tarihe kadar mutlak yönetime sahip değiller. Lordlar var ama kendi çıkarlarını güdüyorlar. En büyük örneği kimin kral olacağının belirleneceği güller savaşında bir lordun getirdiği adamlarını savaş neticelenene kadar savaşa sürmemesi.

Osmanlı desen yeniçeri kaç kez saray bastı. Onlar da insan ve ellerindeki gücün farkındalar. Ancak hadi surlara koş öl dediklerinde koşmuyorlar. Örnek Malta kale kuşatması. Savaşan adamların da ikna olması gerekiyor yoksa başlarındaki adama saygıları kalmıyor. Sur var saldır demiyorlar. Gedik var girin diyorlar, ama o surları döven birliğe ait askerlere diyorlar. Gün bugün alacağız burayı gazıyla gidiyorlar. Arkadaşları hiç uğruna ölen askeri tekrar tekrar savaştırmak zor iş.

Ana fikri vermeye çalıştım. Çok geniş soru. Biraz da kötü yazdım, aşağı yukarı ifade edebildim umarım.
0
Shepard
(05.11.24)
bu konuyla ilgili youtube'da video var.

www.youtube.com
0
gabe h coud
(05.11.24)
(15)

özel ders vermek istiyorum. önerilerinize ihtiyacım var

mark greg sputnik
zamanında benzer bir soruyu "yapabilir miyim" diye sormuş ve "yok yapamazsın, olmaz" şeklinde cevaplar alıp üzülmüştüm. bu sefer öyle sormuyorum. yapacağım, yapmam lazım. hikayemi çoğunuz zaten biliyorsunuzdur ama kısaca özetleyeyim: 30 yaşındayım, aç karnımı doyurmamı sağlayacak ve günlük yaşantıma
zamanında benzer bir soruyu "yapabilir miyim" diye sormuş ve "yok yapamazsın, olmaz" şeklinde cevaplar alıp üzülmüştüm. bu sefer öyle sormuyorum. yapacağım, yapmam lazım. hikayemi çoğunuz zaten biliyorsunuzdur ama kısaca özetleyeyim: 30 yaşındayım, aç karnımı doyurmamı sağlayacak ve günlük yaşantıma engel olmayacak bir online işim var ama özellikle borçlardan dolayı ek gelire ihtiyacım var. aynı zamanda öğrenciliğim devam ettiği için full time çalışamıyorum hatta part-time işlerin bile çoğu okula ciddi anlamda engel oluyor. yakın zamanda bir fast food restoranında işe girmiştim ama bir hafta sonunda bıraktım. ben yaşlı ve sağlıksız bir adamım, SABAHIN 4'ÜNDE bütün restorana paspas atmak sürekli yapabileceğim bir iş değil. aslında ortamı çok sevmiştim ama ayda sadece 10 bin lira için bu topun altına giremedim açıkçası, bana fazla ağır geldi.

başlangıç seviyesinde rusça dersi vermek istiyorum, bunu yapacak rusçam da resmi yeterliliğim de var (rus dili-edb 4. sınıf öğrencisiyim, konuşma pratiğim zayıf olsa da gramer canavarıyım, c5 ingilizcem var, başka kurumdan a1-a2 bildiğime dair [ÖĞRETEBİLECEĞİME DAİR DEĞİL] belgem var, hangi kurumdan olduğunu hatırlamadığım olimpiyat plaketim bile var vs).

tabii ki tecrübem olmadığı için piyasa fiyatının altında çalışacağım. şu aşamada bu işten ayda 5-6 bin kazansam bile inanılmaz olur benim için, 10-15 filan zaten şahane, hayatım kurtulur öyle söyleyeyim.

ama kuzene/kardeşe/arkadaşa ihtiyaç doğrultusunda yabancı dil öğretme haricinde tecrübem yok.

bu aşamada nasıl bir yol izlemeliyim? belli bir kaynak kitap seçip onu mu alayım mesela? öğrenciye fotokopi veririm belki. ben sıkı gramerciyim. o açıdan dilin inceliklerini, detaylarını, sağlam temelini atmak isteyen kişilerle çalışmayı tercih ederim. yani elimde ne tür materyaller olması lazım, bu işin raconu nedir, genel olarak bunu merak ediyorum.

özel ders veren varsa yol gösterebilir mi bu konuda?

ben kendi bilgime ve yeteneğime güveniyorum. senelerce sınıf arkadaşlarıma bile derslerin çoğunu kendim verdim resmen. sağolsunlar hepsi de "olm ne güzel anlatıyon lan" dediler. başlangıç aşamasında malum, hedef dili konuşan hoca türkçeyi çok iyi bilmediği için detayları açıklayamayabiliyor. ama ben bir türk rusça öğrenirken neyi iyi anlar, neyi anlayamaz, nerede sorun yaşar vs. biliyorum. bu açıdan yardımcı olabilirim. evet konuşma pratiği ya da ileri düzeyde kurs için iyi bir öğretmen değilim ama "ben bu işe giricem" diyen insana alfabesinden başlayarak anlatırım, açıkçası çok da güzel anlatırım.

şu aşamada ne yapmam gerekir sizce? ilan verebileceğim platformlar olsun, kullanılabilecek materyal türü olsun vs. her türlü öneriye açığım. yani atıyorum matematik-ingilizce öğretiyorsunuzdur, siz ne kullanıyorsunuz, ne yapıyorsunuz tarz olarak paylaşabilirseniz benim için çok faydası olur. açık etmek istemem derseniz özelden yazabilirsiniz.

ben komünist bir adamım, emek edip iş yapan her insana saygım sonsuzdur ama açıkçası 30 yaşında mcdonalds'ta tuvalet temizleyince "olm sen ayda 10 bin lira para kazanmak için bunu yapmak zorunda değilsin ki amk??" demedim değil. çalışma arkadaşlarımı çok sevdim, asla onları küçümsemiyorum ama bana özellikle FİZİKSEL olarak çok ağır geldi bu iş. o yüzden becerebilirsem dil öğreteyim, fikir-sanat işleriyle uğraşayım istiyorum. yoksa icra gelecek yakında donuma kadar alacaklar, okul mokul gt altına gidecek.

mesela şu an tecrübesiz birisi için rusçada 300 lira saatlik ders ücreti + tavuk döner + ayran (evin altındaki dükkandan) uygun mudur? öğrencinin evine gittiğinizde daha fazla ücret alıyo musunuz?

bu konuda çok fazla sorum ve yardımınıza ihtiyacım var. umursamazlık etmeyin dostlar, çoğunuz beni 10 yılı aşkın süredir tanıyorsunuz, bir an önce "şöyle sakin yormayan bir iş" bulmazsam gerçekten yok olup gideceğim. toparlamam gereken çok fazla şey var. babam çok ters zamanda öldü maalesef. fikir, öneri, gazlarınızı bekliyorum. teşekkür ederim.

(konum ankara bu arada. "gel la bana rusça öğret notunu vereyim" diyen varsa çarşamba günü aç lan gapıyı diye ünal baba gibi kapısına dayanırım. yalnız yol parasını sizden alırım tşk)
0
mark greg sputnik
(04.11.24)
Sorduğun sorulara verebileceğim bir cevap yok maalesef. Sadece şunu söylemek istiyorum; sen hangi işe el atsan alnının akıyla çıkarsın. Ben de böyle motive edeyim :)
0
rock n roll
(04.11.24)
@rock n roll, öyle deme yahu ağlatacaksın, zamanında o kadar tartıştık kavga ettik bunların hiç mi önemi yok djfdk
0
🌸mark greg sputnik
(04.11.24)
Ergenlerle savaşa girilmemesi gerektiğini öğrendim der meister :))

Özel ders veriyorum diye duyuru aç, üste de sabitlesin mod, belki buradan bile bulursun.
0
rock n roll
(04.11.24)
öneri için teşekkür ederim ama sen böyle laf soktuktan sonra kimse beni ciddiye almaz ya, gelirler 100 lira verip dalga geçer giderler :((
0
🌸mark greg sputnik
(04.11.24)
aaa der meister mısın sen :))
0
high hopes of the sozluk
(04.11.24)
evet
0
🌸mark greg sputnik
(04.11.24)
Dershanelerde LGS ingilizce dersi verebilirsin. Min asgarî ücret verirler.
0
sekizdokuzon
(04.11.24)
Turkiye'ye tasinan ya da tasinmayi dusunen Ruslara Turkce ogretmek de bir secenek olabilir belki.
0
sertac akin
(04.11.24)
@sertac,

abi gelenlerin kesin eşi filan oluyor, öyle zart diye çıkıp gelen hiç görmedim. varsa da ankara'da yok.

açıkçası şu an ilan platformu olarak da kafa karışıklığı yaşıyorum çünkü sözde özel ders için kullanılabilecek çoğu site aptal ötesi, ilan vermek mümkün değil.
0
🌸mark greg sputnik
(04.11.24)
Selam,
Ben matematik özel dersi veriyorum ve öğrencilerimin evine gidiyorum. Uzun zamandır bu işi yaptiğim için bir çevrem var ve ücret olarak bana yetiyor.
İnternet sitelerinde yüksek ücrete bulmak zor. Türkçeci bi arkadaşım armuttan yabancılara Türkçe dersi vererek sürümden iyi kazanmaya başladı. Genelde buraya gelenlerin sevgilileri, eşleri, çocukları vs. Sizin diller için nasıl olur bilemem. Armutun sistemde siz teklif veriyosunuz ücret karşılığı, bana uygun değil ama inceleyin bi isterseniz.
Sahibindene de ilan verebilirsiniz.
Orta Asya'dan gelenlerle Türkçe pratik de yapabilirsiniz siz.
0
bumbum
(04.11.24)
Bence olay ödev vermek. 1 saatte her şeyi halletmen mümkün değil. kendisinin de zaman ayirmasi ilerlemeyi sagalayan en onemli sey
0
abuzer
(05.11.24)
Olay sadece bilmek ya da herhangi bir şeyi anlatmak değil de dil öğrenirken kullanılan yöntemlere, araçlara hakim olup öğrenciye hangisi ne kadar, ne şekilde yararlı olur onu tespit etmekle ilgili. Mobil uygulamalarla falan başka bir yerde artık dil öğretimi, bazıları sadece zaman kaybı bazıları gerçekten ilerletiyor. Bunları ayırmak lazım. Kişiye özel bir plan yapabilmek yani. O yüzden hiçbir araştırma yapmadan “ben çok güzel anlatırım”a güvenmeyin sadece. Naçizane fikrim.
0
sibertenik
(05.11.24)
işin teknik tarafı hakkında en ufak bir fikrim yok, pedagoji bambaşka bir hikaye ancak şunu biliyorum, hangi işi yaparsanız yapın önemli olan müşteri bulmaktır. hiç utanmadan sıkılmadan her yere ilan verin, bırakın.
0
co2s2
(05.11.24)
Abim yakin zamanda online Turkce anlatimli Hollandaca dersi vermeye basladi. Facebook'a Turkce olarak ilan verdi. Bati Trakya, Yunanistan'dan gelen bir kadin denk gelmis, gene Bati Trakyali Hollanda'da yasayan baska Turkleri de olaya dahil etmis. Su anda sinifta 12 kisiyiz genelde, 10 tanesi Bati Trakyali, birbiriyle baglantili kisiler. Neyse ozetle ilan verilebilir.

Sertac akin +1, Turkiye'de az cok Rus nufusu var, Ruslara hitap eden Turkce dersleri icin ilan verilebilir. Yoksa mevcut dinamiktelerde Rusca ogrenmek isteyen Turkler cok kucuk bir kume gibi geliyor.

Kuzenim de Udemy'de Arapca kursu baslatti. Ana gelir kaynagi olacak kadar gelmiyor ama var az cok hareket. Normal klasik ders anlatimi seklinde ilerliyor. Oyle cok ust duzey kalite falan degil bence.
0
mbond
(05.11.24)
bumbum
(12.11.24)
(6)

Hangi renk daha güzel sizce?

candide
üstteki mi alttaki mi?https://ibb.co/qMKCqmwedit: link bende çalışıyordu ama tekrar yükledim.edit2: başka siteye yükledim :(
üstteki mi alttaki mi?

ibb.co

edit: link bende çalışıyordu ama tekrar yükledim.
edit2: başka siteye yükledim :(
0
candide
(04.11.24)
Link çalışmıyor.

Hâlâ olmuyor.

Duvarda mi elbiseden mi?

Duvar için mavi
Elbise için de beyaz tenliysen mavi, esmer isen kiremit.
0
Amaranta ursula
(04.11.24)
Mavi
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(04.11.24)
@Amaranta ursula bilgisayardaki bir tasarım için. logo olabilir, arka plan olabilir. hangisi göze daha hoş geliyor?
0
🌸candide
(04.11.24)
Hangi renklerle kullanılacak? Daha az göz yoran mavi ama renklere gore değişir. Siyahlaysa kiremit, beyazlaysa mavi diyebilirim
0
nundu
(04.11.24)
normalde kırmızıcıyım ama bu kırmızı çok donuk ve mat, kırmızının kendi karakterine pek uyum sağlamıyor bence. gösterdiğiniz haliyle, diğer hiçbir şeyi dikkate almayacaksak ben mavi diyorum.
0
mark greg sputnik
(04.11.24)
mavi
0
co2s2
(05.11.24)
(7)

bi şarkı arıyorum, sanırım pitbull'undu

mark greg sputnik
böyle çok komik ve saçma bi sesle nı nı nı nı nı nı diye giden bi kısmı vardı. kafama takıldı. bu tarz işte na na na nuh nuh gibi aratınca hep yakın zamandan bi şarkısı var, o çıkıyor. benim bu bahsettiğim şarkı eski, 10-12 senesi olabilir belki. bayağı popülerdi o dönem, en meşhurlarından biridir s
böyle çok komik ve saçma bi sesle nı nı nı nı nı nı diye giden bi kısmı vardı. kafama takıldı. bu tarz işte na na na nuh nuh gibi aratınca hep yakın zamandan bi şarkısı var, o çıkıyor. benim bu bahsettiğim şarkı eski, 10-12 senesi olabilir belki. bayağı popülerdi o dönem, en meşhurlarından biridir sanırım ama biraz baktım bulamadım.
0
mark greg sputnik
(04.11.24)
Bilgiler bana yetersiz geldi Mike. Bir şey daha eklersen buluruz bence.

www.youtube.com
0
nawar
(04.11.24)
çok komik ve saçma ses bana sadece bunu hatırlattı:

www.youtube.com
0
matilda
(04.11.24)
ahahahaha teşekkür ederim @matilda evet bundan bahsediyordum, aklımda pitbull diye kalmış hep öyle aratıyordum. çok keyiflendim gülmekten yazasım gelmiyor djfdf
0
🌸mark greg sputnik
(04.11.24)
nı nı nı diyince aklıma wiggle wiggle geldi ama pitbull değildi
0
nundu
(04.11.24)
Aa bulunmuş ben yazana kadar neyse :D
0
nundu
(04.11.24)
@mark, nı nı nı ile şarkı bulmadım demem bu vesileyle efsaneyi hatırlayalım:

galeri0.uludagsozluk.com
0
matilda
(04.11.24)
Hahaha çok güldüm ben de na na nuh dan nasıl buldunuz tebrik ederim :) @mathilda
Paylaştığınız caps sizi anlatmış
0
hain kostokk
(05.11.24)
(3)

passolig hakkında sorularım ve bu akşamki beşiktaş maçı

biseysorcaktim
şehir dışından yeğenim amcası ile maç izlemeye gelmiş, ben yetişemedim öncesinde ve bilet alıp onlarla beraber maçı izledim.* passolig üyeliği almak gerekiyormuş, acele ettiğim için araştırma yapmadım. bir kez maç izleyeceksem bile passolig almak zorunda mıyım? ben bi daha maça gitmem muhtemelen. yı
şehir dışından yeğenim amcası ile maç izlemeye gelmiş, ben yetişemedim öncesinde ve bilet alıp onlarla beraber maçı izledim.

* passolig üyeliği almak gerekiyormuş, acele ettiğim için araştırma yapmadım. bir kez maç izleyeceksem bile passolig almak zorunda mıyım?
ben bi daha maça gitmem muhtemelen. yıllık 500 lira yenileme ücreti var, iptal edeyim mi? 800 küsüre maloldu bana kart almak.

* avantajı bi şeyi var mı?

* çok büyük şerefsizlik değil mi passolig olayı? çıktığında çok tantana çıkmıştı hatırlıyorum. neden çıktı, sebebi ne? maça giren çıkan belli olsun diyeyse biletler kişiye özel yapılsın? ya da passolig kartı bu kadar pahalı olmasın. bu kartların kazancını tff mi alıyor?

* başka ülkelerde passolig gibi bir saçmalık var mı? ismi pass ama her maç için ayrı ayrı bilet almak gerekiyor. ne anladık o zaman.

* gişede yabancılar falan da vardı, onlar da bir türlü anlamadılar neden bilet alamadıklarını. görevli passolig falan diyordu ama bilmiyorum girebildiler mi maça.

* 20 yıl kadar sonra ilk kez maç izledim sanırım, o yüzden tam anlamadım ama hakem kasımpaşayı tuttu mu? bana o takım kayrılmış gibi geldi. ama hakem faktörü dışında iyi de oynadılar. ben en son futbolu takip ettiğimde beşiktaş iyi bi takımdı. bugün ikinci ligden bir takım gibi oynadılar. düşüncem yanlış mı?

teşekkür, maksat biraz sohbet.
0
biseysorcaktim
(02.11.24)
cevap geç olacak ama yazayım yine de tek tek,

1) evet hocam hayatında bir maç dahi izleyeceksen passolig almak zorundasın. stada girebilmek için ön koşul bu bir nevi. kimlik/pasaport/vize gibi düşün, bu yoksa giremezsin. yıllık ücret eğer yanlış bilmiyorsam otomatik çekilmez passolig kartında para yoksa. kesinlikle maça gitmem diyorsan iptal et gitsin ama ileride bir gün lazım olabilir diye tutulabilir. ama evet öyle bir gün gelir de maça gitmeye karar verirsen önce yıllık ücretini ödemen lazım, anca sonra bilet alabiliyorsun :)

2) avantajı yok ya. varsa da işte herhangi bir hesap/kredi kartının sağladığı "sözde" antin kuntin avantajları var.

3) evet çok büyük şerefsizlik çünkü maç izlemek isteyen 6 yaşında çocuğu bile banka müşterisi olmaya zorlayan, insanların arkadaşlarıyla keyfine göre gidip bilet almasını ve maç izlemesini engelleyen saçmasapan bir sistem. vatandaşa kazık sokmanın yeni bir yöntemi. passolig, aktifbank'ın. kazancın büyük bölümü onlara gidiyordur. kısacası hükümetin "burada futbolu seviyolar, maça gidiyolar, öyle bilet satışı filan yetmez bu gelir direkt bizim cebimize girsin" hamlesi. o yüzden özellikle taraftar grupları çok tepki gösterdi biz maç izlemek için banka kartı almak zorunda mıyız diye. en başta argümanları daha temiz/olaysız tribündü ama hikaye tabii... o kadar kamera var, herkesin kimliği var. 5 bin kişilik tribünde biri hakeme çakmak atıyor mesela, bütün tribün otomatik ceza yiyor sonraki maça. eee ne anladım ben o passo'dan o zaman?

4) rusya'da olduğunu biliyorum. orada da aynı şekilde maça giden taraftar sayısı çok düştü. hatta en son kaldırmayı düşünüyorlardı. yalnız oradaki sistemin detayına vakıf değilim, bizdeki kadar kompleks ve bürokratik bir süreç olmayabilir. passolig'le her maça ayrı bilet almanın bir alakası yok... kombine de alabilirsin. passolig'in kendisi saçmalık en başta. adam bilet alabilmek için önceden passolig kartı sahibi olmanı mecburi kılıyor :)

5) önden araştırmasını yapmayan, passolig'e başvurmayan yabancılar sıkıntı yaşıyor evet. muhtemelen girememişlerdir. yeteri kadar vakit varsa passolig sistemine kayıt olup parasını öderler, kartları gelmese bile qr kodla filan girerler ama.

6) ben hakemlik pek bir şey görmedim. rafa silva'nın ittirildiği pozisyon penaltı değil. aynı oyuncu kasımpaşalı'nın bileğine bastı, normalde net kırmızı, verilmedi. fenerbahçe ve beşiktaş yönetimlerinin şirazesi kaydı bence, her hafta ama her hafta sürekli kendilerine komplo kurulduğunu iddia ediyorlar. böyle bir ortamda oyuncuların motivasyonunun bozulması kaçınılmaz. dünyanın dört bir yanından bir sürü ligi takip ederim. hakemlerimiz iyi değil tamam ama asla çok kötü değiller. milyar dolarlık premier lig'de, la liga'da verilen kararları görse bunlar saçını başını yolup sinirden ağlayacak demek ki. türkiye'de şu veya bu maçta büyük takım aleyhine karar çıkabilir ama genelde kayırılan yine hep onlar olur... kimsenin gücü beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray'ı anadolu takımına karşı "doğramaya" yetmez. taraftar gözüyle çok duygusal bakılıyor sanırım, yoksa çoğu insanın bu kadar futbol bilgisinden veya izandan uzak olduğunu sanmıyorum :)

7) beşiktaş hala türkiye'nin en büyük takımlarından, ona şüphe yok ama geçen sezon kadroları çok kötüydü. bu sene de 2-3 tane iyi topçu aldılar ama gerisi hala kötü. kasımpaşa maçını da evet gerçekten kötü oynadılar, bu sezon izlediğim en kötü beşiktaş'tı. süper lig'de üç istanbul büyüğünün aynı seviyede iyi olduğu sezon zaten nadirdir. genelde ikisi şampiyonluk için çekişirken üçüncüsü 20-30 puan fark yemiş olur. şimdi o sıra beşiktaş'ta gibi... ha ama beşiktaş'ın ölüsü bile iki kupa aldı mesela geçen sezon. kısaca şöyle söyleyebilirim: üç büyükler istediği kadar kötü olsun, tekrar ayağa kalkar. çünkü istanbul dışında istikrarlı, düzgün yönetilen, zengin bir kulüp yok. çıkması da çok zor. haliyle bu takımlar kendi standartlarında "kötü" olsalar bile yine her türlü ligin en iyileri olarak kalabiliyor. galatasaray bir sezon sekizinci olur, sonrasında şampiyon olur, bir sonraki sezon şampiyonlar ligi ikinci turu yapar, sonra gider üçüncü olur vs... beşiktaş keza. burada tek istisna fenerbahçe, bu herifler asla şampiyon olamıyor ama hep ikinci oluyor. beşiktaş-galatasaray gibi keskin iniş çıkışları yok pek.
0
mark greg sputnik
(03.11.24)
Teşekkürler. En azından ortamlarda çok Fransız kalmam artık. Hazır passolig kazığını yemişken bi maça daha gideyim de maliyet ortalamasını düşüreyim bari.

Var mı şu takımın şöyle maçları keyifli oluyor dediğiniz bir şey, ben takım tutmuyorum 15 20 yıldır futbolla da ilgilenmiyorum ama insanların coşkusunu kıskanıyorum, belki bir iki maç izlerim bu sezon.
0
🌸biseysorcaktim
(03.11.24)
hocam atmosfer ve coşku için büyük takımların büyük maçları en iyisi ama onlar çok maliyetli oluyor tabii ki. ben ankara'da yaşıyorum, gençlerbirlikliyim, top oynamıyoruz ve her maçta maksimum 2 bin kişi oluyor zaten... o açıdan alternatif olarak alt lig hatta amatör maçlarını önerebilirim. 80 bin kişilik gümbürtü olmuyor belki ama çok eğlenceli olabiliyor.

mesela asıl memleketimin takımı çorluspor bu sene 3. lig'e yükseldi. amatörde bile stadı dolduruyorlardı. keza şu an karşıyaka ve bursa da 3. lig'de oynuyor. böyle çok taraftarı olan ama alt liglerde oynayan takımların maçları keyifli olabilir.

hatta 3-4 sene önce passolig uygulaması süper lig ve 1. lig'le kısıtlıydı. 2. ve 3. lig için gerekmiyordu. şu an durum nasıldır bilmiyorum ama alt liglerde passo'ya bile ihtiyacınız olmayabilir.

tabii passo'nun şöyle bir itliği de var: siz logolu mu aldınız bilmiyorum ama diyelim ki beşiktaş passolig kartınız var... eğer bursaspor, "sadece bursaspor logolu kartlar bilet satın alabilir" demişse o beşiktaş kartıyla bilet alamıyorsunuz... çoğu takım genelde sadece o maçtaki rakibin kartına kapatır satışı ama bazı kulüpler "sadece bizim kartımızla girebilirsin" de diyebiliyor.

her haliyle rezillikten başka bir şey değil yani passo o açıdan. ben artık kot pantul-gömlek-çekirdek kombiniyle amatör maçlara filan gidiyorum genelde, en gerçek ve eğlenceli futbol orada oynanıyor. hem de çoğunlukla bedava ya da çerez parasına, passosuz girebiliyorsun :)
0
mark greg sputnik
(03.11.24)
(7)

ankara'da ders çalışmalık kafe (kızılay'a ne kadar yakın o kadar iyi)

mark greg sputnik
arkadaşım için soruyorum, ben kafede ders çalışma konseptine aşina değilim o yüzden hiç bilmiyorum. bu çocuklar ankara'ya yabancı. bir araya gelip hem çay çorba içilebilecek, uzun saatler oturulup bilgisayar eşliğinde ders çalışılabilecek bir mekan istiyorlar. kızılay ve çevresi en iyisi. anladığım
arkadaşım için soruyorum, ben kafede ders çalışma konseptine aşina değilim o yüzden hiç bilmiyorum.

bu çocuklar ankara'ya yabancı. bir araya gelip hem çay çorba içilebilecek, uzun saatler oturulup bilgisayar eşliğinde ders çalışılabilecek bir mekan istiyorlar. kızılay ve çevresi en iyisi. anladığım kadarıyla öyle herkesin işinde gücünde olduğu çok sessiz bir yer olmasına gerek yok yani ama defter kitap yaydıklarında "kalkın gidin lan" denmesin.

yeni nesil kahvecilerin çoğu herhalde böyledir ama en azından birkaç spesifik mekan önerebilirseniz memnun olurum. hatta direkt google maps şeysi atarsanız daha bile iyi olur. teşekkürler şimdiden.
0
mark greg sputnik
(02.11.24)
Kara balık.
0
Amaranta ursula
(02.11.24)
teşekkür ederim ama burası 15 dilde internet sitesi filan olan bi yer amaranta ya fazla ciks geldi bana. arkadaşlara starbucks'ın görece sakin versiyonu lazım gibi anladım ben. burada sanki bi kahve içmeye kalksan donuna kadar alırlar, bende uyandırdığı izlenim o en azından
0
🌸mark greg sputnik
(02.11.24)
Hayır öyle bir yer değil, fiyatlar Ankara ortalamasında. Gidip saatlerce oturabilirsin. Kimse de bir sye iç diye baskı yapmaz.
0
Amaranta ursula
(02.11.24)
Atatürk Bulvarı'ndaki coffee lab olabilir.
0
playing star again
(02.11.24)
Uyanık Kütüphane'ye bakabilirsiniz, bir giriş ücreti var galiba detaylı bilmiyorum.
0
kendi helvasını kavuran zombi
(02.11.24)
Sıhhiye Genç akademi diye arayın Büyükşehir Belediyesi'nin. Normalde kartlı giriş ama ilk gün için idare ederler. Kantini var dışarıdan ucuz. Sesli çalışılabilir.

Adnan Ötüken il Halk kütüphanesi yer bulmak zor olabilir ancak yemek yiyip içmek için çevrede çok yer var. İçeride otomatlar var.

100 yıl gençlik kütüphanesi İzmir 2 caddesi

Kolej Ankaray istasyonunda çalışma alanı var.


Nevada coffee tuna caddesi üst katında çalışma alanları var.

*Bunların hepsi tüm kriterleri karşılamıyor olabilir ancak çalışma alanı kütüphane arayanlar için not düşeyim dedim.
0
anon1m
(03.11.24)
Kolej istasyonu +1
0
primetime
(03.11.24)
(4)

profile neurodivergent yazan biri otistik midir?

ala09
slmşimdi bu kişi adhd'li hali hazırda, Bu açıkça biliniyor Bir seferinde otistik beynim diye bir yazısını hatırlıyorum Bunu tabir olarak mı kullandı gerçek mi tam anlamadım. Çok küçük yaştan beri çok yetenekli oldu bilinen birisi çizim ve Tasarımda. Otizm spektrum bozukluğuna sahip misin diye sorma
slm

şimdi bu kişi adhd'li hali hazırda, Bu açıkça biliniyor Bir seferinde otistik beynim diye bir yazısını hatırlıyorum Bunu tabir olarak mı kullandı gerçek mi tam anlamadım. Çok küçük yaştan beri çok yetenekli oldu bilinen birisi çizim ve Tasarımda. Otizm spektrum bozukluğuna sahip misin diye sormayacağım için belki böyle birilerini tanıyanlar yardımcı olabilir mi Çünkü ben hiç tanımadım daha önce ve bu kişiye karşı çok titiz davranıyorum ve buna göre davranmak istiyorum

tşk
0
ala09
(01.11.24)
Neden soramayasınız ki? Bu kişi profiline neurodivergent yazmışsa, otistik beynim gibi paylaşımlar yapıyorsa doğrudan olmasa da karakter olarak aktivist bir damarı vardır heralde. Sorarsanız memnunbile olur gibi geldi.

Hiç yoktan aptala yatıp neurodivergent nedir diye sorabilirsiniz.
0
akhenaten
(01.11.24)
tek başına adhd adamı neurodivergent yapmıyor mu zaten, ben mi yanlış biliyorum?
0
titanyum22
(01.11.24)
Neurodivergence/Nöroçeşitlilik biliyorsun esasında bir sosyal hareket tıbbi bir durumu kapsamıyor ve sosyal hayatta nöroçeşitliliğin olması gerektiğini düşünen, yani ADHD olsun Otizm olsun Tourette Sendromu vs olsun bunların sosyal hayatta olmasını savunan sosyal bir hareket, profilinde bu tabir olan biri sadece bu düşünceyi savunan bir insan da olabilir Otizmli ya da ADHD'li biri de olabilir ikisi birden de olabilir ya da hiçbiri olmayıp sadece bu düşünceyi savunuyor da olabilir ama mesela profilinde Neurodivergence/Nörofarklılık yazsaydı o zaman kesin yukarıda saydıklarımdan birine sahip olduğunu söyleyebilirdik zira bu tabir de bu konunun tıbbi yönünü temsil ediyor ve bu durumlardan birine sahip biri dışında birinin yazması saçma olur.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(01.11.24)
bence uygun bir dille sormanda sakınca yok ya, öyleyse zaten çok daha kötüsüne alışmıştır.

neurodivergence olayı son yıllarda biraz karıştı gibi. terapistim bana da mesela neurodivergent olduğumu söylüyor, üzerinde durmaya gerek görmemekle beraber otizm spektrumunda da olabileceğimi düşünüyor. halbuki halk arasında sadece CİNS yahut UYUZ MUDUR NEDİR tabir edilen bir insanım.

yani neurodivergence olayı bence bu işlerin gelişmesiyle halihazırda mevcut farklılıkların daha iyi anlaşılması durumu biraz. her neurodivergent çok "değişik" veya "özel" olmuyor. o açıdan karşındaki kişinin fazla hassasiyet göstereceğini sanmam ben. direkt sor KARDEŞİM SIKINTIN NEDİR?? diye ktfkf.

hatta belki hoşuna bile gidebilir çünkü bazı insanlarda şöyle bir durum var: onunla ilgili küçük ama önemli bir detayı bilirsen hem sen onu çok daha iyi anlayabiliyorsun hem de o rahatlıyor.
0
mark greg sputnik
(02.11.24)
(5)

faturaya ikinci isim eklemek

mark greg sputnik
dostlar bu işlem yapılıyor mu, nasıl yapılıyor bilen var mı?ev arkadaşım yabancı. yaşlı ev sahiplerimizi güç bela bir dümen olmadığına ikna edip notere götürdük geçen "noter onaylı kira sözleşmesi" alabilmek için ama göç idaresi sanırım bunun üstüne ayrıca arkadaşımın adına fatura istiyor. ya adamın
dostlar bu işlem yapılıyor mu, nasıl yapılıyor bilen var mı?

ev arkadaşım yabancı. yaşlı ev sahiplerimizi güç bela bir dümen olmadığına ikna edip notere götürdük geçen "noter onaylı kira sözleşmesi" alabilmek için ama göç idaresi sanırım bunun üstüne ayrıca arkadaşımın adına fatura istiyor. ya adamın elinde zaten NOTER ONAYLI KİRACI SÖZLEŞMESİ var ben anlamıyorum kaçak göçek olsa bu kadar uğraştırmazlar.

buraya yeni taşındık sayılır, ben abonelikleri kendi adıma açtırdım. mesela elektrik faturasına arkadaşımı da eklemek istesem bunu yapabiliyor muyum? ankara'dayız, firma enerjisa mı ne. internette bununla ilgili hiçbir şey bulamadım, hep işletmelerin kestiği faturalarla ilgili bilgiler çıkıyor.

fıttırıcam aq az kaldı çocuğu sevmesem ve ödeyeceği kiraya ihtiyacım olmasa "AUSLANDER RAUS" deyu vurucam tekmeyi, bu ne ya illa afgan mı olması lazım
0
mark greg sputnik
(31.10.24)
hocam bir faturada iki isim olmaz ama faturalardan birini (su en kolayı olur muhtemelen) arkadaşınız adına değiştirtin bence.
0
shadowfollower
(31.10.24)
o değiştirme işini nasıl yapabilirim peki hocam? e-devlet üzerinden deneyeyim diyeceğim ama sanırım işlemi onun gerçekleştirmesi gerekir, yabancılar e-devlet'ten işlem yapabiliyor mu bilmiyorum. bu arada kendisi geçen sene yine yabancı kız arkadaşıyla türkiye'deyken faturada ikisinin isminin de yer aldığını iddia ediyor ama ben de hiç görmedim faturada iki isim.

su kartlı sistem bizde, o yüzden doğalgaz-elektrik ikilisinden biri olacak o durumda aman nasıl yapılır ona dair bi şey hiç bulamıyorum.
0
🌸mark greg sputnik
(31.10.24)
hocam elektriği değiştirmek biraz sıkıntılı diye biliyorum. gaz için de başkentgaz'ı arayıp sorun bence. ben su ve gaz için kendi sitelerinden yapıp e-devletten belge onaylamıştım sanırım ama yabancılar için süreç nasıl işler emin değilim.
0
shadowfollower
(31.10.24)
evet hocam öyle yaptım. kira kontratı ve kimlik fotokopisiyle gidip ben hiç yokmuşum gibi kendi üstüne alabiliyormuş. umarım bunu kendi siteleri üzerinden yapabiliriz yoksa çıldırcam valla suyu elektriği ikameti doğalgazı evcek manyak olduk bir aydır bu kadar karışık olmamalı bu işlemler ya
0
🌸mark greg sputnik
(31.10.24)
Adrese gelen cep telefonu faturasi vs olmuyor mu acaba?
0
kuehles blondes
(01.11.24)
(17)

Yılbaşı Planınız

rock n roll
Gerçi daha çok var ama belki bir plan oluşturmuşsunuzdur. Ne yapacaksınız? Ben dışarı çıkmayı sevmiyorum, evde geçireceğim ama hiç yılbaşı havasında geçmiyor, sıradan bir gün gibi geçiyor ve sıkılıyorum. Sizler yaptınız mı yılbaşı planı?
Gerçi daha çok var ama belki bir plan oluşturmuşsunuzdur. Ne yapacaksınız? Ben dışarı çıkmayı sevmiyorum, evde geçireceğim ama hiç yılbaşı havasında geçmiyor, sıradan bir gün gibi geçiyor ve sıkılıyorum. Sizler yaptınız mı yılbaşı planı?
0
rock n roll
(30.10.24)
Henüz yok,evde olursam kesin erkenden uyurum. :)
0
brnbrs
(30.10.24)
ertesi gün tatil olması sebebiyle, evde ya da dışarda sevdiklerimle ve yakınlarımla bir araya gelmek için güzel fırsat oluyor. bahaneyle bir araya geliyoruz ve keyifli zaman geçiyor. geçen sene ilk kez evde kaldım ve uyudum ama ertesi gün pişman oldum. bu sene bir arkadaşta toplanacağız.
0
violetsky
(30.10.24)
31 aralık günü çekiş antrenmanı günüme denk geliyor bol bol deadlift yapar akşam da hindi-pilav yedikten sonra Kolpaçino 1'i izlerken uyurum diye tahmin ediyorum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(30.10.24)
yilbasini evde gecirmek +10000.
18 yasimdan beri sadece iki kere disarida gecirdim. ikisinde de aman aman eglenmedim. pijama terlik tombala... 1 gibi de uyurum en gec
0
robert bosch
(30.10.24)
Ya kendi evimizde ya da arkadaşlarda oluyoruz dışarıda kutlamayı sevmiyorum. Yeme içme konularına özeniyoruz biraz onun harici bizim için de herhangi bir gün gibi
0
kullanicadi
(30.10.24)
Bizde en yoğun iş günlerinden biri oluyor. Gece eve geçip film izlerim her seneki gibi. Sonra uzun bir tatile cikacagim
0
deer hunter
(30.10.24)
Evde olacağım kesin

- Kendi evimde olursam bilgisayarda oyun moyun oynar veya bir şeyler izler girerim 2025'e.

- Kuzen çağırsa PS4 oynarak gireriz birkaç kişi.

Alkol olmayacak her iki evdede.
0
put it in your appropriate place
(30.10.24)
işimin en yoğun zamanlarından biri ama sevdiğim termal otellerden biri sevdiğim bi şarkıcıyı getirirse anamı da alıp gidecem. hayatımda yılbaşı kutlamışlığım yok, bi de biz günaha girelim bahalım
0
titanyum22
(30.10.24)
Ev. Siradan geciriyorum. Sacma geliyor bana yeni yila giriyoruz eglenelim fikri. Hic o moda giremiyorum. Hatta eglenenleri gorunce ne bos dunya diyip depresiflesiyorum. Siradan bi gun olarak gecirdigimden de yeni yilin ertesi gunu alisveris merkezine gidiyorum. Tenha tenha bakiniyorum vitrinlere. Normalde de avmye acildigi gibi girer 2 saate cikarim ama yeni yil ertesi ekstra tenhalik oluyor.
0
Kittie
(30.10.24)
Bikac yıldır kendiliğinden gelenekselleşen
*kuzenlerle toplan
*dağ başına çık
*gerçek ağaç süsle
*ateş yak
*insta kamp yiyecekleri yap (közde cikolatli muz, marsmelov vs)
*Kutu oyunları oyna
*İşki iş
*Dağıl, şeklinde bir rutinimiz var
0
abuzer
(30.10.24)
henüz plan yok. bende veya başka bir arkadaşta evde arkadaşlarla toplaşmaca olur. kokteyller yaparız.

www.youtube.com
0
gabe h coud
(30.10.24)
Hep evde geçirdim yine evde olurum.
0
Amaranta ursula
(30.10.24)
@gabe h coud

Linkteki penguenin olayı ne? Araştırdım bir şey anlamadım. Çok bilinen bir şey de ben mi cahilim acaba? Soru içinde soru olsun bu da. Bilen arkadaşlar yazsın.
0
🌸rock n roll
(30.10.24)
hiçbir planım yok, ilk kez yeni yıla uyuyarak girebilirim ortaokuldan beri.

zaten hiçbir zaman ATEŞLİ YILBAŞI KUTLAYICISI insanı değildim ama bütün dünyaya aynı heyecanın hakim olduğu, aylaklık yapıp içip sçmanın toplum nezdinde kabul gördüğü bu tür günleri severim. sadece varlığı bile içimi kıpır kıpır eder. param varsa içerim, yoksa 12'de pencereye çıkıp "havaifişek var mı lan?" diye bakarım vs...

bu sefer ne param, ne arkadaşım ne de iyi hissedecek enerjim var açıkçası. çok enteresan şeyler olmazsa yatıp uyurum erkenden.
0
mark greg sputnik
(30.10.24)
Sanırım hayatımda bir iki kez yılbaşı kutladım o da yine ev ortamında.

Bunlar dışında hep evde oldum. Bazen bir şeyler izledim, bazen uyudum, bazen bir şeyler içtim.
Bu yıl için bir planım yok. Bu hafta ağacımı kurarım balkonumu süslerim.
Belki o gün de oturur orada bir şeyler izler içerim belki de yatar uyurum.
İsteğim bir şeyler izlemek ama bakalım.
0
mutekebbir
(31.10.24)
Evde standart PTT (Pijama-Terlik-Televizyon)

(bkz: entryden yaşın anlaşılması)
0
d max
(31.10.24)
Hafta içine denk geldiği için bütün haftayı birleştirip hem iş hem de tatil planı yaptık.
0
iwasbornonamountainside
(31.10.24)
(21)

Şu kişi işe alınır mı?

kuehles blondes
Merhaba, şirketimizde bi junior pozisyonuna eleman arıyoruz. Tecrübe vs istemiyoruz, yeni üni mezunu yeter. Kafası sayılara çalışsın, sebep-sonuç ilişkilerini anlasın, farklı kültürlerle çalışabilsin vs. İlan yaklaşık 3 aydır online ve sadece 5 kişi başvurdu. 4ünü eledik, birini ise görüşmeye çağırd
Merhaba, şirketimizde bi junior pozisyonuna eleman arıyoruz. Tecrübe vs istemiyoruz, yeni üni mezunu yeter. Kafası sayılara çalışsın, sebep-sonuç ilişkilerini anlasın, farklı kültürlerle çalışabilsin vs.

İlan yaklaşık 3 aydır online ve sadece 5 kişi başvurdu. 4ünü eledik, birini ise görüşmeye çağırdık. Letter of motivation ı çok jenerikti, her başvurusuna ayrı paragraf döşesin beklemiyoruz ama şirketin veya pozisyonun adı bir kez bile geçmiyordu, bu bendeki ilk eksisi oldu adayın. Ama o kadar kimse başvurmadı ki yine de çağırdık.

Görüşmeye 8 dk geç geldi (toplu taşımanın vs dakik çalıştığı bir avrupa şehrindeyiz), geç geleceğini İKya haber vermedi, geç geldikten sonra özür de dilemedi bizden ve şaka gibi 3-4 kere zaman yönetiminin oldukça iyi olduğundan bahsetti :D
Şirket hakkında basit bazı sorular sorduk, internet sitemizde bulabileceği şeyler, kaç ülkede operasyonumuz var, iş sahamız nedir vs. Hiçbirine cevap veremedi hatta direkt “bilmiyorum” dedi. İş ilanında birkaç teknik terim var, bu işe başvurdu ya, araştırıp araştırmadığını sordum. Ona da hayır dedi. Sektörle ilgili genel sorular sorduk, cevap veremedi. (Sektörün en büyük rakibe karşı dezavantajı nedir vs tarzı)
Sonuç olarak çok kötü bir performans gösterdi görüşmede. Ama müdürüme sempatik geldiği için 1-2 ödev gibi bir şey verip tekrar bir şans vermek istiyorlar. Ben istemiyorum çünkü direkt benle çalışacak, benim junior ım olacak. Bu kadar ilgisiz biriyle anlaşacağımı sanmıyorum. Bana da sempatik geldi bu arada ama yeterli değil benim için. Bu arada üniversitede okuduğu bölüm, ders notları vs oldukça iyi, kafalı birine benziyor, yalan yok.
Müdürümün derdi ise bir an önce birini işe almak o yüzden daha fazla beklemek istemiyor.

Neyse genel olarak merak ettim, böyle birini işe alır mıydınız?
0
kuehles blondes
(27.10.24)
Almazdım. Letter of motivation hiç önemli değil. Diğer söylediklerin çok büyük red flag. Boşuna vakit ve emek kaybınız olur. Kesinlikle almayın.
0
gabe h coud
(27.10.24)
Ben elerdim, eledim de. Neden;

-Gec kalabilir, 8-10 dk icin sorry dememesi cok buyuk olay degil
-cover letter’da mentionlamamasi evet sikinti ama no big deal
-ucan kacan bir metin yazdiysa biraz red flag. Boylelerinin ici bos poset cikiyor. Yasandi karsim shshsj
-sirketle ilgili bilmiyorum demesi, arastirmamasi kesinlikle sikinti. Isi isteyen, pozisyonu ve sirketi biraz sorusturur, en azindan kim bunlar diye bakar.

Eleman yeterince istemiyor sizi bence.
0
mor oje
(27.10.24)
Anladığım kadarıyla çocuk kafası çalışan biri ama şirketi nerdeyse hiç bilmiyor. Yeni mezunsa veya öğrenciyse genelde çoğu yere atıyordur başvuru linkini. Yoğunluğu şu bu derken fırsatı da olmamıştır.

Bazen de umutsuzca başvuru yapıldığı oluyor ondan bi anlık yakalanmış olabilir. Bu tipte biri için ikinci şansta bakılacak en önemli kriter “alırsak şirkete bağlanabilir mi ve uzun süreli çalışır mı” tarafına bakmanız gerekiyor. Bazen böyle tipler hem zehir gibi çıkıyor hem de yapışıp şirkete uzun süreli çalışan olabiliyor. Tekrar denenmeli bu şartlarda ama dediğim kriterler üzerinden.
0
avatar is back
(27.10.24)
başıma bir şey gelmeyecekse ben o kadar da kötü bulmadım. çok ihtimam göstermediği belli ama yanınızda işi öğrenip başarılı olabilir, niye olmasın?

> toplu taşıma istediği kadar dakik olsun, neticede toplu taşıma. heyecanlanmış olabilir, geç kaldığı için panikleyip özür dilemeyi düşünememiş olabilir. sonuçta İŞ GÖRÜŞMESİ bu daha, 10 dakika operasyonunuzu o kadar etkileyecekse kolay gelsin, çalıştıracak adam bulamazsınız. atom parçalamıyorsunuz herhalde.

> iş arayan insanlar sadece size başvurmuyor, 50 tane yere yazı yazıp mülakatlara davet ediliyorlar. o da şanslıysalar. kimse bir kuruş almadığı bir işin detaylarını bilmek zorunda değil. operasyonlarınızı, faaliyet alanlarınızı birkaç saat içinde anlatırsınız. zor şeyler değil bunlar. yok eğer zorsa çalışacak çocuğa biraz kolaylık gösterin bir zahmet.

siz kendiniz de sempatik bulmuşsunuz, kafalı görmüşsünüz, niye almayasınız? allah kelamı değil bu sonuçta deneme süresi filan yok mu beğenmiyorsanız gönderirsiniz?

adam gelip orada 40-50 saat mesai harcayacak, karşılığında milyoner de olmayacak. bu şirketlere/kapitalizme bağlılığını anlamıyorum insanların. siz çok mu zenginsiniz mesela, çocuğa niye bu kadar kuruldunuz? gecesini gündüzüne katıp size daha fazla kazandırmak için mi uğraşması gerekiyordu daha işe bile girmemişken?

yaptığınız işleri bu kadar ciddiye almayın, egonuzu bir kenara bırakın derim. hepiniz başkalarını zengin etmek için uğraşan işçilersiniz.
0
mark greg sputnik
(27.10.24)
beklentiniz çalışıp gelmesi yönünde olmuş ama fazla bir beklenti diye düşünüyorum.
her ilana başvurduğu şirket sizin gibi beklentiye girse başvuranın hali ne olur diye düşünün derim.
işi yapabilecek potansiyeli varsa alınır.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(27.10.24)
Benim kararim negatif olurdu.
Mudure de elemani ise alarak sirketin aldigi riskleri aciklardim...

> toplu tasima vs mazeret degil. Gerekirse taksiye binip zamaninda (hatta 10-15 dk one) varacak gorusme yerine. Yarin obur gun deadline olan bis sey yapmasi gerekirse sIkIntisini siz ceklersiniz.

> sirketiniz hakkinda hicbirsey bilmemesi esittir ise ilgisi olmamasi!!! Derdi bir yere kapagi atip baska bir yere gecene kadar para kazanmak bence.

> Sempatik olmasi bazilarina ilginc gelebilir ama elemandanin bir cabasi yoksa bu da fazla uzun surmez.

> Kafali biri ise soz de geciremezsiniz... bur sure sonra verdiginiz tum isleri kendi kafasina gore yapmaya baslar.

> odev ile sans vermek nedir ya? SInav suresi bittiginde kagidi bos olan ogrenciye sinifta kalmasin diye yarim saat ek sure verip bir de uzerine (kolay) yeni soru verip kagida yazdigi fikraya puan vermeye benziyor.

Haa... alinmaz mi ise? - yukaridaki riskleri goz oununde bulundrarak alirsiniz, ama verim sifira yakin, retention rate sifir, is disiplini eksi !!!
0
parcxerox
(27.10.24)
10 küsür yıldır duyurudayım bu kadar az cevaba rağmen bu kadar tiksindiğim duyuru az olmuştur ahaha yarın bi gün deadline'a yetişemezmiş bak sen. niye? iş görüşmesine sekiz dakika geç kalıp özür dilemediği için. allah sizi kahretsin başka bir şey demiyorum. köle robotlar sizi. daha çok çalışın belki iki kuruş fazla kazanırsınız.
0
mark greg sputnik
(27.10.24)
- letter of motivation benim için hiç önemli olmazdı bunu zorunlu kılan ilanları anlamıyorum zaten genellikle çok anlamsız bir şey (belki bazı pozisyonlarda gereklidir ama benim gördüklerimde öyle değildi), opsiyonel olduğu halde doldurduysa zaten önemsiz kötü olması.
- görüşmeye geç gelinmesi bence önemli bir eksi. mülakattır, sınavdır vs. bu tarz şeylere giderken yaşayabileceğim tüm aksilikleri düşünüp ona göre hareket ederim ve böyle yaklaştığım hiçbir şeye asla gecikmedim. olabilirdi düşündüğümden de büyük aksilikler gelebilirdi başıma ama bu durumda mutlaka karşı tarafa bunu bildirir kusura bakmayın derdim. geç kalıp bir bahane de sunmaması bence işi çok da istemediğine işaret bu sebeple.
- şirket hakkındaki sorulara cevap verememesi bence önemli değil. işi siz öğretecekseniz teknik terimlere cevap verememesi falan da pek önemli değil bence. yani sizin ne aradığınıza göre değişir tabi bu ama işsiz birisi ya da işinden ayrılmaya karar veren birisi üst üste bir sürü ilana başvuruyor hepsini o kadar araştıramaz herhalde. ama bazı pozisyonlarda daha önemli olabilir o detayı bilmiyoruz tabi. yani tamamen teknik bir pozisyonsa şirket hakkındaki soruları bilip bilmemesinin hiç önemi yok ama atıyorum ik'ya ya da satışa falan alınacaksa yaklaşım olarak bu tarz şeylere önem vermesi beklenebilir.

sonuç olarak ben geç kalma mevzusunu ve bu konuda hiçbir şey dememesini önemser üstünü çizerdim. ancak ilan aylardır duruyor ve sadece 5 kişi başvurdu diyorsanız daha iyi birini bulabileceğiniz bir pozisyon değildir belki de. öyleyse bazı şeyler sineye çekilebilir.
0
semaforo de medianoche
(27.10.24)
3 aydır açık olup 5 kişinin başvurduğu şeyde, siz almak zorundasınız gibi görünüyor. Belli ki şartlar veya şehir bişey düzgün değil ki millet başvurmuyor.

Zaman yönetimi iyi diyince siz neden geç kaldığını belirtip onu sormadınız?

Şirketi vs. araştırmadan gelmesi daha kötü bence ama 100 tane yere başvurmuş buraya görüşmeye gelmiş olabilir. Artık öyle oluyor. Z kuşağının da pek eyvallahı yok. Gerçekten ilgisiz mi yoksa anlık mı öyle denk geldi anlamak için tekrar görüşebilirsin bence.

Bu arada, burada muhtaç durumda olan siz gibisiniz onu tekrar hatırlatayım. Ha eğer illa gerekmiyorsa bekleyin bi 3-5 ay daha. Ama alıp deneme süresinde bi bakıp 2-3 ay, ona göre karar vermek de mantıklı.
0
nhk ni youkosu
(27.10.24)
@mark

fazla tepki veriyorsun :) bu nasıl bir tavır, egodan bahsediyorsun ama bir daha oku istersen yazdıklarını. dümdüz hakaret ediyorsun. hiciv falan olsa bari. iyi misin? Herkes fikrini söylüyor. Sen hakaret ediyorsun.

kuehles blondes’in de dediği gibi, onunla çalışacak bu kişi. iş öğretecek. vaktini verecek. kendi başına kasada ya da üretim bandında çalışmayacak. kendisini direkt etkileyecek bir çalışan için temkinli davranması ve doğru kişiyle ilerlemesi en doğal hakkı.

Bu arada, işi hak etmeyen birini işe almak, dışarıdaki hak eden insanların hakkına girmektir. Doğru kişiyi bulana kadar işi kendisi yapsa daha az yorulur.
0
gabe h coud
(27.10.24)
Letter of motivationda kimse her basvurusu icin ayri mektup yazamaz ama yalandan pozisyonun veya sirketin ismini gecirir bir cümlede diye düsünüyorum ama biz de cok önem vermedik, ona ragmen cagirdik zaten görüsmeye.

Gec kalmasi benim icin net negatif puan, insanlik halidir, olabilir, haber vermesi gerekirdi diye düsünüyorum.

Kimse ayni tek ise basvurup o sirketten cevap bekleyip ona göre baska sirkete basvurmuyor. Hepimiz ayni anda belki 20-30 basvuru yapiyoruz. Linkedin‘den bi butona basinca bile basvuru oluyor artik. Ama görüsmeye cagiriliyorsan „bakiyim basvurmusum ama nereye/neye basvurmusum“ diyip o sirket hakkinda genel bir fikri olmasi lazim bence adayin. Sordugumuz soruya cevap veremese bile „sordugun sorunun cevabini bilmiyorum ama sirketle ilgili x konusu dikkatimi cekmisti“ diyip bir fikri oldugunu gösterebilirdi.

Acikcasi görüsme randevusunu 3 gün önceden yollamadik, 2 hafta öncesinden randevusu oldugunu biliyordu, o arada biraz hazirlanabilirdi.
Pozisyon, takim vs hakkinda sorulari var mi diye sorduk, ona da hayir dedi.
Evet, teknik terimler konusunda hakli olabilirsiniz. Baksaydi iyiydi ama bakmamis. Pozisyonun basligi „x planlama“, x ne biliyor musun dedim, hayir dedi. Hicbir sey bakmadiysa o isi isteyip istemedigini nereden bilecek? Bana garip geldi acikcasi.
Sirket ülkenin en büyük ikinci isvereni, stabil, maaslar fena degil, haftalik calisma saati 38,5 saat (reelde de böyle bu arada)

Sorun gercekten birine su anda ihtiyac duymamiz.

@mark lütfen sakin olun, olayi kisisellestirmeye gerek yok :)
0
🌸kuehles blondes
(27.10.24)
Bu arada önceki junior sirketten ayrilmadi, sirket icinde bir üst pozisyona gecti baska departmana. Ve onun basvurusuyla bu basvuruyu karsilastiriyorum, kiyas kabul etmez, cok iyiydi onunki. Hatta o zaman reddettiklerimiz bile bu adaydan iyiydi. (Sebebi eski juniorin görüsmeye cok iyi hazirlanmis olmasiydi)
0
🌸kuehles blondes
(27.10.24)
sadece yol yordam gösterilmemiş bir cevher olabilir, denemekten zarar gelmez. gençlerin genç olduğu için hata yapma hakları olduğunu düşünüyorum. zaten kimse başvurmuyormuş, demek ki iş de süper bir iş değil.
0
titanyum22
(27.10.24)
Bence arayış tarifinize kıyasla yanlış detaylara odaklanmışsınız.

Tecrübesiz junior alıyorsam bakacağım tek şey görüşmede söylediğim şeyleri anlayarak mı, yoksa boş gözlerle mi baktığı olurdu. Anlık olarak bir konudaki kavrayış ve idrak yeteneğini test edecek mantık temelli sorular sorardım. Şirket ve sektöre hakimiyet gibi öğrenilmiş bilgilerin sorgulanmasından bahsetmiyorum.
0
akhenaten
(27.10.24)
bu kisinin ise alinmasi durumunda 4 ay sonra sabahlari ofise gec gelmesine laf etmeniz durumunda size verecegi cevabi yaziyorum: "eger isi bitiriyorsam, saat kacta geldigim neden önemli ki?"
0
alice in potatoland
(27.10.24)
@alice in potatoland bu durum ama cidden önemli degil bizde. Isi bitiriyorsa daha dogrusu is arkadaslarinin ve isin ritmine uyuyorsa ise gec gelmis/erken gelmis önemli degil.
0
🌸kuehles blondes
(28.10.24)
@sputnik hangi galaksiden cevap yolluyor bize bilmiyorum ama bu gezegende begensek de begenmesek de durum bu. Olay kapitalizm, sosyalizm, vs gibi cok derin veya felsefi konular degil. Evrim teorisi...
Is ortaminin (ki Avrupa sehri olarak belirtilmis... Istanbul veya Edirne olmadigini kabul ediyorum) genel talebi bu. Bu tur "tiksinc" detaylara takmayan insanlarin sayisi daha fazla oldugu gunleri de goruruz insallah. O zaman da biz o duruma uyariz. Olay bu kadar basit.
0
parcxerox
(28.10.24)
mark greg sputnik +1111

letter of motivation'i gpt'ye yazdirdim. ilana basvururken icerigini dogru duzgun okumamistim bile, gorusmeden 15 dk once web sitelerine ve linkedin sayfalarina goz attim ve hazirlandigimi dusunmelerini saglayacak iki tane soru hazirladim (su teknolojik gelismeyi bir tehdit olarak goruyor musunuz, su alanda bir yatiriminiz olacak mi gibi genel gecer) bir de gorusmenin basinda sirket ve pozisyon hakkinda verdikleri genel bilgileri not aldim ve ordan da baska sorular urettim. ustune de sirketin personel politikalarini didikleyen sorular sordum.
gorusme bir anda ik ve yoneticinin bana sirketi begendirme cabasina donustu asdjdnd. ben o isi kabul ettim ve aylardir dogru duzgun hicbir is yapmiyorum (biraz benden, biraz sirketten kaynakli) bakin su anda da duyuruda takiliyorum adsncdf

cikin abi bu kafalardan. bir personelden alacaginiz verimin %80'ì ona sundugunuz imkanlardan, calisma ortamindan, uyumlu calismaktan, desteklenmekten, takdir edilmekten vs gelir.
sirketin mevcut personeline sorsaniz "en buyuk rakibe karsi dezavantajimiz nedir" diye, yarisindan cogu bilemez.
0
make a wish
(28.10.24)
kafasının çalıştığına dair emarelere sahipse alırdım.

@mark greg sputnik +1 ek olarak bir şeyi merak ettim; iş görüşmesine o değil de yöneticilerinizden/müdürlerinizden biri "beklenmedik" bir durum karşısında görüşmeye geç katılsaydı o adaydan özür dilenecek miydi?

bir sürü iş görüşmesine gittim, bir iki tanesi haricinde hepsinde 15-20 dakika bekletildim. hepsinde de aynı mazeret: son anda bir durum çıkmışmış da onu halletmişlermişmiş de. ama hiçbiri de özür dilemedi. hem mail hem de çıktı yoluyla cv'm ellerinde olmasına rağmen "bana dair" hiçbir bilgileri yoktu, ellerinde tuttukları cv'mde zaten cevabı olan soruları sordular. yani adamlar bana maaş veriyorsa bedava vermeyecekler, bilgimin ve emeklerimin karşılığında maaş verecekler. ama insan olarak eşitiz ve herkes inceliği hak ediyor.
0
m e b
(28.10.24)
@make a wish: sen o işi istiyormuşsun ki doğru düzgün emek harcamasan bile birkaç pratik yöntemle ilgili gibi görünmeye çalışmışsın. işi istemiyorduysan bile böyle yaparak bana ve muhtemelen seni işe alan kişilere verdiğin imaj bu. duyurudaki söz konusu arkadaş işle hiçbir şekilde ilgili olmadığı gibi ilgiliymiş gibi gözükmeye bile çalışmamış. kendinle kıyaslanacak bir tarafı yok bence örneğin. bu kişinin işi istediği baya şüpheli belki maddi olarak da ihtiyacı yok kariyer olarak da kendine faydalı olacağını düşünmüyor. böyle birinden ne alabilirsin ki? bir de çoğu kişi daha iyi bir fırsat bulduğunda gider başka işe zaten ama böyle bir kişinin gözü çok daha fazla dışarda olur ve çok erken ayrılabilir.

şirketin kazanacağı ekstra 3-5 kuruş benim de umrumda değil sonuçta hepimiz sermayedarlar tarafından sömürülüyoruz bu sebeple maaşlı işlerini çok ciddiye alan insanlar her zaman komik gelmiştir bana. genelde işi çok takmadığımı belli ederim ben enerjimle, yöneticilerle konuşmalarımda bile böyledir bu o yüzden her yerde bana "fazla rahat biri" derler bunlar ayrı. konuya tamamen işe alan kişi gözünden bireyselci bir bakışla bakıyorum. şirketin 3-5 kuruş fazla kazanması ya da az kazanmasını umursadığımdan değil bana ekstra dert yaratmaması (iş yetiştiremeyebilir, yarın projenin ortasında istifa ediyorum diyebilir), çalışma ortamımın tadını kaçırmaması adına almazdım böyle bir kişiyi eğer mecbur değilsem. normalde ekstra dert yaratmasın diye değil fayda sağlasın diye alırsın zaten birini işe ben beklentiyi ekstra dert yaratmamaya kadar düşürdüm bir de.
0
semaforo de medianoche
(28.10.24)
@make a wish, yapmaniz gerekenk yapmissiniz ki. Bu Ben bunda sorun göremedim. Bize isi anlat dese ve ondan sorular türetse gayet memnun olurdum acikcasi :) bu aday hicbir sey yapmadi görüsmede de. letter of motivation deal breaker olmadi zaten, cagirdik görüsmeye.

@m e b evet, özür dilerlerdi. Müdür tel sesini kismayi unutmus, calinca özür diledi hemen böldügü icin.

@semaforo tam bakis acimdan aciklamissiniz, tesekkür ederim.

Bu arada bir genel info daha, devlet sirketiyiz, direkt bakanliga bagliyiz. Sermayedar zengin etme durumu yok ortada :)
0
🌸kuehles blondes
(28.10.24)
(6)

kaliteli vpn önerir misiniz? premium alacağım

mark greg sputnik
öncelikle bilgisayarda kullanmak için istiyorum ama bunların zaten mobil app'leri de oluyordur sanırım. şöyle sakin yormayan, hızı yüksek, kafama göre ülke seçebileceğim, bankacılık işlemleri dışında filan hep açık tutabileceğim güvenilir güzel bi şey istiyorum. kullandığınız, önerebileceğiniz bir s
öncelikle bilgisayarda kullanmak için istiyorum ama bunların zaten mobil app'leri de oluyordur sanırım. şöyle sakin yormayan, hızı yüksek, kafama göre ülke seçebileceğim, bankacılık işlemleri dışında filan hep açık tutabileceğim güvenilir güzel bi şey istiyorum. kullandığınız, önerebileceğiniz bir servis var mı? senelik 1000-2000 lira verdikten iki gün sonra patlamayalım.
0
mark greg sputnik
(27.10.24)
R11 e git github edu al, ordan kendi vps ini kur
0
lapaz
(27.10.24)
abi ben anlamam öyle şeylerden yav
0
🌸mark greg sputnik
(27.10.24)
Kaspersky tavsiye ediyorum burda ve çevremde soran herkese. Wikipedia yasaklarından beri kullanıyorum gayet memnunum. Fiyat olarak da uygun
0
nundu
(27.10.24)
lapaz
(27.10.24)
lapaz
(27.10.24)
protonvpn'i bir araştırın
0
elite crew
(27.10.24)
(19)

Nasıl unutabileceğimi bilmiyorum

tchuck
eşimle 3 ay önce ayrıldık. boşanmadık.ayrı şehirlerde yaşamaya başladık, benim yediğim haltlar yüzünden. (aldtmak falan değil. benim davranışlarım, depresyonda oluşum vb. sebepler)bu süreçte kendimi toparlamaya çalıştım, düzeltmeye çalıştım.bir şekilde yeniden onunla iletişim de kurduk, bi 10 gün ka
eşimle 3 ay önce ayrıldık. boşanmadık.

ayrı şehirlerde yaşamaya başladık, benim yediğim haltlar yüzünden. (aldtmak falan değil. benim davranışlarım, depresyonda oluşum vb. sebepler)

bu süreçte kendimi toparlamaya çalıştım, düzeltmeye çalıştım.
bir şekilde yeniden onunla iletişim de kurduk, bi 10 gün kadar beraber vakit geçirmeyi denedik ama fail ettik ne yazık ki.

eşim bana karşı bir şey hissedemediğini söyledi.
ben hep, davranışlarım yüzünden hislerinin üstü örtülmüştür, zamanla değişebilir diye düşünüyordum.
ama son dönem artık bundan %100 emin olduğunu ve uzatmamızın ikimize de zarar vereceğini söylerek boşanmaya karar verdik.

bu süreçte bir süre çift terapisine de gittik aslında. niyeyse terapist hiç, "hiçbir şey hissetmiyorum" sözü üstünde hiç durmadı. benim için de, eşim için de en önemli konumuz, hatta birinci konumuz oydu çünkü.

çünkü benim davranışlarımla ilgili düzelmeler olsa da, o tarafta hiçbir değişiklik olmuyor belki daha kötüye gidiyordu.

haliyle çift terapisinden de hiç yardım alamadığını düşününce (5-6 seans kadar gittik) o da tamamen pes etti.

eşimi çok seviyorum, unutabileceğimi de sanmıyorum.
tabi ki bana karşı hissi kalmamış bir insanla evliliği sürdürmek ikimiz için de olanaksız.

ama hep kendime sorup duruyorum, acaba değişebilir miydi. tekrar bana karşı alevlenebilir miydi diye. bunu düşünmekten kendimi alamıyorum. kendimi çok ama çok kötü hissedioyrum.

ilk ayırlışımızdan itibaren psikologa gidiyorum yoğun bir şekilde.
psikiyatriste de gidip depresyon tanısı nedeniyle cipralexe başlamıştım. (bi 12 aydır falan depresyondaymışım)

bunlara rağmen hem kendimi affedemiyorum,
hem acaba tekrar deneseydik değişir miydi diye düşünmekten kendimi alamıyorum,
kahroluyorum.

10 yıl boyunca çok şey paylaştık. birbirimizi çok da üzdük, çok da mutlu ettik.
hem en iyi arkadaşım, hem eşimdi. hayatım boyunca onu nasıl unutabileceğimi bilmiyorum. gerçekten boğuluyorum.

buraya da yazmak istedim, bir sebebi yok.
0
tchuck
(27.10.24)
deneseydik de hilsteri geri gelmezdi değil mi?

biz birbirimizi çok severek evlendik. son 8-10 ay öncesine kadar da hala birbirimizi çok seviyorduk. ama ben kötü davrandım, üstüne depresyondaydım çekilecek bir durumda değildim. geçmişteki şeylerimizle birleşince bana karşı olan tüm hislerini yitirdi, dayanamadı, uğraşsa da artık o da bıraktı.

uğraşsaydık da, yeniden deneseydik de olmazdı değil mi?
0
🌸tchuck
(27.10.24)
Dostum siz her seyi denemissiniz zaten ve tükenmis bir iliski var ortada.
Su an yaralar cok yeni ve derin daha. Zamanla her sey düzelecek merak etme.
Kötü hissetmen normal ama bi daha kimseyi sevemem vs diye doldurma kendini. Baskasini sevmektek korkma.

Zamana ihtiyacin var sadece.
Ayriligi da cok uzatmadan halledin yoksa düsmanlasiyor millet birbirine.
0
robert bosch
(27.10.24)
Hocam eşini seviyorsan aldığı karara saygı duyup hayata devam edeceksin, sevmek bazen de böyle bir şey
0
grimavi
(27.10.24)
yok tabi ki saygı duyuyorum, diyecek yapacak bir şeyim de yok tabi ki. ben yapabileceğimi de yapmaya çalıştım, yani. diyebileceğim bir şey yok.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
Senden vazgeçen, hiç bir şey hissetmeyen birini sevmekten vazgeç. Düşündüğün gibi biri değil. Bu acı gelecek, bana kızacaksın ama dost acı söyler.
0
gabe h coud
(27.10.24)
hep kendinizi suçluyor olmanız bana da iyi şeyler hissettirmedi.
0
WithWorth
(27.10.24)
depresyonunuzun sebebi nedir? temeldeki problemi çözerseniz davranışlarınız da düzelir, ilişki de düzelebilir belki. bence biraz çabalamak lazım, 10 sene az değil. bir de bu devirde belli bir yaştan sonra birileri ile ilişki kurmak, sevmek, değer vermek, uğruna çaba göstermek, fedakarlık yapmak vs. kolay değil. o yüzden çaba vermeden kesip atmak pek doğru gelmiyor. sevgili olunsa neyse de evlilik bir de.
0
candide
(27.10.24)
Düzelir mi düzelmez mi onu bilemem ancak çok büyük ihtimalle karşınızdaki kişiye "Bak uğraşıyorum, öncekine göre daha iyi hale geldim, o zaman eskisinden daha yakın hissediyor olmalısın" sorgulamasını çok hissettiryor olabilirsiniz.

Eğer bu belirgin kaybetme korkusu ve bunla birleşik karşıdan tedirginlikle onay bekleme, ona sürekli gelişiminizi hissettirme davranışı devreye girdiyse karşınızdaki kişi kendini çok daha sıkışmış hisseder ve boşanmak da gündemdeyse en kolay yol olarak boşanma düşüncesine daha çok sarılır.

Bu durumda sizin elinizden gelen çok bir şey yok aslında. Eğer yanlış bir ruh halinde olduğunuzu siz de düşünüyorsanız sadece kendiniz için değişmelisiniz. Bu bir süreç. Bunun ne zaman başladığını, ne zaman bittiğini bilemezsiniz. Eğer bu kişi bir noktada artık farklı biri olduğunuza ikna olursa kalmayı isteyebilir. Size düşen bence ısrarcı olmamak.
0
akhenaten
(27.10.24)
@candide,

kestirip atmadım, oldukça uğraştım. ama hissetmiyorum, hissedeceğimi düşünmüyorum dedi. saygı da duymam lazım, sevemeyecekse ben de beni sevemeyen biriyle devam etmek istemem tabi ki. önerdim, biraz bekleyelim, arada deneyelim, olmazsa yürümezse bırakalım dedim ama zaten 3 aydır ayrıyız, o da haklı haliyle.

depresyonumun sebebi neydi bilmiyorum, majör depresyonmuşum. yaklaşık bi aralık ayından beri. bir çok sebebi olabilir, maddi konulardan çok sıkıntıdaydım, başka konulardan sıkıntıdaydım her şey çok üst üste geldi maalesef.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
@ akhenaten

çok doğru, böyle çok hissettirmiş, bunaltmış olaiblirim. gerçekten çok panik yaptım çünkü.

bu arada "değişme" işini ilişkiyi kurtarmak için değil, kendimi kurtarmak için yapmıştım. değişebildiğimi görünce de yeniden eşimle iletişime geçip kendimi göstermeye çalıştım.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
abi çok geçmiş olsun, üzüldüm. ben sevgilimden ayrılınca bile üç sene uçan adam sabri gibi kendimi yerden yere vuruyorum, hayatımı birleştiğim insandan ayrılmak zorunda kalmayı hayal bile edemiyorum.

muhtemelen içinde bulunduğun durumdan dolayı çıkar yol arama ve dolayısıyla kendine yüklenme eğilimindesin ama aşk bazen böyle bir şey maalesef, bir taraf için bir şeyler bitiyor ve bunun gerçekte hiçbir sorumlusu/suçlusu olmayabiliyor. klasik laftır ya hani, belki sen dünyadaki en güzel çiçeksin ama eşin artık çiçek sevmiyor. üzücü mü? çok. onun yapabileceği bir şey var mı? yok. senin suçun var mı? yok. bazen böyle oluyor. işin içinde aldatma, hakaret, eşe karşı çok büyük saygısızlık/ayıp, eziyet vs. yoksa ÇOK ZOR OLSA DA en iyisi "understandable, have a nice day" deyip ilerlemek oluyor.

eşinden ayrılmışsın, şu aşamada çok kötü hissetmen ve kafanda bin tilkinin dolaşması normal. en azından bunu fark edip kendine çok yüklenmemeye çalış derim. bu konularda hep verdiğim örnektir: şu an senin bir nevi bacağın kırıldı... öyle olunca "haydaa niy yürüyemiyorum yaa? acaba bi şeyleri farklı yapabilir miydim? bi daha nasıl yürüycem?" diye kendini heder eder misin mesela? hayır. fiziksel bir sorunun olduğunu bilir, ona göre davranırsın. kırık bacakla kalkıp koşmaya çalışmak ya da bacağının kırık olduğunu reddetmek uzun vadede seni daha çok yıpratır, daha fazla hasar bırakır çünkü.

psikologa gidiyor olman çok güzel. bu süreçte arkadaş-tanıdık-sosyal çevre desteği önemli ama profesyonel destek alabiliyor olmak bence daha bile önemli.

sanırım biten her ilişkiden sonra, ilişkinin devam etmesini isteyen 100 adamdan 99'u bu soruyu soruyordur kendine: daha farklı olabilir miydi, yapabileceğim bir şey var mıydı? ve yine gerçekten bu adamdan 95'inin yapabileceği HİÇBİR ŞEY olmuyor, çünkü konu büyük ölçüde karşı tarafla ilgili. eğer eşin, bak şu şu problemlerimiz var dese, yapıcı olup evliliği kurtarma çabası gösterse evet bu soruyu sormak makul olabilirdi ama bence bu durum senlik değil. bu senin kötü, tırt vs. olduğun anlamına da gelmiyor - eminim eşin de öyle düşünmüyordur. çiçek olayı işte. ya da sen armutsun o elma seviyor. ne dersen.

şu noktada muhtemelen yaşı senden genç, naçizane amatör bir aşk adam olarak tavsiyem şu olur: kendini sorgulama kısmını sınırla, özeleştiri iyidir ama "her şey farklı olabilirdi, benim yüzümden!" düşüncesi başladığı anda özellikle şu anki durumda çok fena bka sarabilir, sana daha kötü hissettirebilir. yetişkin bir adamın hayatı boyunca tecrübe edebileceği en üzücü, en ağır şeylerden biriyle karşı karşıya olduğunun farkına var. kendine yüklenme. çok üzüldüğünde, unutamadığında "ulan tabii ki üzülcem boşandım boru mu" de, kendine kızma. ben insanın hele ki sevdiği eşini unutabileceğini zaten sanmıyorum ama çok gıcık bir laf olsa da hayat gerçekten devam ediyor. yavaş yavaş yaralarını sarar, kendi yaşantına parça parça döner, toparlarsın. yeter ki o süreçte her şeyden kopup zombiye dönme, sana ömür boyu problem yaşatacak durumlara sokma kendini.
0
mark greg sputnik
(27.10.24)
yazınız bana belirli şeylerin tükenmiş olduğu hissiyatını epey bi geçirdi. şu an için yapılacak tek şey sanki yapılması gerekeni yapıp yürümek, geçmişe, hatalara ya da durumun detaylarına çok fazla takılmamak. yapılacak her şeyi çift olarak yapmışsınız. ayrılmaktan başka çare yok, hayata bir kere geliniyor ve bu ilişkinin umut vadeden bir tarafı yok. tekrar deneseydiniz değişir mi sorusuna şöyle söyleyim, şu an hiçbir şey değişmez gibi görünüyor. çok yıpranıldığı belli, yaralar beraberken iyileşmez. herkes yoluna yürüsün, daha güzel ilişkiler de bulursunuz. belki bir gün yeniden de başlarsınız hayat bu ama bunun için de yaşamayın, bunu beklemeyin. yolunuza yürüyün. kahrolacak bir şey yok. ilişkiler başlar ve bitebilir. yetişkin bireysiniz, herkesle anlaşmak, herkesle ömür geçirebilmek zorunda değilsiniz. bir şeylerin yürümemiş olması, problemin çıkış kaynağı siz olsanız da, sizi kötü veya beceriksiz biri yapmaz. hayat iniş ve çıkışlarla doludur. herkesin hayatı az çok böyle dönemlerle dolu. şimdi sırada yeni bir yükseliş dönemi olacak. bunun heyecanına odaklanın.
0
awlmi
(27.10.24)
Cozumun destek cemberi
0
lapaz
(27.10.24)
bittiyse bitti. unutulmayan kimse yok (hayatında tek ilişki yaşamış ve 10 yıl evlilik + 2 yıl tanışma dönemi olan biri olarak yazıyorum). bu duygular da geçecek emin ol. yani ayrıca ilişkiyi bitiren, ayrılmak isteyen kişiye (sırf depresyonda olduğun için böyle davranıyorsa) yapışmamak gerekiyor. eş olması da anlamsız. boşanma aşamasında. neler neler oluyor. yalnızca depresyonda diye eş mi terk edilir?
0
deartheodosia
(27.10.24)
@death,

yanlış yansıtmak istemem, tek sebebi o değil. ona çok kötü davrandığım dönemler oldu, kendimden çok uzaklaştırdıgım. üstüne depresyon da binince gerçekten çekilir bir halde değildi. ve belli ki duyguları da tükendi, o yüzden bana da kendine de haksızlık etmek istemiyor.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
Standart bir "erkeği kötü gününde terk eden kadın" hikayesi sezdim.
10 yılın 9'unda birbirinizi sevdiniz de son yılda ne oldu o kadar? Depresyona girmeniz, maddi sıkıntılar yaşamanız sizin SUÇUNUZ DEĞİL. Aldatma gibi büyük bir kabahat de işlemediğinizi yazmışsınız açıkça. Hayatta iyi günler oluyor, kötü günler oluyor. Ben bu hikayede kabahati sizde değil, 9 yıl birlikteliğe rağmen kötü zamanlarınızda size destek olmak yerine "ben artık sevmiyorum, istemiyorum" diyip giden kişide arar, onun iyi niyetini sorgulardım.
0
gloomy
(27.10.24)
Bir insan, çok sevildiğini hissettiği ve anladığı zaman en çok kendisini çok seven o insana kötü davranıyor. Sanıyor ki; beni asla terk etmez çünkü beni çok seviyor. Bir anlamda o kişiyi cepte görme hali. Karşısındaki insan da çok sevdiği için o kişinin bütün yanlışlarını tolere ediyor. Fakat bir noktadan sonra pes edip terk ediyor çünkü bakıyor ki ben ne yaparsam yapayım kıymeti yok.

İlk ayrılışımızdan itibaren çok yoğun psikoloğa gidiyorum demişsin. Peki neden bunun için ayrılmayı bekledin? Ayrilmasaydiniz gidecek mıydın psikoloğa? Davranışlarını düzeltmek için cabalayacak mıydın? Ben hayatımdaki en kıymetli insanı üzüyorum, belki bende bir sorun vardır bir uzmandan destek alayım diyecek mıydın? Neden bir insanı kaybetmeden kıymetini anlamıyoruz? Depresyondaymışsin belki de bu yüzden böyle davranıyorsun ama ayrilmasaydiniz yine gitmeyecektin psikoloğa.

Yine de üzülme, tedavi görüyorsun belki de bu tedavin ilerledikçe davranişlarında daha olumlu değişiklikler olur ve barisirsiniz. Olumlu düşün yine de.
0
rock n roll
(27.10.24)
Ben de eşimle ayrılırken aynı şeyleri hissetmiştim. Ama seni sevmeyen birini nasıl sevmeye devam edebilirsin hocam, hayat devam ediyor. Saygınlığını koru. Hayat devam ediyor
0
infinitedreams
(27.10.24)
"ona çok kötü davrandığım dönemler oldu, kendimden çok uzaklaştırdıgım." demişsiniz. bunları neden ve nasıl yaptınız?
bana daha çok kaybettiğiniz için kıymete binmiş gibi geldi. karşı taraf yaptıklarınıza rağmen gene de her yolu denemiş. bundan sonrası için huzuru hak ediyor artık.
0
anna sun
(27.10.24)
(4)

boston celtics, la lakers, chicago bulls vs

deartheodosia
bunların ne farkı var şöyle fb, bjk, gs gibi özetleyecek olursak :,) şehre göre taraf seçsem boston celtics derim ama tr’de olduğu gibi bi takım profilleri vs. vardır mutlaka?
bunların ne farkı var şöyle fb, bjk, gs gibi özetleyecek olursak :,)

şehre göre taraf seçsem boston celtics derim ama tr’de olduğu gibi bi takım profilleri vs. vardır mutlaka?
0
deartheodosia
(26.10.24)
boston gsysa lakers fenerbahçedir. chiago ts. san antnioda bjk olsun. ancak şehir demografik yapıları farklı. takımına en bağlı nba taraftarları philedelphia, portland, miami, utah, toronto.
şehir olarak san antonioyu sevmesemde takım olarak san antinioluyum.
0
mikahakkinen
(26.10.24)
Amerikan spor kültürü ve sistemi bu coğrafyaya kıyasla çok, hatta tamamen farklı. Mevzu tamamen kâr ve eğlence temelli, takımlardan sık sık "franchise" diye bahsedilir ki zaten öyleler. Her biri zengin adamların/kuruluşların para basma makinesidir, hiçbirinin kârlı değilse yarın var olacağının garantisi yoktur.

Türk kulüpleriyle yapılan her türlü bağlantı bence mantıksız o açıdan.

Bulls, Celtics, Lakers filan yine Amerikan tabiriyle "büyük pazar" takımı oldukları için genelde daha başarılıdır. Maaş limiti olsa bile yıldız oyuncuları bu tip yerlere gitmeye ikna etmek daha kolaydır. Boston'da yaşama ve oynama şansı varken bir yıldız bunu kabul etme eğiliminde olabilir mesela ama Charlotte için aynı şeyi düşünmeyebilir.

Velhasıl NBA ile Türk yahut Avrupa takımları arasında belki aynı sporu yapmaları dışında hiçbir benzerlik yok. Biri kültür, diğeri sadece kâr amaçlı eğlence. Avrupa'da kıyamet de kopsa Fenerbahçe, Panathinaikos, Kızılyıldız gibi takımlar var olmaya ve taraftar sahibi olmaya devam eder. ABD'de takım sahibi ne derse odur. Hadi çok büyük birkaç takımı yine ayrı tutuyorum ama NBA takımlarının çoğu temelde Burger King şubesi gibi bir şey yani işletme modeli olarak :)
0
mark greg sputnik
(26.10.24)
Chicago Bulls=Trabzonspor. Celtics ve Lakers daha NBA yokken bile vardı ama Bulls Trabzonspor'la 1 yıl arayla kurulup belirli bir dönem için öne çıkan benzer oyuncu dinamikleriyle birbirine yakın şampiyonluklar kazanıp sonra tekrar sıradan takım hüviyetine bürünmüş bir takım.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(26.10.24)
Bir bilgi vereyim. Los Angeles Lakers normalde Minneapolis'te kurulmuştur. Sonra takım kar edemediği için takımın firmasının sahibi takımı LA'ya taşımış. Evet, göl olmayan Los Angeles'ta "Gölcüler" isimli bir takımın, Utah gibi alakasız bir eyalette "Caz" isimli bir takımın (onun da orijinal adı New Orleans Jazz idi) olması bu yüzden. Evet Amerika'da spor kulüpleri baya taşınır, şehir değiştirir.
0
d max
(12.12.24)
(2)

tam zamanlı başladım ama part-time'a geçmek istiyorum, haklarım neler

mark greg sputnik
dostlar slm, yakın zamanda bir fast food restoranında çalışmaya başladım. amacım en başından part time idi fakat müdür beni öyle bir gaza getirdi ki vardiyalarımı da ders saatlerine göre öyle kağıt üstünde çat çat yazıverince "iyi madem" deyip tamam dedim. sonra işe girişim yapıldı, başladım. vardiy
dostlar slm, yakın zamanda bir fast food restoranında çalışmaya başladım. amacım en başından part time idi fakat müdür beni öyle bir gaza getirdi ki vardiyalarımı da ders saatlerine göre öyle kağıt üstünde çat çat yazıverince "iyi madem" deyip tamam dedim. sonra işe girişim yapıldı, başladım. vardiya haftalık yazılıyor, aslında esnek sayılır, hafta içinde bile oynama yapmama müsaade ediyorlar çünkü en baştan hem öğrenciliğimin devam ettiğini hem başka bir iş daha yaptığımı söylemiştim. işte kartlı sistem var, yarım saat mola, sekiz saat mesai, asgari ücret.

yalnız sadece üç gün bu sistemi böyle devam ettiremeyeceğimi anlamama yetti. çünkü işe gidişi, gelişi, diğer işi derken HAFTANIN ALTI GÜNÜ EN AZ 12 SAAT çalışmış oluyorum. bunun üstüne okula gitmem lazım. olmuyor. dersim olmasa bi süre günde 13-14 saat çalışma temposunu kaldırırım eyvallah ama benim amacım zaten okul bitene kadar bir, belki iki sene ek gelir oluşturup borçlarımı kapatmak, maddi açıdan rahatlamaktı. bu şekilde batağa saplanmış olacağım, okul asla bitmeyecek.

***

şimdi yeni vardiya yazılmadan önce müdüre meramımı anlatıp part-time'a geçmek (4 gün) istediğimi söyleyeceğim ama bozuk atmasından, "bizde o zaten var aslanım" deyip kovmasından yahut "part-time olmaz tam zamanlı çalışacaksın" demesinden korkuyorum.

böyle bir senaryoda yasal olarak haklarım neler? yani 6 gün değil de 4 gün kart basarsam saatlik ücretim asgari ücret üzerinden ona göre hesaplanmaz mı yine, ayrıca bir düzenleme yapılması gerekir mi?

benim çalışmaktan yana şikayetim yok, 4 gün 8 saat seve seve gelirim ama tam zamanlı olmayacak. öyle ısrar ederlerse bırakırım, bana ayda 8-10 lira bile fazla fazla yardımcı olur açıkçası, haftada dört akşam barda garsonluk yapsam yine alırım o parayı diye düşünüyorum. bu durumda önlüğü atıp çıkmaya kalkarsam ihbar süresi muhabbetinden dolayı bir kuruş alamayıp üstüne borçlu filan çıkar mıyım?

hem müdürümü hem de ortamı gerçekten sevdim, her şeyden önce insani olarak onları mağdur etmek istemem ama kendim de gt altına gitmek istemiyorum. ben dicem işte part-time'a çevirin diye, yok olmaz derlerse ondan sonra nasıl devam etmem lazım? sigortalı kayıtlı işin de böyle sorunu var canım bissürü prosedür giriyo işin içine püh.
0
mark greg sputnik
(24.10.24)
İse daha yeni baslamadiniz mi? Deneme süresi var zaten, detaylar sozlesmenizde yazıyordur ki deneme süresi her iki taraf için de geçerli.

Part time kısmını bize açıkladığımız gibi onlara da açıklarsanız, sistemlerinde part time çalışma da varsa bence kabul edebilirler.
0
fraise
(24.10.24)
evet cumartesi başladım, bu akşamla beraber beş gün çalışmış olacağım.

valla önüme 50 tane kağıt koyup imzalattılar, hiç bakmadım standart prosedür diye.

sistemlerinde part time çalışma kesinlikle var, çoğu kişi zaten öyle çalışıyor. bu teklifimi seveceklerini hiç zannetmiyorum ama bence kabul ederler çünkü ben geldiğimden beri iki tam zamanlı çalışan ayrıldı ve aktif olarak eleman aradıklarını biliyorum. bence 32 saat çalışması hiç çalışmamasından iyidir deyip "tamam" diyecekler ay hadi inş
0
🌸mark greg sputnik
(24.10.24)
(13)

kürt açılımı zamanlaması

buenosdias
fetö öldüğü gün apo gündeme getiriliyorbana ilginç bir zamanlama gibi geliyor.siz ne düşünüyorsunuz?
fetö öldüğü gün apo gündeme getiriliyor

bana ilginç bir zamanlama gibi geliyor.

siz ne düşünüyorsunuz?
0
buenosdias
(22.10.24)
Bro klasik gündem değiştirme çabaları, 2 gün sonra başlarlar teklifi CHP sunmuş gibi "CHP zihniyeti bebek katili Abdullah Öcalan'a özgürlük istiyor" tipi söylemlere.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.10.24)
Fetö ölmeden de hafiften başlamışlardı ya zaten son bir aydır. Bahçeli zaten bu konuşmayı yapacak mıydı bu grup toplantısında yoksa bu haber üstüne erkene mi çekti bilemem ama eninde sonunda buraya varmak aklında vardır
0
nundu
(22.10.24)
hdp nin ortağı chp
suriyeyi ypgye bırakacak olan chp
şehit olan askerlerin(sözleşmeli er-erbaş, astsubay) çoğu cumhurdan, canlarını kurtarmaya çalışınca chpden ses çıkıyor?!
0
lambırcek
(22.10.24)
Titanic +1
Bunlar pisliklerini kapatmak için her şeyi yapar. O yüzden;
ibb.co
0
logisticsmanager
(22.10.24)
Yahu bunlara uzanacak olan soruşturma olsa hakim savcı kovar hallederler o iş kolay.
Fetonun ölümü aponun meclise davet edilmesi çok anlamlı gelmiyor ama tesadüf de olmayabilir.
ABD gibi bir güç herkesi aynı hizaya getirdi gibi onun hesabı da iran ile olmalı oyun büyük yeğen.
0
anon1m
(22.10.24)
Yenidoğan çetesinin ucu sağlık Bakanlığına kadar gidiyor => devlet

Adalet sistemi tamamen çökmüş (arada tek tük kişilerin çıkması sistemi etkilemiyor malesef) => devlet

Ekonomi için yoruma gerek yok => devlet

Tüm bunlara arti askeri olarak da Türkiye'nin elini kolunu bağladılar. Esas zayıf noktamız burada.

Parasını odedigimiz f35'leri yunanistan aldı. Eskiden Ege'de hep turkiye-yunanistan f16 it dalaslari haberi olurdu, şu anda niye yok sizce:) irili ufaklı bütün Adalari usulsüz kanunsuz silahlandirdi yunanistan. Ya hadi kara sularını falan geçtim adamlar datca sahiline çıktılar. Akp öncesi Türkiye'de böyle işler olabilir miydi?

Türkiye'yi o kadar köşeye sikistirip elini kolunu öyle bir bagladilar ki, aylarca "chpkk" diye propaganda yaptirdiklari itlerine yarın "biji pkk serok apo" propagandası yaptirtacaklar tıpkı 15 sene önce olduğu gibi.

İsrail'i hiç yazmıyorum, reis sağolsun zaten uluslararası arenada bizi habire rezil ediyor yok söyle saldiracaklar yok böyle s..cekler vs diye..

Bu olayların ucu çok daha kötü yerlere gidecek. Daha neyi göreceğiz demeyin, hiçbir şey görmedik aslında daha. Ve malesef ses çıkarmamiz gereken noktayı da geceli çok oldu.

Sonumuz hayrola.
0
makbur
(23.10.24)
fetö'nün ölmesinden çok orta doğu'yla alakalı.

israil, gazze'yi dümdüz edip üstüne lübnan'a saldırdı. orta doğu'daki amerikan unsurlarına "biraz dinlenin, size iş düşecek" komutu geldi. pkk'yı o yüzden sarıp sarmalıyorlar şu an. suriye'nin kuzeyinde en azından 100 bin kişilik kürt kuvveti olmazsa ne iran'ı ne de türkiye'yi parçalayabilirler çünkü.

iktidarıyla muhalefetiyle başımızdaki herkes türk ve türkiye düşmanı, bundan artık tamamen eminim ama geçmiş olsun, bu saatten sonra bu ülkeyi anca atatürk gibi bir adam kurtarır, o da yok.
0
mark greg sputnik
(23.10.24)
bu sitede, beşiktaşta mülkleri olan bir hanfendi 2018de bir oy Chpye bir oy Hdpye diyerek oy topladı. o zamandan beri müttefikler. ip de ittifaka dahil oldu.
o günden beri hiç böyle sorular sorulmadı

suriyeden çekileceğiz -ve orası amerikan vekil kuvvetine kalacak- denince de ulusalcılardan çıt çıkmadı. ee?

şimdi ingilizler amerikalılar pkk eliyle türkiyeyi işgal edecek diye bi şeyler söylüyorlar, ankara anlaşmasını açıp okumamış 1 kere, toprağın fiyatından haberdar değil

arkadaş sohbetinde iplilerden güneydoğuyu verelim laflarını da az duymadım
bunlar olurken müebbet hapisteki öcalanın siyasi malzeme olmasının nesi garip, tam da kürdistan bölgesinin seçimlerini barzani kazanmışken

edit: yani ortada herkesin açıktan yapıp fısır fısır konuştuğu bir şey var, ama bi tanesi çıkıp açıkça konuşamıyor
0
lambırcek
(23.10.24)
mevzu anayasa degisikligi icin her turk karsitini cati altinda birlestirmek. oyle yenidogan menidogan vs hicbir sey olmaz. bu ulkede cumhurbaskaninin, bakanlarin yolsuzluk kasetleri ortaya serildi hicbir sey olmadi. yargi tamamen bitmis, kimden korkacaklar da gundem degistirecekler lol. giderim ulkeye suriye'den fuze attiririm diyen adam kurtlar vadisi editleri esliginde disisleri bakanligi yapiyor. adamlar en kotu montaj bu diyip siyriliyorlar isin icinden. biz bu ulkenin aptalligini cok hafife aldik.

olay anayasa degistirmek. bunun icin de kurt, dinci vs turk olmayan herkesi toplayip ulkeyi resmi olarak yikmayi deneyecekler. cunku iktidardan dustukleri anda oyun biter. son sanslari bu. tayyip'in bile.
0
antikadimag
(23.10.24)
İki gün önce alman cb ile bütün mültecileri alırız tabii efendim, iti kopuğu Almanya’dan da alırız efendim, gönderin bize toplantısı yapan kimdi? Hani çok büyük güvenlik adımları atıyor ya yersen bu adamlar.
Türkiye öyle bir hale getirildi ki kamera önünde bunu yaparken kamera arkasında da silahlı örgütler için “ne isterseniz efendim” kıvamındalar. şehitler üstünden nasıl önlerine gelene pkklı dedilerse bugün de barış için diye yutturacaklar. Artık bundan sonra paranın, iktidarın geleceği yerden ne emir gelirse o.
0
sibertenik
(23.10.24)
reisin başkanlık için önünü açmak için anayasa değişikliği lazım çoğunluğu akp mhp dem olarak sağlanabiliyor. bundan dediler.
0
mikahakkinen
(23.10.24)
yılmaz özdil in bugünkü youtube yayınını dinleyin salağa anlatır gibi anlatmış.
0
jamswety
(23.10.24)
"ilk olarak şimşek programının işlemesi için iktidarın zaman kazanması lazım, bu esnada emekçiler sessiz kalmalı, toplum ekmeğin küçülmesi dışında her şeyi konuşmalı, sahte kutuplaşmalar yaratılmalı.
ikincisi yeni anayasa bağlantılı olarak burada da tek dert açık şekilde "ölene kadar" iktidarda kalmak, bunun için topluma yeni bir hikaye anlatmak "israil saldıracak" masalıyla iç cephe adı altında yeni bir hegemonya tesis etmek.

Bu ikisini görmezden gelip iktidarın kurduğu pyuna öyle ya da böyle dahil olmak o oyuna dahil olan herkesin iktidarın kendi ömrünü uzatma ve ölene kaadar koltukta kalma projesine ortak olması anlamına gelecek"
Fatih yaşlı tespitidir. +1 diyorum.
0
Kediyi üzdün
(23.10.24)
(4)

bağkurluyken sigortalı işe girince ne oluyor

mark greg sputnik
kendi işimden dolayı şahıs şirketim var ama çalıştığım yerin isteği üzerine, onların atadığı mali müşavirin gözetiminde yapılmış bi şey. bana her ay maaşa ek olarak şirket için ödemem gereken vergiler ve bağkur primi ödeniyor.geçenlerde bildiğimiz düz sigortalı işe girdim. o kadar yorucu ve kaotik b
kendi işimden dolayı şahıs şirketim var ama çalıştığım yerin isteği üzerine, onların atadığı mali müşavirin gözetiminde yapılmış bi şey. bana her ay maaşa ek olarak şirket için ödemem gereken vergiler ve bağkur primi ödeniyor.

geçenlerde bildiğimiz düz sigortalı işe girdim. o kadar yorucu ve kaotik bir süreçti ki valla hiç uğraşmadım "bi sorun çıkarsa onlar bana söyler zaten" dedim. giriş yapıldı, neredeyse bir hafta olacak, şu an çalıştığım iki yerden de ses yok.

bildirmeyerek hata mı ettim acaba şimdi yarın bi gün patlamayalım bu yüzden? şimdi nolur mesela iki farklı yerden emeklilik olmuyo herhalde ama ben iki işte de devam edeceğim yani biri yüzünden diğerini kaybetmek istemiyorum. düz sigortalı olan zaten kolay da neblim iş yaptığım firma iki ay sonra "ulan sen zaten sigortalısın biz sana bağkur primi yatırıyoz onları geri ver" demesin?

özetle bu sistem nasıl işliyor yani hem kendimi hem de birlikte çalıştığım insanları mağdur etmemek için yapmam gereken bi şey var mı? para lazım diye öyle daldık kafamıza göre ama?
0
mark greg sputnik
(22.10.24)
sigortali bir isyerine girerseniz size artik Bagkur primi cikmaz. Bagkur prim yukunuz ortadan kalkar yani. Bu durumda 2 taraftan sigortali olmamis olursunuz sadece 4a dan sigortaniz yatacak. Kendi sirketinizin islemleri devam edebilir onunla ilgili bir problem yok sadece bagkur priminden muafsiniz.

Bazen bagkur priminde cakisma olabiliyor. yani halen bagkur primleri gorunmeye devam ediyor. Eger boyle bir cakisma olursa yeni sirketiniz farkedebilir. SGK li oldugunuz andan itibaren eger bagkur primi cikarsa odemeyin ve sgk yi arayip danisin bu durum olursa.
0
nuevo
(22.10.24)
hocam o zaman anladığım kadarıyla benim iş yaptığım firma bana artık bağkur primi ödemeyecek değil mi, dolayısıyla atıyorum bağkur primi için 2 bin toplamda 20 bin veriyorlarsa artık 18 bin yatırmaları lazım? olur da bir sonraki maaş günü aynı miktarı yatırırlarsa mali müşaviri mi bilgilendireyim öncelikle bak ben artık bağkurlu değilim bunu yatırmayın diye? aslında korktuğum şey buydu yani adamlar bağkur için göndermeye devam eder, iki ay sonra "hop hemşehrim geri ver o parayı der" vs.
0
🌸mark greg sputnik
(22.10.24)
@nuevo açıklamış, sosyal güvenlik tekliği var bizim ülkemizde, hem bagkurlu hem ssk'lı olmak isteseniz de olamazsınız ama malesef bagkur sistemden düşürmez. Bu yüzden SSK'lı oldugunuz zaman mutlaka bagkura gidip ben ssk'lıoldum bana bagkur primi işletmeyin diye söylemelisiniz.
0
liberal
(22.10.24)
@mark bagkur priminden komple muaf oluyorsunuz. yani borc cikmayacak.

Kaldi ki siz devlet memuru degilsiniz farkli bir yere is yapma yasaginiz yok. Bahsettigim cakisma olayi denk gelirse bile onceden sahis sirketim vardi henuz kapatamadim o yuzden gozukmus der gecersiniz. Yani cok kafaniza takmayin derim.
0
nuevo
(22.10.24)
(13)

Bana bildiğiniz güzel soygun filmleri önersenize.

adriana lima poposu yaglayicisi
Dizi değil film. Eski olur yeni olur, banka soymalı, zengin birilerini soymalı, altın çalmalı her türlü olur. Teşekkürler.
Dizi değil film. Eski olur yeni olur, banka soymalı, zengin birilerini soymalı, altın çalmalı her türlü olur. Teşekkürler.
0
adriana lima poposu yaglayicisi
(17.10.24)
The Town
0
Shepard
(17.10.24)
Basima birsey gelmeyecekse Ocean serisi diyecegim.
0
mbond
(17.10.24)
The matchstick men

Edit: isimleri karıştırmışım, ladykillers olucak, tom hanks in oynadığı
0
grimavi
(17.10.24)
en bilindikler now you see me, catch me if you can, italian job, ocean s eleven
benim diğer sevdiklerim; triple frontier, baby driver
0
chanandler bong
(17.10.24)
Heat.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(17.10.24)
inside man
panic room
nueve reinas
dog day afternoon
0
nothing in my way
(17.10.24)
hırsızlar şehri
0
respect
(17.10.24)
"Soygun" demeyelim de "vurgun ve kazık yeme" diyelim:

(bkz: Payback)

www.imdb.com
0
zaman ilac degil insanlar unutkan
(17.10.24)
abi aslında böyle istenen şeyi sunmayan cevapları hiç sevmem ama klip önereceğim müsaadenle, DI VİKIND'ın false alarm'ı.

www.youtube.com

bence altı dakikadan kısa sürede üstelik müzikli, çoğu filmden güzel klip çekmiş adamlar. her izlediğimde banka soyasım gelir.
0
mark greg sputnik
(17.10.24)
the italian job keyifle izlemiştim zamanında
www.imdb.com
0
exlibris
(17.10.24)
jackie brown
0
abelardo
(17.10.24)
Heat' en iyisidir.
0
deer hunter
(17.10.24)
Heat +1
0
merhum
(18.10.24)
(15)

Dışarida kahve içer misiniz?

Zetnikov
Bu aralar minimalizm ve ekonomi para biriktirme olaylarina sardimSoyle diyorlar illa kahve iceceksem evde icerimSebep disarisi pahaliİste haftada 2 kahve icsen 100 liradan bilmem kac lira oluyor vs yoksa fakirlesirsin para biriktiremezsin seneye vurunca on yil sonra araba alirsin tarzi seyler falanl
Bu aralar minimalizm ve ekonomi para biriktirme olaylarina sardim

Soyle diyorlar illa kahve iceceksem evde icerim
Sebep disarisi pahali

İste haftada 2 kahve icsen 100 liradan bilmem kac lira oluyor vs yoksa fakirlesirsin para biriktiremezsin seneye vurunca on yil sonra araba alirsin tarzi seyler falanlar fistanlar

Bu durumu tam kabule gecemedim cunku

Evde kahve icmeyi coknseven biri degilim

Soyle bir zevkim mesela sizin yok mu arkadaslar

Cafeye gidip hava alip sosyalesirkene yada ziyaretcimle konusurken kahve icme atmosfer vs zevki

Yorumlariniz nedir evde kahve icmek cebimi rahatlaticak peki huzurum ne olur muallakta
0
Zetnikov
(16.10.24)
onun dengesini kurmak gerekiyor, bütçenize göre aşırıya kaçmadan keyif aldığınız şeyleri yapın. yapmayınca başka psikolojik sorunları doğuruyor, o da fizyolojik sorunlara evrilebiliyor.
0
orient blue
(16.10.24)
Dışarıda içilen kahve hem sunum hizmetini hem kahveyi satın almaktır. Oturulan ortamın güzelliği, dışarıda olmak, hava değişikliği de cabasıdır. Evde kahve içmenin olayı iste "istediğin an istediğin kahveyi istediğin tertiple" içebilmektir. İster çalışma arasında, ister misafirle, ister temizlik sonrası, ister uyanınca veya dışarıdan gelince...

İkisinin yerleri farklı.

Dışarıda kahve içmem masraf oluyor diyenler çoğunlukla ikiye ayrılır,

Ya ev araba gibi büyük bir alışverişi gerçekleştirmek için para biriktirecektir, yemeyip içmeyip biriktirme sürecindedir ya da cidden dar gelirlidir, parasını dışarıda oturup kahve içmeye değil dükkan vergisi ödemeye yarıyor gibi hissediyordur. Çok az da olsa bazıları parasına kıyamamaktan çıkmıyorlardır. Olabilir, insanız.
0
muhayyer divan
(16.10.24)
Evde kahve içmeyi seviyorum. Dışarıda sadece arkadaşlar dışarıda kahveyi sadece sosyalleşmenin parçası olarak içiyorum. Zaten ortalama fiyatlı kahveler lezzetli değil, lezzetli olanlar gereksiz pahalı.
0
nawar
(16.10.24)
Zevk aldığım bir şeyse parasına bakmam içerim.
0
mikahakkinen
(16.10.24)
Çok çıkmadığım için ayda yılda bir kafeye oturup dinlenirken bu keyiften kendimi mahrum etmem

Senin dediğini her gün dışarıda parasını harcayan gençler için diyor, 100 liraya kahve içsen ayda 3000 yapar
0
grimavi
(16.10.24)
Ben her gün kahve içiyorum. Bu hesabı ben de yaptım ama kahveden başka bir alışkanlığım yok. Yani dışarıda yemek yok, başka alışkanlığım yok.
0
Kahvedesu
(16.10.24)
Iciyorum. Bana da fiyatlar cok geliyor. Ama simdi hesapladim. 150 liradan diyelim ayda 600 lira. Yilda 7200 lira. Yahu ne alican yilda 7200 birikse. 10 senede 72000 diye hesap mi olur ayrica.
Hadi haftada iki ic. Ayni hesap. Cok sacma.

Kahvedesu turkiyede olsan napiyorum ben derdin :))
0
Kittie
(16.10.24)
Ayda 1-2 defayı buluyor o da arkadaşlarla buluşunca ya da ben kitabımı pc'mi alıp çalışmak için bir kafeye gittiysem içerim.
0
Amaranta ursula
(16.10.24)
Neredeyse hergün dışarıda bir kahve içerim. Bazen birden fazla oluyor. Para işlerinden pek anlamam ama bunun bizi kurtaracağını düşünmüyorum
0
yuvarlanantencereninkapagi
(16.10.24)
Sonra psikologlara çok daha fazlasını ödeme ihtimali var
0
parka
(16.10.24)
Ben dışarda kahve vs her şeye çok para harcıyorum . Para biriktiremiyorum gerçekten :) ama vazgeçemem dışarda kahve tatlı gibi şeylere para harcamaktan. Çünkü bir faydası olacağına inanmıyorum :(
0
turuncu tonlarda
(16.10.24)
abi çok fakirsem zaten hesap kitap yapmadan hiç harcamamaya çalışıyorum ama bir yandan hayatı kaliteli yaşayıp diğer taraftan fazla açılmamak amacındaysam onu kendi kafamda hesaplıyorum. genelde süreklilik arz etmeyen harcamalardan kaçmam yüksek olsalar bile. atıyorum ayda bir kez terapiye giderken 1 saat yürüyüp üstüne otobüse 30-40 lira vermek yerine taksiye atlarım, 300 lira hatta daha az paraya konforlu ve hızlıca hallederim işimi. yahut kahve merakım ya da dışarıda oturma alışkanlığım yoktur, o yüzden böyle bir durum olursa "dur lan bi kahve içiyim" deyip girer içerim pahalı bile bulsam.

para, maddi güvence her zaman önemli tabii ama bir taraftan eğer imkan varsa hayatı da olabildiğince güzel ve kaliteli yaşamak gerektiğini düşünüyorum. atıyorum sürekli kahve içen birisi "ben bunu evde yapıp yanıma alsam ayda 1000 lira masraf kısmış olurum" diyor olabilir, onun için bu vazgeçilebilir bir lükstür ama haftada bir dışarıda kahve içemedikten sonra ekstra tasarruf neye yarar onu da düşünmek lazım. bu parayı değerlendireceksindir, bi fikrin vardır, çok uzak olmayan bi gelecekte o birikiminle daha kaliteli yaşayacağını düşünüyorsundur o zaman eyvallah.

ben de kendimce minimalist yaşama taraftarıyım. bir çift botum, onun dışında sadece bir çift ayakkabım var. paso birbirinin aynısı siyah tişörtlerle acun gibi gezerim. bundan fazlasına ihtiyaç duymuyorum. ben miminalist ve masrafsız yaşamı daha ziyade ev içi/kişisel yürütmeye çalışıyorum. yoksa arkadaşımla dışarı çıkamayacaksam, airsoft tüftüfü alamayacaksam, arada kahve içemeyeceksem o kemer sıkmanın ne faydasını görcem ki.
0
mark greg sputnik
(16.10.24)
Cebimde 200 tl kalsa gider bi yere oturur kahve icip napicagimi düşünürüm lol
0
robert bosch
(16.10.24)
Amaç sadece kahve içmekse evde içerim. Lezzet aynı…
Ama dışarıda olmak, sosyalleşmek, hava almak ise içilir.
Mesele sizin ne istediğiniz.
0
master of ceremonies
(17.10.24)
Kahve içmeyi çok sevdiğim için kendime bir makine alıp evde içiyorum, bazen termosuma koyup işe getiriyorum öyle tüketiyorum.
Bu ayrı bir olay ve dürüst olayım makine ilk başta beni çok sarssa da uzun vadede beni büyük kara geçirdi çünkü benim günlük kahve tüketimim minimum 4 bardak.

Ama dışarıda kahve içmenin de tadı bir ayrı oluyor özellikle sosyalleşme mevzusunda.

Ben şöyle bir karar vermiştim;
Arkadaşlarımla dışarıda buluşmadığım sürece kahve içmeyeceğim.
Bir süre uyguladım da ama bazen insan gerçekten bi hava almak istiyor, farklı bir ortamda oturmak istiyor, yalnız da olsa etrafı seyredip, kitap okuyup, bir şeyler izleyip kahve içmek istiyor.
Ama bu bende gerçekten minimuma indi.

Hem kahvemi azaltmaya çalıştığım bir dönemdeyim hem de tasarruf dönemindeyim. Sabah evden çıkmadan bir kahve içiyorum o beni zaten bir süre kesiyor.
Bazen hiç dışarıda içmeden eve gittiğimde de iki fincan içip kapatabiliyorum günü.

Kahve içmeyi seven biri değilseniz makine size göre değil boşuna masraf etmiş olursunuz siz ortamı seviyorsunuz çünkü alsanız da kullanmaz yine dışarıda içersiniz.

Bir kahve keyfimiz var ya ondan da tasarruf etmeyiverelim yani, mutlaka başka aşırı harcamanız vardır oralardan kısabilirsiniz.
0
mutekebbir
(17.10.24)
(3)

Bir Heidegger alıntısının Almancasını bulmak

encokbenisevinnolur
"Everyone is the other, and no one is himself. The they, which supplies the answer to the who of everyday Da-sein, is the nobody to whom every Da-sein has always already surrendered itself, in its being-among-one-another."Böyle bir alıntı var, Heideggerden. Hangi kitabından olduğunu bulamadığım için
"Everyone is the other, and no one is himself. The they, which supplies the answer to the who of everyday Da-sein, is the nobody to whom every Da-sein has always already surrendered itself, in its being-among-one-another."

Böyle bir alıntı var, Heideggerden.

Hangi kitabından olduğunu bulamadığım için dolayısıyla Almancasını da bulamıyorum.

Kitabı bilen çıkar mı, alintinin kaynağını?

Ya da bir arama yöntemi önerir misiniz?

Not: cümleyi tekrar Almancaya çevirmek bir seçenek değil.
0
encokbenisevinnolur
(16.10.24)
Varlık ve Zaman
0
prole
(16.10.24)
"Da-sein" şeklinde değil de "Dasein" diye arayın. Yüksek ihimal "varlık ve zaman" kitabından. Almanca varsa direkt "sein und zeit" kitabını indirip "dasein" kelimelerinin geçtiği yerlerden bu bölümü bulabilirsiniz.
0
makbur
(16.10.24)
kitap zaten paylaşılmış, orijinali,

"Jeder ist der Andere und Keiner er selbst. Das Man, mit dem
sich die Frage nach dem Wer des alltäglichen Daseins beantwortet, ist das Niemand, dem alles Dasein im Untereinandersein sich
je schon ausgeliefert hat."

taradajko.org

şurada 128'inci sayfada bulabilirsiniz (pdf değil kağıtta yazan sayfa, pdf'te 141)
0
mark greg sputnik
(16.10.24)
(4)

komünist yazın

mark greg sputnik
bu işlere meraklı birisi olarak özellikle günümüz kapitalist sistemi içerisinde OLABİLDİĞİNCE komünizme yakın yaşama temelinde merakım var. bu konuda önerebileceğiniz kitap, belgesel, söyleşi vs. var mı? komünist manifesto filan demiyorum yani mümkünse son 20-30 senede yazılmış olsa daha iyi hatta.
bu işlere meraklı birisi olarak özellikle günümüz kapitalist sistemi içerisinde OLABİLDİĞİNCE komünizme yakın yaşama temelinde merakım var. bu konuda önerebileceğiniz kitap, belgesel, söyleşi vs. var mı? komünist manifesto filan demiyorum yani mümkünse son 20-30 senede yazılmış olsa daha iyi hatta. illaki "komünizm süper" demesine gerek yok, eleştirel de olabilir. aslında GOMANİZM DAVETİ aldım ama ironik şekilde işten güçten dolayı vaktim olmayacak dfjdfkd bu motivasyonla insanlarla buluşmam, görüşmem çok mümkün değil en azından şimdilik.

yani demek istediğim bu alandaki tarihsel, ekonomik, sosyolojik, hatta edebi çalışmalar filan hepsi uyar. ne okuyabilirim? bende sadece temel var ama ötesinde nereye gidebilirim bilmiyorum. çok fazla teoriye boğulmak da istemiyorum. evet o da lazım ama dediğim gibi mesela şu an kapitalist bir ülkede, kapitalist sistemde yaşayan ve başka şansı olmayan birisi EN KOMÜNİST nasıl yaşar? bu konuda nasıl fikirler var?

etrafımdaki sol görüşlü insanlar maalesef israil'e filan sempati duyuyor, kediyle kafayı bozmuşlar vs bir şey öğrenmek mümkün değil.
0
mark greg sputnik
(13.10.24)
Eskiden de asker parkası giyip Birinci sigarası içerlermiş. İlla ki şekilcilik olacak. Ancak İsrail'e sempati duyan şeklini ilk defa duydum. Pilistin'e desen FKÖ ile birlikte silah pratiği öğrendikleri günlerden bir nostalji hissi derim bak.

Komünizm bir kişisel yaşam tarzı değil bir devlet yönetim şekli. Ama ben bireysel olarak tecrübe edeceğim diyorsan minimalist bir yaşam tarzına geçmekle işe başlayabilirsin. Yılmaz Güney'in Arkadaş filmini bulup bir seyret mesela. Sonra Yol da iyidir. Fikir vericilik açısından.

Bir kıvılcım düşsün de önce. Bakalım volkan olup yakar mı?

İktisadi düşünceler tarihi diye bir kitap ara Google'da. Al bi oku. Adam Smith i, Keynes'i çözmeden Marks'a yürüyebilir misin? Olmaz yani bence.
0
Mirket
(13.10.24)
abi şimdi ben de "komünizm uzmanı" değilim ama kendi ahlakıma, inancıma, bildiğime göre bunu hiçbir yere sığdıramıyorum açıkçası. benzer şekilde abd'de demokratların "aşırı solcu" gösterilmesi de bana korkunç geliyor. bence dünyanın en alakasız şeyleri.

öneriler için teşekkür ederim. smith ve keynes konusunda haklısın, komünizmin temelde ne olduğunu biliyorum ama karşısında ne var en azından teorik olarak onu da bilmek lazım.

komünizm kişisel yaşam tarzı değil elbette ama ben şöyle düşünüyorum abi, yani bir gün olur da gelirse insanlar istediği için gelecektir. benim kendi pozisyonum da bu şekilde zaten. eskiden balici gibi asıp keseyim ortalığı yıkayım derdim. şimdi "olm sen işinde gücünde, akıllı, insanları etkileyebilecek bi adam olursan bu tohumları ekme şansın olur; yoksa bugün devrim yapmaya kalksan gtüne çubuğu sokarlar, perişan olursun" diye düşünüyorum.

"bireysel komünistleşme" fikri o yüzden hoşuma gidiyor. yani şimdi ben bir asgari ücretli olarak komünist devrim yapamam ama 20 sene sonra yeğenim beni görüp "dayı ne değişik adamsın amk böyle düşüyo mu bari" dese, bu işe merak salsa... böyle böyle "herkes bi lira verse" bu bilinç ve istek uzun vadede yerleşir belki.
0
🌸mark greg sputnik
(13.10.24)
her şeye şuradan başlayabilirsin:

"etrafımdaki sol görüşlü insanlar", onlar sol liberal falan. diğer yazdıklarınızla hiçbir alakası yok.
0
patronaj1
(13.10.24)
tr.m.wikipedia.org

Kesinlikle yobaz tayfa degil. Bunlara atayizler de katilabiliyor. Tkp den falan daha makul fikirleri var.
0
halk
(14.10.24)
(10)

Evlilik düşünülen uzun ilişkiden ayrılmak

yuvarlanantencereninkapagi
Bu sefer olacak galiba demiştim. Yaklaşık 9 aydır birlikte yaşıyorduk, 3.5 yıldır birlikteydik. Gelecegimiz olmadığını düşünüyormuş, öyle dedi. Herhangi bir kavga vs yaşanmadı. Yaklaşık 3 ay önce yine bir ayrılık mevzuu olmuştu, benim ısrarlarimla tekrar deneyelim demiştik. Olmadı. Benim de uzun sür
Bu sefer olacak galiba demiştim. Yaklaşık 9 aydır birlikte yaşıyorduk, 3.5 yıldır birlikteydik. Gelecegimiz olmadığını düşünüyormuş, öyle dedi. Herhangi bir kavga vs yaşanmadı. Yaklaşık 3 ay önce yine bir ayrılık mevzuu olmuştu, benim ısrarlarimla tekrar deneyelim demiştik. Olmadı. Benim de uzun süredir iyi olmadigim bir dönemdi, onun için de zor. Kendimi sucluyorum biraz acaba ben psikolojik olarak iyi olsaydım daha farklı olur muydu diye. Bir sevgilinin de iyi ve kötü zamanlarda yanımda olması gerekirdi, cabasiz bir kötülük hali değildi. Uzun süredir terapiye gidiyorum iyi olmaya çabalıyorum. Onun hayatının da çok yakında değişeceği bir dönem olacak, sanırım evlilik korkusu da oldu. Hiç bu konuları konuşmuyorduk bu arada. Muhteşem bir sevgili olduğu söylenemezdi, aşırı bireysel, her zaman bir planı vardı. Bunu asla kısıtlamıyordum hoşuma gidiyordu hatta. Arkadaşlarıyla yaptığı planlara çoğu zaman eşlik ediyordum fakat ben kendi arkadaşlarımla genelde yalnız bulusuyordum. Hatta arkadaşlarım yeni yeni söylüyorlar bizi sevmediğini düşünüyorduk diye. Bunları aslında ilişki içerisinde de yalnız olduğumu anlatmak için söyledim.

İki insanın birbirini sevmesinin ve anlasabilmesinin mucizevi bir şey olduğunu düşünüyorum, yaşadıklarım gördüklerim bana böyle düşündürdü. Bunu kaybetmek, denememek, çabalamamak aptallik, ben elimden geleni yaptim icim rahat. İyi bir sevgiliydim bence. günümüzde bulunamayacak kadar dürüst, guvenilir, sadik, sevgi dolu. Sadece kendim kötüydüm dünyayla baş edemiyorum. Onun daha yaşayacak şeyleri varmış diye düşünüyorum. İyi olmaya çalışıyorum daha iyi de olacağım. Taşınma işleriyle uğraşıyorum şimdilik. Bu sureci kolay atlatmak için tavsiyelerine açığım.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(13.10.24)
Uyum, sevgiden daha önemli olabiliyor.
Senin de söyledigin gibi sevgi tek basina yeterli degil. Daha gec bitip zaman kaybi olacagina simdi bitmis bosver.
Kirik kalbin zamanla iyileşecek ve hayatini toparladiginda cok daha sevdigin ve sevilecegin, uyum icinde oldugunuz bir iliskide olacaksin.

Onsuz hayatina adapte olmaya calis bir an önce. Onsuz rutinler, aktiviteler olustur.
0
robert bosch
(13.10.24)
benim de evliliğe doğru giden şimdiye kadarki en ciddi ilişkim yaklaşık 3 ay önce bitti. Benim isteğim ve zorlamam ile götüremedik sonunda ayrılmak isteyen taraf ben oldum. Ben de dönüp baktığımda ilişkiyi kurtarmak için elimden geleni yaptım diyorum hiçbir pişmanlığım yok. 3 ay oldu unuttum mu ayrılmadan önce de bana dünyada cenneti mi yaşattı hayır.
Zamanla geçecek biliyorum. Ve ona karşı kin bile hissetmek istemiyorum.
Sadece daha ağır dertlerim olmasın yeter elbette geçecek. Zaman her şeyin ilacı.
0
kestane gürgen palamut
(13.10.24)
sizinki kadar uzun süreli olmasa da benzer şeyi bende yaşadım ve unutmaya çalışıyorum. bu süreçte yaptıklarımın başında gelen önce acıyı derin yaşamak oldu. çünkü duyguların içinden geçmezsek tam anlamıyla dışına çıkamayız. öncelikle varsa sosyal medyadan takip ya da stalku bırakın, acıyı yaşadıktan sonra. unutmak istediğiniz ya da kendinizi iyileştirmek istediğiniz o evreye geldiğinizde yani . canınız twitterda hangi tweeti attığına, instada hangi storyi paylaştığına bakmak mı istiyor? yapmayın, kendinize engel olmaya çalışın. eğer seviyorsanız kendinizi kitap okumaya ya da film izlemeye verebilirsiniz. aşk filminden ziyade komedi ya da sitcom, talkshow tarzı olabilir. öğrenmeyi seven biriyseniz kendiniz için sertifika programları alabilirsiniz. hedefiniz varsa mesela rusça öğrenmek gibi kendinizi bununla meşgul edebilirsiniz. hiçbir şey yapmadan oturmak emin olun kafanızda kurmanıza ve overthinkinglere yol açıp size zarar verecek. şunu da demeden geçemeyeceğim; sizin için yanlış insanmış ve şimdiden belli oldu. daha geç belli olması sizi daha çok üzebilirdi. sizi daha iyi biri hak ettiği için bazen bunlar yaşanıyor. kendiniz demişsiniz yukarıda dürüstüm diye. bırakın da sizin gibi dürüst bir insan bulsun sizi. hepimiz bu dünyaya bir kere geliyoruz ama o da üzülmek için değil. anı yaşamaya çalışın...

not: bende aynı acıdan muzdarip biri olarak başka önerilere de açığım. :)
0
bogurtlenliporsuk
(13.10.24)
Hafızayı tazelemek lazım. Birlikte yaptığınız 5 duyuya hitap eden her şeyi tekrar ama tek başına ve başka arkadaşlarla yapmayı kastediyorum. Birlikte sinemaya mı giderdiniz, tek başına aynı şeyleri yeniden yap, arkadaşınla yap, ama aynı şekilde aynı şeyleri yap. Birlikte oyun mu oynardınız, aynı şekilde tekrarla, ama yalnız olarak ve başkalarıyla beraber yap.

Geçmişini tazelemek bu. Hatıraları tazelemek. Geçmişi geçmişte bırakmayı ve "özel" şeyleri sıradanlaştırmayı kolaylaştırır. Aslında her şeyin senden çıktığını ve sonunda mutlaka sana döndüğünü görürsün, idrak edersin. Onun için kendi merkezine doğru mıknatıslanırsın zamanla, merkezini bulursun. Hatıraları tazelemekte ve kendin için yaşamakta fayda var.

O kişi ruhen doyumsuzmuş. Onu sen doyuramazdın. Belki de ayrılmak iyi olmuştur...
0
muhayyer divan
(13.10.24)
öncelikle geçmiş olsun ve kolay gelsin.

iki insanın birbirini sevmesinin ve anlaşabilmesinin mucizevi bir şey olduğunu ben de düşünüyorum.

ancak bazı insanlar bize süreli verilmiştir. ondan alabileceğin her şeyi (dersi) almış olmalısın ki, ilerle. dersler bitmiş.

hayat cidden sınavlar silsilesi. bir yerde rahat ettiğinde veya dersin sınavını veremediğinde o durum sona eriyor. ders bitmediyse ahmet gider mehmet gelir ama daha ağır şekilde gelir.
hayatta sadece senin var olduğunu ve diğerlerinin senin ilerlemen için sana sadece ayna ve destek olduğunu düşünmek belki iyi gelir.

"mümin müminin aynasıdır" burada mümini dini olarak alma. aydınlanmış kişi olarak bak. bu kişi bana neyimi yansıtıyor demek anadolu topraklarındaki kadim bilginin anahtarı.

"ben bunu neden yaşıyorum? öğrenmem gereken ne?"
0
janderzel zartanyan
(13.10.24)
instagramın varsa jillian turecki ilişkiler konusunda güzel samimi net tavsiyeler veriyor
www.instagram.com
0
grimavi
(13.10.24)
Hocam çok geçmiş olsun. Ben de iki insanın birbirini sevip anlaşabilmesinin mucizevi bir şey olduğunu düşünüyorum. Belki bu iki paragraftan böyle bir çıkarım yapmak yanlış ama karşı taraf pek de sevmemiş, rahatına geldiği için durmuş. İş ciddiye binmeye başlayınca da gitmiş.
Umarım tez zamanda atlatabilme gücü ve enerjisi bulabilirsiniz.
0
Amaranta ursula
(13.10.24)
Çok geçmiş olsun, bir şey söyleyeceğim.

Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla ilişkilere çok emek veren, uğraşan, bir şeyleri oldurmaya çalışan bir havanız var. Lafa "bu sefer olacak galiba" diye girip, konuyu ayrılıktan dönüş ve sonra kendinizde de problem aramaya bağlayıp en son iki insanın uyuşması mucize galiba diye bitirmenizden bunu anlıyorum.

Bu yaptığınız yanlış.

Yürümeyecek ilişki aslında her türlü alarm veriyor, hatta daha ilk haftalardan anlayabiliyor insan neyin ilerde ilişkiyi bitirecek bir soruna dönüşeceğini.

Bunun yerine olmuyorsa olmuyor diye henüz daha bağlanmadan, ilişkiyi büyütmeden yolunuza bakmanız lazım. Uğraşırsam olur gibi düşünceler gerçeği yansıtmıyor.

İlişkilerin yürüme mantığı çok basit, eğer karşınızdaki kişi sizi beğeniyorsa başkasını çok rahatsız edebilecek özellikleriniz dahi gözüne batmıyor. Bu kadar kafa yormanın lüzumu yok.
0
akhenaten
(13.10.24)
bence söylenmesi gereken her şeyi zaten kendin söylemişsin.

bazen bazı şeyler olmaz. sevmek, anlaşabilmek, her şeye rağmen uzun süre bir arada kalabilmek gerçekten kolay iş değil. takdir edersin ki illaki bir suçlu olmak zorunda da değil: insan beyni enteresan, bazen istediğin kadar sevsen de iyi anlaşsan da olmayabiliyor.

ilişkiyi kurtarma şansın yoksa soğuk su içip tamamen kendine odaklan. sen her ne idiysen, kim idiysen yine osun. kendine "sahip çık" bir nevi. söylemesi kolay tabii ama böyle durumlarda yapılabilecek daha iyi bir şey bence gerçekten yok. ne yapabilirsin ki? üzülmek, yıpranmak çok doğal. sürecin parçası. ama uzun vadede zarar verecek, takıntıya dönüşecek, hayatını yaşamanı engelleyecek şeylerden ne kadar uzak durabilirsen o kadar iyi.

acı çeken bir insana söyleyince çok sinir bozucu olabiliyor, bizzat tecrübe ettim, biliyorum... ama sen dünyanın en güzel elması olabilirsin, karşıdaki kişi "ulan ben elma sevmiyorum ki aq" diyorsa yapacak bir şey yok.
0
mark greg sputnik
(13.10.24)
Öncelikle kendini suçlamaktan vazgeç. Mental olarak zor bir dönemden geçiyormuşsun, ayrılık sebeplerinden biri buysa hiç evlenmemeniz isabet olmuş. Evliyken, gerçek anlamda sevgiliyken vs. biri senin iniş ve çıkışlarını kaldıramıyorsa orda bir sevgisizlik olduğunu düşünürüm ben. Birbirinize güvenip kötü günlerde sırtınını yaslayamayacaksan içinde bulunduğun ilişkinin hiçbir anlamı olmuyor. İyi gününde herkes yanında, karşındakini özel yapan dibi gördüğün anda da yanında olması. İç dinamiğinizi bilmemekle birlikte aşırı bireyselliğinin kalbini kırdığını düşündüm. Seni yeterince dinlemedi, anlatmana teşvik etmedi muhtemelen.
Benzer bir durumda ben de oldum, giden taraf olarak. Sevgisizlik olduğunu fark ettim geriye baktığımda. Ömür geçirme motivasyonunu bulamamış seninle, 9 ay sonunda bence. Şimdi seni mutlu ettiği güzel günler cebinde kalsın yoluna devam et. Yaşayacak başka şeyleri var diyorsun ya senin de var. Acını yaşa, yaşamamazlık yapma, patlamasın sonra kendini tutmaktan. İyi haber : geçiyor. Diğer iyi haber: insan yeniden seviyor.
Flörtlere başlama hemen, daha da yıpranırsın, çivi çiviyi sökmüyor :) bi kitap serisine, bir diziye vs. başla. Dünyanı başka bir gerçeklikle doldurmak insana iyi geliyor.
Geçmiş olsun ve kolay gelsin.
0
sırtçantalı
(13.10.24)
(18)

Bunu cok ucuza kapadim dediginiz sey neydi

lapaz
.
.
0
lapaz
(09.10.24)
arabam. altına göre daha az arttı ama bence ucuza kapadım. 680k tl e almıştım.

altınlarım. kesinlikle ucuza kapadım. 2700 seviyesinden girdim, fırladı.

gs forması. sınırlı sayıda cumhuriyet yılı özel seri. manevi olarak yok pahasına eforla kapadım.

ben telefona katılamıyorum. iphone pahalıya geldi. 55k ödedim kulaklıkla.

traş makinam 3 te 1 fiyatına gelmişti.

bir de şu kadın ayakkabısıymış ama nb 9060 kapatırsam ok olcam. 9000 tl vermek istemiyorum yok yere.

aa az kalsın unutuyordum. indirime denk getirdiğim 2 şişe şarap! 2.000 tl belki bugünkü değerleri 800 tl ye kapamıştım :)

motosiklet interkomum ve araç gps air’i ikisi toplam 1k tl ye gelmişti.

honda africa twin maketi sadece 400 tl ye almıştım. çok şanslıyım bunun için bence.
0
baldan kaymak
(09.10.24)
Glenfarclas 25.
maça tekel sağ olsun kampanya yapmış 14'ten 9,5'a düşmüştü 3lü alımda.
0
Bruce
(09.10.24)
eskişehirde pazardan aldığım alman malı outdoor montum

kindle-fi tarihinde almıştım

komono saat kendime doğum günü hediyem yıllar öncesinden
0
tuborg yesili
(09.10.24)
Tesla aldım, fiyatı iki gün önce 700 bin tl arttı :)
0
gabe h coud
(09.10.24)
Mikrofonum: Streamer olmayi deneyip kisa surede birakan birinden almistim. 2 aylik mukemmel bir mikrofondu. Adam streamer isik setup'i da satmak istedi ama almadim lol.

Elektro gitarim: Uzak diye yakinlarda olan bi arkadasimi gondermistim benim yerime almaya, satici annesiyle gelmis. "Oglum bi hevesle aldi hic calmadi umarim arkadasiniz kullanir." demis. Kullanmadim tabii ama olsun ucuzdu.

Genel olarak elektronik esyalarim, ama onlarda bilincli tuketiciyim. bunu buradan alacagima gider o farka ucak bileti alir tatilimi yapip alir donerim modundayim.
0
aguen
(09.10.24)
Applied materials hissesini 2024 ocak ayinda 136€dan aldim. temmuzda 230€dan sattim.
Su an 180€larda
0
sonsuz
(09.10.24)
oransal olarak en ucuza kapadigim sey eddie bauer kaz tuyu montum galiba.

$300 civarinda hayvani bir monttu. outlet'e gittim, clearence'ta bir mont buldum. kasadaki kadin bir hata yapti galiba $40'a verdi montu. hala unutamiyorum. midwest kisina icinde tisortle ciktigim bir monttu.
0
antikadimag
(09.10.24)
sene 2013-14 filan olmalı, logitech direksiyon setini ikinci el 250 liraya almıştım o zaman. şimdi baktım da sanırım 2014'te asgari ücret 900 lira bile yok bu arada. hatırlıyorum o zaman da annem filan kızmıştı zaten oğlum sen mal mısın diye.

10 sene oldu hala cayır cayır kullanıyorum, euro truck simulator 2 oynuyorum, çok seviyorum. kaldı ki sanırım 10 sene kullanılmış "üçüncü el" hali herhalde hala en az 2-3 bine gider.

hayatımdaki en muazzam satın alım eylemiydi herhalde.
0
mark greg sputnik
(09.10.24)
Amerika’da columbia outlet mağazasında 20 dolara bir mont almıştım. 4 yıl oldu hala giyiyorum. 0 eskime, taş gibi.
0
but that was just a dream
(09.10.24)
247 Türk Lirasına Amsterdam git gel uçak bileti. Sene 2019, aylardan Ağustos. Aralık ayına 1 Euro + Vergiden yapıştırmıştım bileti. Hey gidi.

En güzel gezimdi. Gerçi o dönem hayatımın en güzel dönemiymiş bilmiyordum.
0
put it in your appropriate place
(09.10.24)
$600lik airpods maxleri $250e kutulu jelatinli sekilde aldim.

cok iyiye kapattigimi saniyordum taki sahte cikana kadar.

:/
0
cooperr
(09.10.24)
2007 gibi Ankara-Istanbul otobus biletini Kamil Koc’un rahat hattinda ustelik 1 tl’ye almistim, cok guzeldi. :)
0
mor oje
(09.10.24)
tr fiyatının 1/3'üne Sony kulaklık getirdim. Bugün 45K olan buzdolabını Kasım 2021'de 7K ya almıştım.

büyük şeyleri yazmıyorum ama en akıllı alışverişim 2021 - 2022 yıllarında ortalama 22tl maliyetle topladığım THY hisselerim. Bugün ucuz ve düşmüş haliyle 270tl. hala duruyorlar, bağlandım satamıyorum.
0
awlmi
(10.10.24)
5 sene önce Divarese' den online kupon mupon indirimle 80 tl ye siyah loafer aldıydım, terlikler 200 tl civarıydı.
0
kumandanim
(10.10.24)
inanılmaz ucuz diyemem ama geçen sene ps5 god of war ragnarok dahil versiyonunu İsveç'ten almıştım. Vergi iadesiyle falan o dönemki Türkiye fiyatının yarısı denebilecek bir meblağ tutmuştu.

İki sene önce enflasyonun coştuğu dönemde skechers'tan spor ayakkabı almıştım ve vade farksız 8 taksit yapmışlardı bi de aklıma o geldi. Yani çok mu ucuza geldi bilmiyorum ama taksit yapıyor musunuz sorusuna "vade farksız 8 taksit oluyor" cevabını aldığımda bana "bedavaya veriyoruz al götür işte" gibi bir his yaşatmıştı ahahah
0
nundu
(10.10.24)
pandemi başlarken ani bir kararla ev aldım. Her şeyiyle bana 210bin liraya mal oldu şimdi düşününce şaka gibi geliyor :)
0
alaimisema
(10.10.24)
30 euroya kilifiyla birlikte 10. nesil kindle.
0
chihirovekohaku
(10.10.24)
geçen sene şirketin havuz araçlarından bir tanesini aldım.
0
datnet
(17.10.24)
(18)

Köftesinde domuz eti çıkan üründe ne kadar vardır ki?

avatar is back
https://x.com/denetlecomtr/status/1844015778519245284?s=46Mesela 300 gr köftede? 50 gram falansa korkunç yüksek oran ama tadından bile anlaşılırdı o. Yarım gram falansa o ayrı şeyler düşündürtür.
x.com

Mesela 300 gr köftede? 50 gram falansa korkunç yüksek oran ama tadından bile anlaşılırdı o. Yarım gram falansa o ayrı şeyler düşündürtür.
0
avatar is back
(09.10.24)
tadından anlamazsın. o etlerde kıkırdak, atık et, kanatlı eti bile olabiliyor.
0
jelly bear
(09.10.24)
benim anlamadığım da domuz eti tr'de ucuz et mi ki, normal kıymaya karıştırıp miktarını artırsınlar. bu şeye benzemiyor mu? çeyrek altınları eritip 1 krş basmak gibi!!!
çok da yemişliğimiz var ve lezzetli lezzetli yedik. yedirdiler tüm t'ye. nasıl bir döneme denk geldik. her şey sahte
0
exlibris
(09.10.24)
Et piştikten sonra oranı az ise tadından anlamak zor.
Pişmemiş et analiz yapılıyor.

Gıda dedektifi YouTube sayfası büyük işler yapıyor.
Bir de damacana su işlerine bakılması lazım. Zamanında lağım suyu içirdiler bu millete.
0
diyecevaplandı
(09.10.24)
tadından anlaşılması mümkün değil, normalde kullandıkları dananın ne kadar dana olduğu bile meçhul, binbir çeşit koruyucusu baharatı kıkırdağı vs. var.

benim bu konuda en çok takıldığım şey exlibris'in bahsettiği nokta. yav türkiye'de domuz yetiştiriciliği zaten çok problemli bir konu. talep yok. siyasi baskı var. üretim çok kısıtlı. domuz eti yemek isteyen muhtemelen çok daha fazla para ödemek zorunda kalıyordur. hani atı eşeği bi yerde anlarım da domuzu "masraf kısma" yöntemi olarak nasıl kullanabilirsin ki türkiye'de? cidden altın eritip kuruş basma gibi.
0
mark greg sputnik
(09.10.24)
benimde merak ettigim su; eti nasil analiz edip icinde ne oldugu anlasiliyor ki ?


her gun tonlarca et satilan bir yerde, nasil denk geliyor bide.
0
foster
(09.10.24)
adamlar bu ekonomik kriz ortamında ucuza köfte satıyorlar hala yaranamıyorlar.
bizim milletimiz riyakar.
fakirin karnını doyurmak suç olmuş.
0
my fault
(09.10.24)
1) bu durumun ne kadar süredir devam ettiği belli değil, belki son 2 haftadır, belki son 3 yıldır böyle, sorun bunu bilmiyor oluşumuz.
2) domuz eti dediğiniz çiftlik domuzu olmayabilir, domuz avına 365 yıl izin veriliyor, yaban domuzu falan olabilir gayet.
0
selam
(09.10.24)
kıyma, normalde yenmeyecek etin degerlendirilmesi icin yapilir. kemik artigi, parca et, sakatat karismamis hazir kiyma olmaz. domuz etinin yenebilen kisimlarini zaten et olarak satiyorlar, satilamayan kisimlarini degerlendirmek icin kiymaya karistiriyorlar.
0
deckard
(09.10.24)
mesele domuz olması bile değil. amerikalının avrupalının yediği domuzun yenebilir taraflarını değil, kulağını anüsünü temizlemeden karıştırıyorlar. kaç defa malum köfteciye gittiğimizde ortası pişmemiş köfteler geldi geri gönderdik. temizlenmemiş domuz anüsünün tamamen pişmeden yendiğini düşünün. geçen yıl dizanteri vakası çıkmıştı, muhtemelen bu sebepten.

edit: üstteki arkadaşı görmemişim biraz tekrar oldu sori
0
titanyum22
(09.10.24)
0
Mirket
(09.10.24)
Domuz eti candir gerisi heyecandir
0
Zetnikov
(09.10.24)
TR de domuz eti fiyatları ne kadardır?
ayrıca TR de o kadar domuz eti üreTiliyor mudur?
0
ankarakecisi
(09.10.24)
Ben domuz falan çıktığını düşünmüyorum ya açıkçası, bir işin içine domuz giriyorsa orada muhtemelen siyasal islamcıların bi parmağı vardır, misal raporda kanatlı tek tırnaklı hayvan eti tespit edilse olabilir derdim de domuz eti olunca çok belli gibi sanki ya ne olduğu.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.10.24)
ben çok düşük miktarda olduğunu düşünüyorum ve bu bilerek bile içerden adam satın alarak karıştırılmış olabilir.
0
enteg
(10.10.24)
Türkiye'de, sanıldığının aksine domuz çiftliği sayısı az değil. Epey fazla var ve domuz yetiştirmek neredeyse masrafsız.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(10.10.24)
Türkiye'de domuz eti için çiftlikler var. Domuz eti diğer etlerden ucuz. Yusuf'un araya domuz eti katarak fiyat kırdığını sanmıyorum. Et tedarik zincirinde kullandığı yerlerden birindeki aynı et üretim bandında kalan artık ürünler ya da kalıntıdır muhtemelen. Tıpkı alakasız ürünlerde okuduğunuz alerjen uyarıları (eser miktarda fındık içerebilir) gibi. Böyle bir durumda kontaminasyon riski ile Yusuf'tan önce üreticiye denetim gerekiyor demek.
0
nawar
(10.10.24)
komplo buyuk ihtimalle. rakip firma bi calışana 10k verse biter iş. yusufun ihtiyacı yok domuz etinden edeceği 3 kuruş kaara.
0
cptxxx
(10.10.24)
Domuz eti tespit edildi denilen miktar binde 1, yani 1 kiloda 1 gram, yanımda çevremde bu oranları öğrendikten sonra "abi domuz eti çıkmış ya" diyen olsa onunla selamı sabahı keserdim ben açıkçası ekonomi bilmez gayri safi milli hasıla bilmez diyerek.
0
Bir ben var benden şurada
(10.10.24)
(4)

mekdanıs'ta işe giriyim mi ne dersiniz, şartları nasıldır

mark greg sputnik
iyi akşamlar,yaşı ilerlemiş uzatmalı öğrenciyim. şu an çoğunlukla günde 3-4 saati aşmayacak şekilde, bilgisayar başından yaptığım ve aylık 20 bin civarı kazandıran bir işim var ama borçlardan dolayı en azından 3-4 ay hatta tutturabilirsem sonrasında da çalışmak istiyorum. yani bi nevi artık "okul bi
iyi akşamlar,

yaşı ilerlemiş uzatmalı öğrenciyim. şu an çoğunlukla günde 3-4 saati aşmayacak şekilde, bilgisayar başından yaptığım ve aylık 20 bin civarı kazandıran bir işim var ama borçlardan dolayı en azından 3-4 ay hatta tutturabilirsem sonrasında da çalışmak istiyorum. yani bi nevi artık "okul bitsin de hele" demeyip günün 8-10 saati aktif olma gayretindeyim, sonuçta bundan sonra hayat böyle olacak, ertelemenin ya da kaçmanın manası yok.

yarın bi mekdanıs şubesiyle görüşcem, müdür hoş bi insana benziyo açıkçası, ilanı garson olarak vermişler ama saatleri işi vs. yüz yüze konuşucaz. genelde bu tür fast food zincirlerinden nefret edildiğini görüyorum, iş ağır ve kötü diyorlar.

benim için avantajı şu: açıkçası kafam atarsa çıkabilecek lükse sahibim ama tabii ki mücadele etmeyi tercih ederim, cebim biraz mangır görsün. ders programım da uygun sayılır. hafta içi bir günüm boş. hafta sonu zaten boş. derslerin erken olduğu bi günü de eklersek haftada dört gün sorunsuz çalışma fırsatım oluyor part-time için 30-32 saat.

siz ne dersiniz, tecrübesi olan varsa paylaşabilir mi? açıkçası zaten gel derlerse "yok gelmem" demeyeceğim, daha ziyade önceden bi fikrim olsun istiyorum.

kariyer için bu yola girmiş olsam üzülebilirdim ama açıkçası mobbingmiş üstlerin ters tavrıymış vs. onlar pek takılacağım şeyler değil. bi iş yapıyorsam elimden gelenin en iyisini veririm ama diğer taraftan spesifik olarak bu işe muhtaç da değilim. o açıdan çocuklar mark abilerine eşek muamelesi yapmış filan çok takılmam.

ne dersiniz güzel bi macera olur mu yoksa walter sobchak'ın dediği gibi YOU ARE ENTERING A WORLD OF PAIN durumu mu yaşarım?

18'imden beri çalışıyorum ama hep yazı yazdım ben, doğrudan insanlarla çalıştığım bi işim olmadı. o açıdan hiçbi şey değilse "insan içinde olmak" açısından bile iyi olur diye düşünüyorum. haksız mıyım?
0
mark greg sputnik
(08.10.24)
insan içinde olmak gibi düşündüğün şey ile bu aynı değil, sürekli ayaktasın, sürekli ses, sürekli parlak ışıklar, işin kötüsü bu yorgunluk eve gittiğinde geride kalmıyor, kafanda dinmeyen bir uğultu ile oturuyorsun, herhangi bir ses duymak, bir görsel görmek istemiyorsun. Bütün gün dış uyaranlara maruz kalmak delirtici
0
grimavi
(08.10.24)
@grimavi, hocam günün 8-9 saatini verilen hiçbir iş kolay değildir, o konuda bir illüzyon içerisinde değilim açıkçası, muhakkak zorlayacaktır. ama benim gibi asosyal bir sığır yavrusu için o ışıkların içinde bulunup sabahtan akşama o gürültüde olmak muhtemelen uzun vadede zarardan çok fayda sağlar. her ay hesabıma 20-30 bin lira gönderseler ben de çalışmayayım ama öyle bir dünya yok, keşke olsaydı jdfdjk
0
🌸mark greg sputnik
(08.10.24)
gir ya, nolcak. sevmezsen çıkar burger'a girersin...
0
nolmus yani
(08.10.24)
Üniversitede olsaydın kesinlikle çalışmak isterdim o yüzden ben go on diyorum
0
respect
(08.10.24)
(15)

Aşı karşıtları haklı mı çıktı?

potasyum bebek
Niye genç herkes ölüyor bu aralar? Hepsi de kalp krizi ne tesadüfse. O zamanlar hepsine cahiller diyerek gülüp geçmiştik ama şimdi insan düşünüyor ya.
Niye genç herkes ölüyor bu aralar? Hepsi de kalp krizi ne tesadüfse. O zamanlar hepsine cahiller diyerek gülüp geçmiştik ama şimdi insan düşünüyor ya.
0
potasyum bebek
(07.10.24)
Herkes derken kaç kişiden bahsediyoruz.
Kaç kişi çlmüş fazladan.
Aşıdan öldüklerine dair elimizde bir veri var mı?
Velev ki aşıdan öldüler. Bu aşıdan ölenlerin sayısıyla, aşı bulunmasaydı covidden öleceklerin sayısıyla kıyaslandı mı?
Var mı bu veriler elimizde?
0
Mirket
(07.10.24)
Benim babam pandemiden ve aşı çıkmadan çok önce kalp krizi geçirip öldü, insanlar yüzlerce yıldır kalp krizi geçirip ölebiliyor, şu an kalp krizi nedeniyle ölenlerin aşı olmuş olmaları ortak bir korelasyon değil yani ve evet öyle düşünenler hala cahil benim için. Ayrıca ben 120 doz falan aşı oldum sanırım ben neden ölmüyorum, kardeşim de ölmedi, benim çevremde son 5 yılda kimse kalp krizi geçirip ölmedi, demek ki benim çevremdekiler ölümsüz, ya ölümsüz ya da aşı böyle bir şeye neden olmuyor, hangisi daha mantıklı?
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(07.10.24)
aşı olmuş ve "acaba olmasa mıydım lan?" diyen birisi olarak yazacağım.

birincisi elimizde net veri var mı? yok. benim babam aşıdan kısa süre sonra beyin tümöründen 55 yaşında öldü mesela... onun dışında 20'sinden 90'ına ailedir akrabadır kimseye hiçbir şey olmadı.

ayrıca şu an kalp hastalıklarına çok açığız. hareket az, besinler rafine şeker ağırlıklı, kursağımızdan düzgün bir şey geçmiyor. tıp gelişti filan da temel olay çocuk ölümlerinin azalması. yoksa 30-40 yaşına gelen biri yine pat diye kalpten gidebiliyor. hatta ihtimali eskiye kıyasla daha yüksek. çünkü dediğim gibi hareket etmiyoruz, kalitesiz şeylerle besleniyoruz. 50 yaşında çapa yapan adam yüksek teknolojiye erişimi olmadığı için ölebiliyordu eskiden. şimdiyse biz yüksek teknolojiye sahibiz ama korkunç yaşıyoruz. haliyle çat diye bi felç/kriz geldiğinde yapabileceğimiz pek bi şey kalmıyor.

ayrıca covid ilişkili ölümlerin tamamının aşıya bağlanmasını da tuhaf buluyorum. yahu bu zaten ölümcül bi hastalık? ölenlerin bir kısmı covid'ın bıraktığı hasar sebebiyle ölüyor olamaz mı mesela? belki ben 40 yaşında kalpten gidicem, zamanında covid aşısı olmuş diyecekler, halbuki olmasam belki 28 yaşında ölecektim?

farkındayım veriler de manipüle edilebiliyor, kesin doğruyu bulmak özellikle sıradan vatandaş için kolay değil ama ben bunun biraz algıda seçicilik olduğunu düşünüyorum. covid başladığından beri (görünürde covid'den tamamen alakasız sebeple) sadece babamı kaybettim ben. aşı olanı da olmayanı da sapasağlam. gerçi aşı olmayıp iki kişi ölmüştü sanırım.
0
mark greg sputnik
(07.10.24)
Algida seçicilik+1
Misal benim etrafimda sıfır kişi kalpten gitti. Demek ki hakli çıkan kimse yok. Nasıl algida seçtim?

Bir tane tanidigim var, genç cocuktu. Astim vs sorunu vardi. Covid dönemi asi maaşı olmam diyordu, umursamiyordu. Malesef covidden gitti. Yani gördüğümüz üzere tam tersi örnek de var.

Neyse birazdan damlar bir iki kişi de elimizde net bir veri yok. Türk halki zaten sagliksiz bir halk, gida kalitesi igrenc, spor yok, çalışma hayatı iğrenç, stres var, sigara çok. Burada kalpten gitmek sasirtan bir şey değil. Benim babam misal kalp krizi+ 3 stent üstüne 4 sene hala güne 3 paket sigara içmiş bir insan. Cahillik işte.
0
logisticsmanager
(07.10.24)
kalp krizi dünyada en yaygın ölüm sebebi. aşıdan önce de böyleydi sonra da böyle olacak. insanlar ölüyor zaten ve bunu aşıya bağlamak saçmalık.
0
jelly bear
(07.10.24)
@Mirket +1
Algıda seçicilik +1

Aşı cahilleri her şeyi aşı ile ilişkilendiriyor. Normal insanın bile aklında "acaba?" oluşabilir. He deyip geçin. Kimse 2020'den beri hızla artan ekonomik çökmeyi, ülke genelinde artan stresi, gelecek kaygısını, sosyal medyanının durumunu, düzensiz göçleri, aldığımız besinlerin düşen değerlerini, hastalığın vücudumuzda (özellikle solunum ve dolaşım sisteminde) bıraktığı hasarları vs. konuşmuyor. Bu saydıklarımın her biri ayrı ayrı bağışıklık sistemini çökerten şeyler. Öyle grip oldum geçti gitti gibi değil.

"Çikolatanın/domatesin tadı eskisi gibi değil" derken içeriğinin değiştiğini kabul ediyoruz ama "sağlıksız ve dengesiz beslendiğimiz için sağlığımız zarar görüyor" kısmını bağlarken zorlanılıyor. Miyokardit aşının yan etkileri içinde de var ama aynı zamanda hastalığın sonuçları arasında da yer alıyor. Hangisi, hangi sebeple kalp krizi sebebi olarak seçildi?

Ekleme: Aşı karşıtlarına göre ya 3 sene önce eylül ayında ölecektik ya hepimiz kısır olacaktık ya da aşıyla ekledikleri çiplerle bizi kontrol edeceklerdi. Cidden çok haklılarmış ahahaha
0
nawar
(07.10.24)
Yiyecek kalitesi çok bozuldu bence bununla da çok ilgisi var.

Ek olarak, kimse pek şunu düşünmüyor ama bir iki eski kuşak doğal seçilimle büyüyordu. Anneannemin falan ölmüş kardeşleri var. Sağlıklı olanlar devam ediyordu. Şimdi her çocuk modern tıp sayesinde büyüyor. Fakat büyüyünce de genetik bazı sıkıntılar varsa onlar ortaya çıkıp sorun yaratıyor işte. Nedense kimse bu açıdan bakmıyor.
0
nhk ni youkosu
(07.10.24)
mRNA aşılarının yan etkisi olarak görülebilen miyokarditin görünme olasılığı, covidin yan etkisi olarak görülenden çok daha düşük, göz ardı edilebilir bir seviyede hatta. Onun dışında üstteki yorumların hepsine +1. Aşı karşıtları benim için hâlâ cahil ve söyledikleri herhangi başka bir şeyi de ciddiye almama konusunda bir gösterge
0
nundu
(07.10.24)
amerika'ya giris icin asi gerekiyordu. istemeden zorla oldum. 2022 basinda. 2024 yilinda kalp problemleri yasamaya basladim. tansiyon yukselmesi, tasikardi, aritmi vs.

ancak asiri stres altindaydim ve icki, sigara, esrar, kahve kullaniyordum. simdi hepsini biraktim umarim duzelirim.
0
antikadimag
(07.10.24)
Haklı çıktılar.
Şu an bulmam zor ama tanınmış ilaç şirketi yetkililerinin bile aşıların yetersizliği veya yan etkileri hususunda itiraf niteliğinde açıklamaları oldu.
Covid için testleri vs ile beraber 5 yılda ancak hazır olur denen aşılar 1 yıla yakın sürede hazır hale geldi ve % 95-99 etkili diyerek reklamları yapıldı uygulandı.

Kalp krizleri sonucunda ölenlerin aşı durumunun ne olduğu hususnda açıklama, ayrıntılı otopsilerinin yapılmaması ayrı husus.
Almanya'da olanların aşı hususnda zarar görenlerin açtığı davaları da duymaması imkansız.
Davaların nasıl sonuçlandığını bilen varsa belirtirse iyi olur.
Tazminat almaları da söz konusuydu.

Ayrıca bazı ülkelerin meclisindeki bu durumu ele aldığı konuşmalar,yabancı doktorların açıklamaları Türkçe alt yazılı olarak sosyal medyada da paylaşıldı.

Daha geçen 1-2 aylık sürede maymun çiçeği virüsü yaygarası koparıldı ama her devlet şu an kendi derdiyle uğraştığından ilgi görmedi ve bu yöndeki haberler bıçak gibi kesildi.
Şu an ses seda yok.
Bizdeki ana medya da böyle kriz ve dert, korku içeren haberleri sever doğrusu.

Evet aşı da lazım ama kimin eliyle bu işler yürüyor bunu da iyi bilmek anlamak lazım.
Bir devlet, vatandaşlarını dışarıdaki bazı kurum ve yapıların kendince söylemlerine,uygulamalarına bırakmamalı.
Salgına bağlı aşı konusu, küresel uygulamalardan sadece biri.
Olaya daha büyük ölçekte bakmak lazım. Mesela devletlerin dışında çok büyük sermaye sahibi aktörlere.
Böyle krizlerde kimin kazandığına.
Salgında insanlar, devletler kaybetti.
Özel şirketler, internette bilişim alanında söz sahibi teknoloji firmaları ve herzamanki gibi bankalar kazandı.

Tuhaf değil mi?
Dünya nüfusunu azaltmak istemenin savaş dışında daha bir çok yolu var.
Konu uzun ve daha insanlara ssözde sağlık için takılmak istenen çiplere bile gelmedik.
0
diyecevaplandı
(07.10.24)
Aşı ve kalp krizi çipler düz dünya, yeterince gerizekalıysanız hepsine inanabilirsiniz.
0
Bir ben var benden şurada
(07.10.24)
şu anda hiç pandemi olmamışcasına, gözümüzün önümde capcanlı insanlar günler içinde ölmemiş gibi kalabalıklarda geziyoruz, otellerde konaklıyoruz, konserlere gidiyoruz. bunun tek sebebi aşıdır. aşı karşıtlığı nankörlüktür, hem de insanoğlunun en büyük icatlarından birine karşı nankörlüktür. yapmayın.

çok kötü besleniyoruz. denetim yok, al işte sözde çok müslüman yusufta domuz eti çıkmış. gençler alkol alamadığından redbul denen garabete da dadanıyor. kırk yıllık kamyoncu gibi sigara içiyorlar. ya ne olacağıdı?
0
titanyum22
(07.10.24)
1 örnek ile olayı aşıya bağlayamayız ama aşı öncesi angio olup sorunu olmayan birey bi kaç biontek aşısından 1 sene sonra yarı kalp krizi geçirip 4 damarı değişti. ben şahsen pişmanım.
0
eja
(08.10.24)
buna cevap vermek için kontrollü olarak kalp rahatsızlığı olmayan yeteri kadar fazla bireyi kontrol ve deney grubu olarak ayırıp deney yapmak lazım. hatta o da yetmez, deney grubundaki kalp rahatsızlığından ölenlere detaylı otopsi yapıp ölüm nedenlerini aşıya bağlamak lazım.

şu durumda "yok öyle bir şey" de diyemeyiz, "aşıdan dolayı kalp rahatsızlıkları oluşuyor" da diyemeyiz. tamamen tesadüf de olabilir, gerçekten aşı kalp rahatsızlığı da yapıyor olabilir.
0
kibritsuyu
(08.10.24)
kibritsuyu +1

Bu sorunun cevabini bilemeyiz. Bilim biraz otorite haline gelmis ve astigim astik takiliyor. Bir kisi bilim adami iken, bir gorusu yuzunden direk aforoz edilebiliyor. Bilimsel olarak arastirilip sonuca baglanmis konularla ilgili bir problemim yok esasinda ama bilimin dogasina aykiri sacma bir ozguven goruyorum.
0
mbond
(08.10.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.